Rojava’da devrimin sağlıkçıları yetişiyor

Rojava Sağlık Akademisi yönetiminden Zeki Çiya, Serêkaniyê'deki Rojava Sağlık Akademisi somutunda sağlık eğitimi ve sağlık sisteminin temel parametrelerini anlattı.

Serêkaniyê'deki Rojava Sağlık Akademisi, mevcut tıp eğitimi ve sağlık sistemine alternatif. Geleneksel tıp ile bilimsel teknolojiyi buluşturuyor; analitik zekayı yadsımıyor ama duygusal zekayı da önemsiyor; sınavı reddediyor, toplumun seçimini kabul ediyor; süreye hapsetmiyor, müfredata yoğunlaşıyor; Hipokrat'ın eril anlayışı yerine yaşamın doğal zincirini bağlayıcı buluyor.

Rojava Sağlık Akademisi yönetiminden Zeki Çiya, ANF'nin sorularını yanıtladı.

Nasıl bir sağlık sistemi ve eğitimini temel alarak bu akademiyi açtınız?

Aslında akademiden önce Kürt Halk Önderi Öcalan'ın 'Nasıl yaşamalı' kitabında yola çıkarak, 'nasıl sağlıklı yaşamalıyız' sorunu üzerine yoğunlaştık. Binlerce yıldır sağlık eğitimleri veriliyor ama hala sağlık sorunları çözülmüş değil. Biz sağlığı sadece fiziksel olarak değil aynı zamanda psikolojik ve toplumlar arası ilişkiler bağlamında ele aldık. Tartışmalarımız bu kapsamda gelişti.

Ne zamandan bahsediyorsunuz?

2009'da Bakur'da bir gurup oluşturduk. İçerisinde sağlık alanında çalışanlar ve akademisyenler vardı; halkın bütününü kapsayan bir çalışmaydı. Daha sonra bunun görünür kılınması, uluslararası boyutuyla birlikte resmiyet kazanması gerekirdi.

Bunun için ne yapıldı?

2010'da Amed'de bir sağlık kurultayı yapıldı. Avrupa'dan ve Kürdistan'ın dört parçasından katılım oldu. Avrupa'dan katılanlar arasında yabancılar da vardı ama ağırlıkta Kürtlerdi. Orada bir sonuca gidildi.

Neydi bu sonuç?

Artık akademileşmeye gidilmesi gerektiğine dair bir sonuca gidildi. Örgütlenme modeli ve bilimsel kurumlaşma beraber yürütülecekti;

* Örgütlenme modeli, komin ve meclisler üzerinden gelişecekti.

* Akademik bölüm de salt okullar olarak algılanmayacaktı.

İkinci kısmı biraz daha izah eder misiniz?

Zihinsel olarak akademik. Örneğin bizim burada bir sağlık politikası okulu açmıştık ama mekanı yok. Mekan, her yerdi; kadının, gençliğin, hasılı toplumun bulunduğu her yer mekandı. Sistemin çarpıtmış olduğu erilleşmiş sağlık algısını nasıl kadın perspektifiyle oluşturabiliriz, diye çıkış aradık. Kadın kurtuluş ideolojisinde beş temel unsura (örgütlenme, mücadele ruhu, yurtseverlik ruhu, vatanseverlik ve demokrasi) nasıl özgür bir sağlık kimliği, sorusunun cevabını ekledik. Çünkü sağlık üzerinde bir hegemonya kurulmuş, bağımlılık yaratılmış. Bunun örneğini bir çok yerde gördük.

Örneğin Küba, Venezuella ve eski Sovyet örneğini incelediğimiz zaman, evet ücretsiz sağlık hizmeti veriliyor, ancak devlete bağımlı kılınıyor. Kendi öz yerel yönetimleri üzerinden bu sağlık sorunlarının giderilmesi gerekiyor. Yani edilgen durumdan, etken duruma getirilmeli. Bunun üzerinden yoğunlaşmalar derinleşti.

Bu kurultay çalışmalarını baz alarak 2010'da Batman'da Kürdistan Ulusal Sağlık Kongresi oluşturduk. Yine dört parçadan ve Avrupa'dan arkadaşlarımız geldi. Tartışmalar yapıldı. Artık bunun akademik boyutunun somutlaşması gerekiyordu. Sağlık eğitim politikaları dediğimiz bir politika gurubu oluşturuldu.

Rojava'ya taşınması bundan sonra mı oldu?

Evet, pratik ayağını Rojava'da geliştirebilirdi. İmkanlar vardı. Bunu Rojava'da ki arkadaşlarla paylaştık. Sağlık çalışanları, komin ve meclislerle tartışmaya başladık. Mevcut sistemin yetersiz kaldığını izah etmeye çalıştık. Bunun bir eğitim sorunu olduğunu görünce buradaki arkadaşlarımıza grup grup eğitimler vermeye başladık. Bu eğitimlerle somut bir akademinin oluşturulması gerektiği sonucuna gittik. Aslında bizim kafamızdaki mekan bir hastane değildi, şimdi de değil, bu geçicidir. Müfredatımızda hafta sonları halk ziyaretleri, sağlık taramaları, halkla buluşmayı esas aldık. Geleneksel tıbbı da aldık. Bu yüzden 5 bin 100 saat oldu. Normal dünya standartları 4 bin civarındadır.

