Sur'da 100'üncü gün: Direniş büyüdükçe küçülen devlet

Yasağın ve ablukanın kaldırılmadığı ilçede hala silah ve patlama sesleri işitiliyor. 100 günü aşan direniş ise çoktan zafer ile sonuçlandı.

'Tek devlet, tek millet, tek bayrak' anlayışıyla kendini dayatan ‘ulus devlet’ zihniyetine karşı demokratik yaşamı inşa etmek amacı ile başlayan ve farklı kesimler tarafından Stalingrat ve Kela Dimdimê direnişlerine benzetilen Sur direnişi, 100 günü aşkın bir süredir devam ediyor. Birçok tarihi direniş ile kıyaslansa da, Sur direnişini ve direnişçilerini bu direnişlerden ayıran ve 21. yüzyıl tekniğine kafa tutan insan üstü bir irade söz konusu. Bu haliyle Sur direnişini Kobanê direnişine benzetmek kaçınılmaz bir gerçeklik halini alıyor.

Amed Barosu ve STK’ler adına Sur ilçesindeki tarihi eserlerin korunması için 28 Kasım 2015 tarihinde bir basına açıklaması ile duyarlılık çağrısında bulunulurken, Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin devlet güçleri tarafından Dörtayaklı Minare’nin bulunduğu sokakta katledilmesi ile ‘sokağa çıkma yasağı’ adı altında ilan edilen devlet ablukası 100 günü aşkın süredir gözaltı, tutuklama ve katliamlar ile devam ediyor. Devletin katliam politikalarına karşı dillere destan bir direniş örneği sergileniyor. Askerleri ile yıkamadığı iradeyi tankları ve topları ile yıkmaya çalışan devlet 100 günü aşkın süredir bombardıman ile Sur’da taş üstünde taş bırakmazken Sur direnişi karşısındaki acizliğinin hıncını ise hastalardan, yaralılardan, yaşlılardan, çocuklardan, kadınlardan, eline hiç silah almamış sivillerden,  gazetecilerden ve cenazelerden çıkarmaya çalışıyor. 

DEVLET KÜÇÜLÜYOR!

İsa Oran, Mesut Seviktek, Rozerin Çukur, Ramazan Öğüt, Turgay Girçek, Gündüz Akmeşe, Hakan Arslan, Welat Bilen, Mahmut Oruç, Cihat Morgül, Erhan Keskin, Erdal Tekin Sur sokaklarında ölümsüzleşenlerden sadece birkaçı. Direniş büyüdükçe küçülen devlet güçleri Sur’daki genç direnişçilerin cenazelerine el koymaya ya da aileleri tarafından teslim alınmasını engellemeye başladı. Karda, kışta, yağmurda haftalarca sokaklarda bekletilen İsa Oran ve Mesut Seviktek’in tanınmayacak hale getirilen cenazeleri ailelerinin mücadeleleri ve açlık grevi sonucu ailelerine teslim edilirken, diğer ailelerin cenazelerini almak için bekleyişleri sürüyor.

Sivil ya da eli silahlı ayrımı yapmayan devlet güçleri yalnız başına evinde yaşayan yaşlıları, çocukları ile birlikte kahvaltı yapan kadınları, evinden çıkmak istemeyen insanları, yaralıları ve hastaları da katliam politikalarının kurbanları haline getirdi. Sur’da yaşanan vahşete ve devlet terörüne karşı sesini yükselten kesimleri ise sürgün, gözaltı ve tutuklamalar ile sindirmeye çalıştı. Fakat 100 günü aşkın süredir devam eden özyönetim ve yeni yaşamı inşa direnişi hem Sur’un içinde hem de dışında nöbet ve destek eylemleri ile daha da güçlendi. Büyüdükçe büyüyen bu direniş dünya basınının da ilgisini çekti. Birçok uluslararası basın kuruluşu Sur direnişini gündemine taşıdı. Fakat Türkiye’de durum tam tersiydi; Sur’a dair haberlerde bir yandan muhalif ve özgür basına sansür uygulanırken diğer  yandan da yerli ve yabancı gazeteciler ya gözaltına alınıp sınır dışı edildi ya da tutuklandı.

Nefes alan her şeyin devlet güçleri tarafından hedef haline getirildiği ilçede tarih ve kültür de talandan payına düşeni aldı. Ablukadan birkaç ay önce UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yerini alan ilçede Kurşunlu Cami ve Paşa Hamamı başta olmak üzere onlarca eser yanarak ya da topların hedefi olarak harabe haline geldi.

ZAFER HALKIN OLUYOR

Binlerce insan abluka ve devlet politikası nedeni ile evlerini terk etmeye mecbur kılınırken, çıkmayan insanların evleri başlarına yıkılmak istendi. O yıkıntılar ve top atışları arasında bir şekilde hayatta kalmayı başaran kadın, bebek, çocuk, hasta, yaşlı ve yaralılar ise yasaklı bölgeden çıktıktan sonra devlet tarafından ‘terörist’ ilan edildi. Sur’dan sağ çıkmayı başardığı için devlet tarafından cezalandırılan yetişkin ve çocukların bir kısmı tutuklanıp cezaevine gönderildi. Çocukların büyük çoğunluğu ise herhangi bir gerekçe gösterilmeden ailelerinden koparılarak yetiştirme yurtlarına teslim edildi. 

Birkaç gün önce yapılan resmi açıklama ile ilçedeki operasyonların 'başarı' ile sonuçlandığı açıklandı. Açıklamanın ardından yeni bir toprak fethetmiş gibi ilçedeki binaların büyük çoğunluğuna İstiklal Marşı eşliğinde Türk bayrağı çekilmesinden birkaç saat sonra silah ve çatışma sesleri tekrar yükselmeye başladı. Yasağın ve ablukanın kaldırılmadığı ilçede hala silah ve patlama sesleri işitiliyor. 100 günü aşan direniş ise çoktan zafer ile sonuçlandı.