Türk devletinin zulmünden Efrîn'e kaçan Arap göçmenler anlatıyor

Türk devleti ve ona bağlı çetelerin saldırılarından dolayı İdlib'ten Cindirêsê göç etmek zorunda kalan ve yine aynı zulme maruz kalarak bu kez Efrîn merkeze gelen Araplar, Türk devletinin zulmünün peşlerini bırakmadığını belirtiyor.

Türk devleti ve DAİŞ ile El Nusra'dan devşirmesi çetelerin Efrîn'e başlattığı işgal saldırıları ve bu işgale karşı sergilenen Çağın Direnişi 19'uncu gününde devam ediyor. Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Efrîn'in işgalini meşrulaştırmak için sarf ettiği "oraya Suriyeli mültecileri yerleştireceğiz" sözlerinin aksine Efrîn, Suriye iç savaşının başından beri yüzbinlerce mülteciye ev sahipliği yapıyor.

Suriye'nin birçok bölgesi ve hatta Irak'taki DAİŞ saldırılarından kaçan yüzbinlerce kişi, güvenli bir liman olarak gördükleri Efrîn'e sığındı. Türk devletinin saldırılarına rağmen yüzbinlerce göçmen hala Efrîn'de yaşamaya devam ediyor. Efrîn Kantonu İnsan Hakları Derneği'nin verilerine göre, Efrîn'deki Rûbar ve Şehba kamplarında kalan on binlerce göçmenin yanı sıra 350 bini aşkın göçmen kanton sınırlarında yaşıyor.

İDLİB'TEN EFRÎN'E

İdlib'te Türk devleti destekli El Nusra (Heyet Tehril El Şam), Ehrar El Şam, Nuredîn Zenkî ve diğer grupların baskılarından kaçarak Efrîn'in Cindirêsê ilçesine sığınan çok sayıda Arap göçmen, Türk devletinin saldırılarından sonra şimdi de Efrîn merkeze göç etmek zorunda kaldı. Türk devleti ve ona bağlı çetelerin saldırılarından sonra aileleriyle birlikte Efrîn'e göç etmek zorunda kalan Nadya Hemed ve Omer Osman isimli Arap yurttaşlar, Efrîn'de yaşadıkları bodrumda kapılarını ANF'ye açtı.

'ZULÜMDEN KAÇTIK'

Türk devleti destekli çetelerin baskılarından dolayı 15 kişilik ailesiyle Efrîn'in Cindirêsê ilçesine göç etmek zorunda kalan ve burada kurduğu düzen de Türk devletinin saldırılarıyla altüst olan Nadya Hemed, şimdi ailesiyle Efrîn'de bir evin bodrumunda yaşıyor. Canlarını kurtardıkları için şanslı olduklarını söyleyen Nadya Hemed, "İdlibliyiz, oradan zulümden kaçarak Efrîn'e sığındık. İlk önce Cindirêsê'ye sığındık, sonra evlerimize havanlar atılınca bizler de buraya geldik. Evlerimizi yıktılar, elhamdüllah canımızı kurtarıp buraya sığındık. Burada da bu bodrumda yaşıyoruz" diyor.

TÜRK DEVLETİ ZULMÜ PEŞLERİNİ BIRAKMADI

Cindirêsê'ye geldiklerinde halkın desteğiyle kendilerine bir düzen kurduklarını ifade eden Nadya Hemed, şunları söylüyor: "Burada da sağ olsunlar komünler bize yatak, kap kacak ve yiyecek verdi. Onların desteğiyle yaşıyoruz. 15 kişilik bir aileyiz. Altı gündür buradayız. Ama Cindirêsê'de durumumuz fena değildi. İdlib'ten kaçıp orada bir düzen kurduk ama bu sefer de Türk devletinin saldırılarından kaçmak zorunda kaldık."

'KÜRTLER İÇİNDE YAŞAMAK GÜVEN VERİYOR'

Türk devletinin Suriye'yin viraneye çevirdiğini belirten Nadya Hemed, "Artık bu savaşın son bulmasını istiyoruz. Bu çocukları güven içerisinde büyütmek istiyoruz. Yeter artık. Biz hiçbir şey istemiyoruz. Sadece biraz huzur istiyoruz" diyor ve şunları ekliyor: "Efrîn halkı bize çok yardımcı oluyor. Geldiğimiz günden beri ne ihtiyacımız varsa onlar karşıladı. Çünkü gelirken hiçbir şey yanımıza alamadık. Cindirêsê'de zeytin tarlalarında çalışıyorduk. Gerçekten de Kürtlerin içinde yaşamak güven veriyor."

GÜVENLİ LİMAN: EFRÎN

Savaşın başından beri topraklarını terk etmemekte direndiklerini ve Suriye'den çıkmak istemediğini söyleyen Nadya Hemed, Efrîn'in kendileri için en güvenli liman olduğunu dile getiriyor. Nadya Hemed, "Toprak şereftir, namustur. Bir insan şerefini namusunu bırakır mı? Onların namusu ve şerefi yoksa bizim namus ve şerefimiz var. Toprağımızı terk etmeyeceğiz" diyor.

'ERDOĞAN HİÇBİR AHLAKİ KURALI TANIMIYOR'

Cindirêsê'de yaşayan ve Türk devleti ile ona bağlı çetelerin saldırıları sonrası Efrîn'de göç eden ve Nadya Hemed gibi 8 aile ile aynı binanın bodrumunu paylaşan Omer Osman da 5 çocuğunun korktuğunu ve göç etmek zorunda kaldığını kaydediyor. Omer Osman, "15 gün oldu geldik. Evlerimiz bombalandı. Artık yaşanmıyordu bizler de geldik. Erdoğan ne kadınları tanıyor, ne çocukları tanıyor. Hiçbir ahlaki kuralı tanımıyor. Çocukları bombalayan birisi için ne denilebilir ki?" ifadelerinde bulunuyor.