1972 yılında Girkê Legê’nin Til Cemal köyünde doğan Şehit Xemgîn (Mervan Âdem), annesi Xatûn ve ablası Xecê Âdem sayesinde PKK ile tanıştı. 18 yaşına geldiğinde Kürt Özgürlük Mücadelesi için aktif bir şekilde çalıştı. 1991’de PKK’ye katıldı ve 1992 yılında Heftanîn’de, KDP’nin kurduğu pusu sonucu bir grup yoldaşıyla birlikte şehit düştü. Ablası Xecê Âdem, Şehit Xemgîn’in verdiği mücadeleye dikkat çekerken, KDP’nin Türk devleti ile iş birliğine sert tepki gösterdi.
BAAS REJİMİNE BOYUN EĞMEDİ
Daha 1980’li yıllarda Xecê Âdem ve annesi Xatûn, Kürt Özgürlük Mücadelesi'ne emek veren kadınlardandı. Xecê ve annesinin Kürt Özgürlük Hareketi ile yürüttüğü faaliyetler nedeniyle Âdem ailesi de PKK ile yakından ilişkilendi. O dönemlerde Şehit Xemgîn 15 yaşlarındaydı ve okul hayatına devam ediyordu. Xecê Âdem o günleri şöyle anlatıyor:
“Annemle PKK’yi tanıdığımızda Mervan daha küçüktü. Liseye yeni başlamıştı. 12’nci sınıfa geçtiğinde Mervan yavaş yavaş evden kopmaya başlamıştı. Çoğu zaman eve gelmezdi. Bu durum haftalarca sürerdi. Evdeyken, Kürt Özgürlük Mücadelesi ile hiç alakası yokmuş gibi davranırdı. Sonradan öğreneceğiz tabii, Mervan’ın hevallerle faaliyet yürüttüğünü. Eve gelmediğinde çok merak eder, peşine düşerdik. Eve gelmesini ve okulunda başarılı olmasını öğütlerdik. Birinci sınıftan liseye kadar hep birinci olurdu. Çok zekiydi. 'Nerdesin?' sorumuza, okuduğunu ve okul arkadaşlarıyla zaman geçirdiğini söylerdi. Okulu Dugirka’daydı. Oraya gittik ve anladık ki artık okula da gitmiyor. 12’ni sınıfın ilk yarısını tamamladıktan sonra okumayı bırakmıştı. Tabii uzun tartışmalarımız oldu, ama okulu bırakmakta kararlıydı ve yolunu seçmişti. 'Okulda Kürt çocukları değersiz, sürekli zulme, baskıya uğruyoruz. Ne kadar çalışkan olsam da birinci olsam da ben bir Kürt’üm ve rejim gözünde kıymetsizim' derdi. Sonra da PKK’ye katıldı."
ŞEHİT MAHSUM AKADEMİSİ’NDE EĞİTİM
Şehit Xemgîn, 1991 yılında PKK’ye katılır. Aynı yıl içerisinde Mahsum Korkmaz Akademisi’nde eğitim görmek üzere yola çıkar. Ablası Xecê Âdem, Xemgîn’le yaşadığı o süreci şöyle anımsıyor:
"1991 yılının sonunda Şehit Mahsum Korkmaz Akademisi’ne gitti. Annem, babam ve ben de gitmiştik. Önce biz vardık, ardından Mervan geldi. Güvenlik sorunu vardı, bu yüzden uzun süre kalamadık. Ertesi gün geri dönmek zorunda kaldık. Mervan da gelir diye bekledik ama 25 gün sonra geldi. Bir grup arkadaşını da yanında getirmişti. Arkadaşlarını köydeki evlere yerleştirdik. Mervan’ın katılması, annemi ve beni derinden etkilemişti. Evin en küçüğü değildi ama en değerlisiydi. Aramızdan ayrılışını kabullenmek zor oldu. Evdeki yeri her zaman belliydi çünkü o da bize çok bağlıydı. İlişkilerimiz güçlüydü. 'Küçüksün, gitme' dememize rağmen o yolunu seçmişti. Ona engel olamazdık, ama değerli bir insandı. Yokluğuna alışmak bizim için zor olacaktı. Sonunda gitti. Ellerimle Mervan’ım ve yoldaşlarını uğurladım.
Birikimli bir kişiliğe sahipti. Sıradan biri değildi. Konuşurken onu dinlemek isterdiniz çünkü önemli bir konuya değineceğini bilirdiniz. Zaten çok konuşmazdı ama konuştuğunda anlamlı ve derin konuşurdu. Ne söylediğini bilen biriydi. Sevilen ve saygı gösterilen biriydi. Bilinçli ve hoşgörülüydü. Gözü tok bir insandı; aç kalsa bile sesini çıkarmaz, sitem etmezdi. Nesline benzemezdi, daha olgundu. Yapıcı bir karakteri vardı. Üslubu çekiciydi, sakindi. Kolay sinirlenmez, gerilmezdi ve soğukkanlıydı.”
KDP PUSUSUNDA ŞEHİT DÜŞTÜ
1992 yılında bir grup arkadaşıyla birlikte özgür dağlara doğru yola çıkan Şehit Xemgîn, henüz dağların ihtişamını görmeden, yoldaşlarıyla bir bardak çay bile içemeden, KDP’nin Heftenîn’de kurduğu pusu sonucu şehit düştü. Xecê Âdem o günleri şöyle anlatıyor: “Mervan’ın yola çıktığı dönemde savaş çok yoğundu. Gidişinin üzerinden 17-18 gün geçmişti ki şehadet haberini duyduk. Daha arkadaşlarına ulaşamadan şehit düşmüştü. KDP’liler, Mervan’ımın bulunduğu gruba pusu kurmuş ve bir kişi dışında hepsi şehit düşmüş. O grup içinden sağ kurtulan kişi, bize anlattı.”
Xecê Âdem, 1992 yılında KDP’nin eliyle şehit edilen kardeşinin acısına rağmen KDP'ye seslenerek konuşmasını şöyle sonlandırıyor:
“KDP, Kürt’üm diyor fakat Türk devletiyle el sıkışıyor. KDP unutmamalıdır ki en zor günlerinde, tükeniş yaşadığı dönemlerde onu yerden kaldıran ve destek veren gerilla ve PKK’ydi. KDP, Türk devletinden medet umuyor ama bu boş bir umut. Eğer KDP, Kürt halkının çıkarları doğrultusunda hareket etmez ve Kürt halkıyla el sıkışmazsa sonu tükeniştir. Türk devletine yardım eden ihanetçidir. KDP bu yoldan dönmezse gerilla kendi öz savunmasını sağlayacak ve Kürt halkı da gerillasının arkasında duracak.”