Rojava'da neden Serekaniyê kentini tercih ettiniz?

Serekaniyê'de Til Xelef kültürü yaşıyor. Til Xelef, yerleşik hayatın başlangıç noktasıdır. Neolotik çağ gibi, buradan başlatmamız gerekir. Parçalanan Tiamat'ın cesedi, Kürdistan'da toprak olup gözyaşları Firat ve Dicle olduysa; YPJ ve KONGRA STAR bunu tekrar canlandırıyorsa, Til Xelef kültürünü de yeniden burada canlandırmamız gerekir.

Toplumla iç içe yaşamı esas aldık. Toplumdan kopuk, özgürlükten yoksun; bir yere kendini mahkum eden, kampüslere hapis edilerek toplumu, toplumun kültürel dokusunu, dilini tanımayan bir kişi kalkıp doktor oluyor. Dolayısıyla bu şekilde başarıda elde edemiyor. Toplum dokusunu tanımayan, toplumdan uzak bir sağlıkçı zaten iyi bir sağlıkçı da olamaz.

İlk kez bir sağlık akademisinde ideolojik eğitim veriliyor. Sonuçta bu akademi doktor ve hemşire eğitiyor, neden ideolojik eğitim verme gereği duyuldu?

Öğrenciler sistemden koparılmalı. Sağlık politikalarımızın  daha demokratik, daha özgür, daha toplumsal olması için ideolojik eğitimlere de ihtiyaç var. Her devredeki arkadaşlarımız en az bir aylık ideolojik eğitimden geçiyor. Çünkü mevcut sistemin kafasında yarattığı 'doktor'u bir kenara bıraktırmalıyız. Her gelen akademisyen de ideolojik eğitim görüyor. İdeolojik eğitimden geçmeyen akademisyen olamaz. Analitik zekayı yadsımıyoruz ama duygusal zekayı sağlıkta da yedirmemiz gerekiyor.

Tıp eğitimini genel olarak 5-6 yıl olarak biliyoruz ama sizde 4 yıl yeterli görülüyor. Bu fark niye?

Bizim için önemli olan iyi bir sağlıkçı yetiştirebilmektir. Kapitalist sistemde doktor, hemşire ve ebe gibi ayırıma gidilmiş. Doktor tanımamasını bile yetersiz görüyoruz. Şifacı, sağlıkçı diyorum. Şifacı, şifa bulur. Kapsayıcı bir tanımlamadır.

Uluslararası düzeyde kıstas, branşın kaç saat eğitiminin görüldüğü esas alınır. müfredatla birlikte yoğunlaşmaya bakıldığında dünya standartlarının üstündeyiz. Şu kıstaslarımız da var; ana dilde görmesi, sağlık hizmetlerinin ücretsiz, evrensel nitelikte ve ulaşılabilir olması. Geleneği, güncel ile bütünleştiriyoruz. Geleneksel tıp da teknolojik kazanımlar da olacak.

Öğrendiğimiz kadarıyla Hipokrat yemini yerine kendi yemininiz var, neden?

Çünkü Hipokrat, tüm öğrencilerini erkeklerden seçmiştir ve anlayışı erildir. Yeminde 'hocalarımdan aldığımı öğrencilerim dışında kimseye aktarmayacağım' denilmesinin anlamı, erkeğin tekelinin ilelebet sürmesidir. Bu yaşamın doğasına aykırıdır. Bizim kendi sağlık yeminimiz var.

Öğrencileri alırken sınav sisteminde elemiyorsunuz, değerlendirme ölçünüz nedir, düzeyini nasıl belirliyorsunuz?

Sağlık yaşamın kendisidir, yaşamın anlamına varmaktır. Dolayısıyla 18-20 yaşındaki bir gencin hayatını iki saatlik bir sınav sistemine sığdıramazsın. İnsan mekanik değil, duygularıyla da vardır. Topluma göre ve ihtiyaçlara göre kriterlerimizi belirledik. Toplumun kendisi, bileşenleriyle birlikte elemeyi yapıyor. Akademide ise bütün bu anlattığımız müfredat ve perspektif yaşanıyor. Bunun mekanizmaları, ahlaki ve politik toplumun enstrümanlarıyla işliyor. Tam katılım, ortak yönetim, küçük birimlerle kısa orta ve uzun vadeli değerlendirme, rapor ve platform... Eksiklikler ek eğitimlerle tamamlanıyor. Bitirince sınava tabi tutmayı düşünmüyoruz. Bütün çabamızla çalışmaya devam ediyoruz.