Agir Banê’nin kişiliği ve mücadele yaşamı hakkında bilgi veren YRD, mücadelesinin devam edeceğini vurguladı.

Agir Banê’nin 1988 Rojhılat’ın Banê kentinde dünyaya geldiği belirten YRD,  2011 yılında da gerilla saflarına katıldığı bilgisini verdi.

YRD açıklamasında Agir Banê için şu değerlendirmeler yapıldı:

Agir yoldaş, Kürdistan’ın en kadim, en orjin, en zengin kültürünün içinde büyümüştü.  Mayasını direniş damarlarından alan bu zenginliğin verdiği anlam ve duygu gücü, Onu özgürlük dağlarının yolcusu yapmıştı. Önderliğimizin esaretinden sonra Rojhılat Kürdistan’ın da büyük bir yurtseverlik ve özgürlük patlaması yaşanmıştı. Komploya karşı bir coşku seli gibi akan, aktıkça dirilen, dirildikçe kökleriyle buluşan bu uyanışın devrimsel sonuçları olmuştu. Binlerce genç dağlara akın etmişti. Bu lanet ancak kutsallığa dönüşerek boşa çıkartılabilinirdi. Agır yoldaş da bu devrimci ruhun ve şahlanışın yürüyüşüydü. Derler ya, her insan yaşadığı toprağın çehresidir. Agır yoldaş da tıpkı bu toprak gibi sessiz, sakin ve derindi. Küçük yaşta yaşamın tüm yükünü omuzladığı için elini neye atarsa düzeltir, emeğiyle güzelleştirirdi. Sözden sakınır, her zaman yapmayı yeğlerdi. Dingin duruşunun kaynağında koca bir derya akardı. Bu derya öyle usul usul, yatağını düzelte düzelte mecrasına bulurdu.

Agir yoldaş, Medya savunma alanlarında edindiği gerilla deneyimini, basın çalışmalarıyla harmanlayarak, dağ basın geleneğinin en başarılı sürdürücülerinden olmuştur. Bu çalışmalara başladığında hiçbir tecrübesi yoktu. Buna rağmen çok kısa bir zaman diliminde büyük bir istek ve çabayla herşeyi öğrenen noktaya geldi. Titizlik, duyarlılık, yaptığını en güzel haliyle, incelikle yapma en belirgin özelliklerindendi.

Hem gerilla hem basın çalışmalarını, içiçe yürütme isteminden kaynaklı Şengal’de pratikleşmek istedi. Amacı Şengal’de yaşanan vahşeti ve özgürlük savaşçılarının emsalsiz direnişini yansıtmaktı. Bu yüce amacın uğruna şahadete erişti. Özgürlük savaşçılarının çetelere karşı Şino vadesinde başlattığı hamleye katılarak, bu kahramanlıktan dünyayı mahrum etmeyip, görüntülemek istedi. Tıpkı Deniz yoldaş gibi kavganın en önünde, yüreğini elinde taşıyarak, en ön mevzide, kamerasıyla bir kez daha zalimlere meydan okudu.

Agir yoldaş da Gurbeteli’lerle başlayan, Halil’lerle zirveleşen, Rohat’larla fedaileşen özgür basın şehitlerinin kervanına katıldı. Kalemlerimiz zulme karşı her yerde yine özgürlüğü yazacak, karelerimiz, çocukların gözlerindeki umudu ve güzelliği çekecek, görüntülerimiz, yalanlarla toplumu körleştiren medya canavarlarının maskelerini düşürecek. Başka türlü doğru, güzel ve iyi olana erişilmez. Kötülük, sahtekârlık ve yalan dolan hükmünü icra eder.

Basın, doğrularla yanlışların, yalanlarla gerçeğin en fazla birbirinin yerine geçtiği tam bir dezenformasyon alanıdır. O yüzden her bir özgür basın emekçisi aynı zamanda bir hakikat savaşçısıdır. Gözlerine mim çekilmiş, beyni karartılmış, duygusu tarumar edilmiş topluma, ekmek ve sudan önce doğru bilginin akması, olmaz olmaz kabilindedir. Bunun için mücadelenin koyulaştığı her alanda gözünü kırpmadan, gerçeğin peşinde koşanlara,ihtiyaç vardır. İşte Agır yoldaş da bu gerçeğin savaşçısı oldu. Kara ruhlu, kara yüzlü, her yeri karalara büründürmek isteyen çetelere karşı, halklara baharlar getiren savaşçılar olduğu müddetçe halkların sırtları yere değmeyecektir.

Gözün arkada kalmasın, ruhun şad olsun Agır yoldaş… Dinginliğin Şengal dağlarında fırtınaya dönüşerek semalaştı. Gayri gam yeme gerisi rüzgâr olup akacaktır.