GÖRÜNTÜLÜ

Vahşet ile haysiyetin çarpışması: Cizre!

Cizre’de on binlerce asker ve polis ile kuşatma altına alınmasıyla ortaya çıkan vahşet, yüzlerce yıl hafızalardan silinmeyecek. Günlerce binaların bodrum katlarında çıkartılmayı bekleyen yaralıların diri diri yakılmasının yankıları sürüyor.

Cizre’de on binlerce asker ve polis ile kuşatma altına alınmasıyla ortaya çıkan vahşet, yüzlerce yıl hafızalardan silinmeyecek. Günlerce binaların bodrum katlarında çıkartılmayı bekleyen yaralıların diri diri yakılmasının yankıları sürüyor. Buruk ve öfkeyi bir arada yaşayan Cizre halkı, ablukaya rağmen “Boyun eğmeyeceğiz, birliğimiz pekişecek” mesajını veriyor.

'Sokağa çıkma yasağı'nın devam ettiği Cizre’de birçok mahalle, top atışları nedeniyle neredeyse haritadan silinmiş durumda. Kente geri dönüş yapan birçok ailenin evleri yıkılmış ve molozları da toplanarak ev eşyaları ile birlikte şehrin dışına bırakılmış... Tüm sokak ve caddelerde JÖH, PÖH, ÇÖH yazılamalarının devamında ırkçı söylemlerle Cizre halkına dönük nefretin yansıtılması yaşanan katliamın üzerine halkın öfkesini çoğaltmış durumda.

'ONLAR BİTECEK!'

İlk ulaştığımız Cudi Mahallesi'ndeki vahşet bodrumunda ağıtlar, zılgıt ve slogan sesleri ile karşılaşıyoruz. Bodrum katında sağ kurtulanların söylediği sözlerini anlatan halk, “Mehmet Tunç, ağır yaralı olan arkadaşlarına moral veriyordu. 'Teslim olun’ çağrısı yapanlara karşı 'Hayri, Kemal 12 Eylül darbecilerine teslim oldu mu da biz teslim olalım' diyordu. Bu bodrumda kalanlar son nefesine kadar ‘Biji Serok Apo’ sloganı attılar" dedi.

Birinci vahşet bodrumunda yakılarak katledilen bir kişinin bilekten kopmuş olan sağ eli halen yerde duruyor. Sıkılan yumruk üzerine ağıtlar yakan kadınlar, AKP hükümetinin uyguladığı vahşete isyan ederek, “Bizi bitiremediler ama onlar bitecekler" diyor.

Vahşet bodrumunun bulunduğu sokaklar yerle bir edilse de bazı binalara yerleşen ve ‘JÖH’, ‘PÖH’ duvar yazıları ile binlerce boş kovanlarla karşılaşan bazı aileler, karşılaştığı tabloya öfke kusuyor.

DEVLETİN DIŞKISI HALKIN SALONUNDA!

Özel harekat timlerinin evdeki tüm eşyaları bilinçli yakıp yıktığını aktaran aileler, şunları anlattı: "Evin tüm eşyalarını muhtemelen kasatura ile parçalamışlardı, bu da yetmiyormuş gibi televizyonu banyoya götürerek üzerinde duş almışlardı. (...) Salonda duvar yazılamaları yapmışlardı, bir de salonun ortasına dışkılarını bırakıp etrafına da çatal ve bıçakları yerleştirmişlerdi! Cizre’ye gönderdikleri tamamen Cengizhan’ın gelenekçileridir."

Kentin yüzde 70’i tank ve top atışları nedeniyle büyük hasar görmesine rağmen, dışarıda kalan tek bir insanın olmaması dayanışma ruhunu da açığa çıkarıyor. Erzak ve günlük ihtiyaçların giderilmesi için yerel yönetimler ve birçok kurum harekete geçti.

'KİMSE TESLİM OLMAMIZI BEKLEMESİN'

Aileler, devletin katliamdan başka seçenek aramadığını ancak tıpkı  1992 yılında Cizre serhildanının bastırılmadığı gibi devletin öz yönetim direnişini de kıramadığını söylüyor. Halk, Türkiye ile İnsan Hakları Sözleşmesini ortak imzalayan devletlerin sessiz kalmasına da büyük öfke duyuyor. Başta Avrupa ülkelerinin Türkiye devletinin insanları diri diri yakmasına sessiz kalmasına anlam veremediklerini dile getiren Cizreliler, şöyle diyor: "Cizre halkı şahsında tüm Kürtler katledilmek isteniyordu. Buna demokrasi ülkelerinin sessiz kalması bizce katliamın ortaklığıdır. Eğer onlar da Türk devleti gibi düşünüyorlarsa yanılıyorlar; Kürtler Şengal’de, Kobanê’de boyun eğdi mi? Kürt Özgürlük Mücadelesi'nin onursuz ve diz çökmüş bir yaşamı kabul etmeyeceği Mehmet Tunç’un sarf ettiği sözlerde açığa çıkmıştır. Bundan sonra da kimse bizden teslimiyeti beklemesin!"

Cizre’de karanlık çökmeden hemen önce, insanların evlerine çekilmesiyle tamamen hayalet bir kent ile karşılaşıyoruz. Özellikle katliamın yaşandığı mahallelerde eskort şeklinde gezen zırhlı araçlar, halk ile hiçbir şekilde temas kuramıyor. Sabaha karşı evlere yapılan baskınlarla ev araması yapan yüzü maskeli timlerin, son günlerde ‘şüpheli’ olarak gördükleri 130 genci gözaltına aldığı ve ve hakimliğe çıkartarak tutukladığını öğreniyoruz.

BİRBİRLERİNE SARILAN CENAZELER...

Morglarda teşhis edilmeyi bekleyen cenazeler teker teker kente getirilerek Cizre’de törenle defnediliyor. Çocuklarını bulamayan birçok aile, çocuklarının çöken binaların enkazı altında kalmasından endişe ediyor. Yakılan birçok cenazenin de birbirine yapıştığını öğreniyoruz. Vahşet bodrumunda bir arada kalan Berjin Demirkaya ile Sakine Şiray’ın bedenlerinin birbirlerine sarılmış halde eridiği anlatılıyor.

YENİDEN İNŞA

Cizre’ye dönmek isteyenler ise kentin girişinde didik didik aranarak kimlik kontrolünden geçiriliyor. Kente giren on binlerce kişi, çeşitli komisyonlarında yerini alarak geri dönüş yapanların yaşamsal sıkıntıları ile ilgileniyor. Halk, katliama rağmen örgütlü yapısı nedeniyle sitem etmeden yeniden inşa çalışmalarını başlattı.

Cizre’de direniş ve vahşetin ardından objektifimize yansıyanları sizinle paylaşıyoruz: