Gazetenin muhabiri Tor Arne Andreassen, Türk devletinin Ulusal Suriye Ordusu'da bir araya getirdiği kişilerin YPG ve QSD'ye karşı savaşmak için sınırdan Suriye girerken birbirlerine “Domuzları yakalayacağız, kafalarını keseceğiz, onlar kafir” dediklerini yazdı. “Birkaç gün sonra da bunların neler yapabileceklerini gördük” dedi.

Türk devletinin işgali başlatmasından 3 gün sonra çetelerin M4 karayolunu kesip iki sivili katlettiklerine dikkat çekti.

Yerel kaynakların verdikleri bilgilere dayanarak aynı gün aralarında Kürt siyasetçi Hevrin Xelef ve şoförünün de bulunduğu 8 sivilin öldürüldüğünü aktardıktan sonra şunları kaydetti.

“Olay yerinde çekilen video ve otopsi raporu Xelef'in araçtan çıkarılırken yaşadığını gösteriyor. Saçlarından sert bir şekilde çekildi. Öyle güçlü çekildi ki saçları köklerinden koptu.”

Xelef'e yakın mesafeden ateş edildiğine ve yere düştükten sonra da sırtına 4 kez daha ateş edildiğine dikkat çekti.

Cinayetin Êzidî kadınlarını köle gibi satan ve Suriyelileri topraklarından süren Abu Hatim Al-Shaqra'nın liderliğini yaptığı Ahrar al-Sharqia adlı grup tarafından işlendiğini belirtti.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün (SIPRİ) uzmanlarından Aron Lund, daha önce Doğu Suriye'de bulunan bu grubun Suriye'nin pek çok yerinde savaş suçu işlemekle suçlandığına dikkat çekti.

Lund, Türkiye'nin desteklediği çetelerin içinde DAİŞ'lılar bulunmakla birlikte bu örgütlerin yine de DAİŞ ve El Nusra ilişkili olarak kabul edilemeyeceğini öne sürdü. Bu grupların içinde yer alanların çoğunun ideolojileri için değil para ve evlerini geri almak veya paralı asker oldukları için savaştıklarını söyledi.

Kuzey Suriye'de gazetecilerin oluşturduğu Rojava Enformasyon Merkezi'nin Türk devletinin saflarında savaşan çetelerden 43'nün daha önce DAİŞ içinde yer aldıkları belirledikleri bilgisi gazetede yer aldı.