YPG/YPJ, eşi peşmerge olan bir kadını daha DAİŞ'ten kurtardı

Fırat’ın Gazabı Hamlesi çerçevesinde ilerleyen YPG ve YPJ güçleri, tüm ailesi DAİŞ çetelerinin elinde esir olan Şengalli peşmergeyi önce çocuklarına, sonra da eşine kavuşturuyor.

Eşi de KDP peşmergesi olan Müyeser Abbas DAİŞ'in 2014 yılında Şengal’de gerçekleştirdiği Êzidî soykırımında çocukları, ailesi ve eşinin ailesiyle birlikte DAİŞ'e esir düştü. Müyeser Abbas’ın DAİŞ'in zulmü altında geçen yaşamı da diğer esir Êzidî kadınlarından farklı olmadı. Köle olarak pazarlarda satılan Abbas’ın tek şansı 5 ve 7 yaşında olan çocuklarının kendisinden alınmamış olmasıydı.

Abbas geçtiğimiz günlerde YPG, YPJ güçleri tarafından özgürleştirildi. Kendisinden üç ay önce kurtarılmış olan çocuklarına ve katliamdan bu yana görmediği eşine kavuşturuldu.

Abbas, DAİŞ zulmüyle geçen yaşamını anlatıp eşi ve çocuklarına kavuşacak olmanın heyecanını bizlerle paylaştı.

‘PEŞMERGE KAÇINCA DAİŞ'İN ELİNE DÜŞTÜK’

DAİŞ'in saldırdığı gece eşi başka bir mıntıkada görevli olan Müyesser Abbas, çocukları, ailesi ve eşinin ailesiyle birlikte DAİŞ'in eline esir düştüğünü dile getirerek, “Koço köyündeydik. Köyümüzde çok sayıda peşmerge vardı. Fakat sabah peşmerge kaçtı. Peşmerge kaçınca biz de DAİŞ'in eline geçtik. Eşim orada değildi, Şemal mıntıkasındaydı. Biz eşimin babasının evindeydik. Hepimiz DAİŞ tarafından kaçırıldık” dedi.

‘GENÇ KIZLARI KENDİLERİ İÇİN GÖTÜRDÜLER’

DAİŞ tarafından esir alındıktan son ilk başta köy medresesine götürüldüklerini anlatan Abbas, “Bizi köy medresesine götürdüler. Altınlarımızı, paralarımızı aldılar. Yine erkeklerin paralarını ve arabalarını aldılar. Erkekleri ayırdılar ve götürdüler. Biz kadınları ve genç kızları Şengal Medresesine götürdüler. Bir gün bir gece orada kaldık. Gece genç kızları oradan götürdüler. 10 yaş üzerindeki erkekleri götürdüler. Sabah yaşlı kadınları da götürdüler ama nereye götürdüklerini bilmiyorum” dedi.

Abbas, DAİŞ'in kendilerini birkaç gün Şengal’de tuttuktan sonra Til Afer’e götürdüğünü anlatırken, sözlerini şöyle sürdürdü:

"2-3 gün de Til Afer Medresesi’nden kaldık. Daha sonra bizi Til Afer köylerinden birine götürdüler. Bizi zorla kaçırmışlardı, ama açlıktan da ölmemize izin vermiyorlardı. Bir gün geldiler ve ‘senin eşin nerede’ dediler. Bende eşimin kurtulduğunu söyleyemedim, ‘Sizin elinizde’ dedim. Sonra bizi otobüsle Suriye’ye getirdiler.”

'RAKKA'DA KÖLE OLARAK SATILDIM'

Abbas’ın da diğer Ezidî kadınları gibi Suriye’ye getirildikten sonra trajedisi daha da ağırlaşır. Suriye’de 6 kez farklı farklı çetelere köle olarak satıldığını söyleyerek şunları anlattı:

"Bizi Suriye’nin Rakka tarafındaki bir mezra’ya getirdiler. Bahçenin etrafı zeytin ağaçlarıyla çevriliydi. Nerede olduğumuzu anlamıyorduk. Orada bizim isimlerimizi; anne, baba, kardeşlerimizin isimlerini hepsini yazdılar. 3. günde bazılarımızın isimlerini okudular ve bizi bir arabaya bindirerek götürdüler. Nereye götürdüklerini sorduğumuzda söylemediler. Rakka’da bir hapse götürmüşlerdi. 3 günde orada kaldık. Beni Türk bir çeteye sattılar.

Ben ağladım ve onlarla gitmeyeceğimi söyledim. Beni ve çocuklarımı zorla arabaya bindirip o çeteyle gönderdiler. Mecbur onunla kaldım. Birisi bizi alıyordu, bir süre onunla kalıyorduk, sonra başka birine satıyordu. Bizim için yaşam diye bir şey yoktu. Kirlilerdi, bir an evvel onlardan kurtularak halkımıza kavuşmak istiyorduk.”

Abbas, birkaç ay önce kendisini köle olarak satın alan Ebu Zübeyr Cizirevi isimli çete tarafından çocuklarından koparılmış. DAİŞ’ten kurtarılıp Kobanê’ye geçtikten sonra çocuklarının da özgürleştirildiğini öğrendiğini söylerek şunları belirtiyor:

"Bazı Êzidî kadınlar çocuklarını DAİŞ'in elinde bırakıp kendileri kaçıyorlardı. DAİŞ 7 yaşındaki kız çocuklarını bile evlendiriyordu. Irak’ta ben böyle bir şey görmedim. Benim oğlum Seham biz esir düştüğümüzde 7 yaşındaydı, kızım Siyam da 5 yaşındaydı. Ben DAİŞ'ten kurtarılıp Kobane’ye geçtiğimde arkadaşlar onların da 3 ay önce kurtarıldıklarını söylediler. Ve bana bilgisayardan resimlerini gösterdiler.

Onlar kurtarılıp ailemize ulaştırılmışlardı. Şu anda eşimin ve halkımızın yanındalar. Kobanê’de onlarla telefonda konuştum. Çok sevindim. Bana ‘Senin yolunu bekliyoruz’ dediler. Özgürleştirildiğim için çok mutluyum.”

'YPG/YPJ BİZİ MUTLU EDİYOR'

Abbas, YPG/YPJ güçlerine seslenerek şunları söyledi:

"YPG ve YPJ bizi kurtardıkları için mutluyum. Fakat YPG, YPJ DAİŞ'in elindeki tüm Êzidi kadınlarını kurtarmalı. Birçok insanımız DAİŞ'in eline geçti. Akıbetlerinden haberimiz yok. Şu an da babam DAİŞ'in elinde, yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum. 3 yıldır ben babamı, kayınvalide ve kayınbabamı görmedim. Hepsi DAİŞ'in eline geçti. YPG, YPJ şimdiye kadar birçok Êzidî kadını DAİŞ'in elinden kurtardı. Fakat onların yanında bir tek Êzidî kadını bile bırakmamalı. Siz biliyorsunuz ki, DAİŞ'in eli ölümün ve kirliliğin eli.”