İklim için dönüşmesi gereken ekonomik politikalar!

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından yayınlanan son raporda, giderek daha da zorlaşan iklim hedeflerinin başarısı için aynı zamanda ekonomik politikaların da yeniden gözden geçirilmesi gerektiği vurgulanıyor.

UNEP’in geçtiğimiz günlerde yayınlanan iklimsel değişikliklerle mücadeleye dair raporu, daha önce farklı Birleşmiş Milletler (BM) kurumlarınca yayınlananları tamamlayıcı nitelikte.

Küresel ısınmanın 21’nci yüzyıl sonuna kadar 1,5 veya 2 derecenin altında bir düzeyde sınırlandırılması hedefinin tutturulamayacağına dikkat çekilen raporda, 2015’de kabul edilen İklim Anlaşması’nın hedeflerinin gerçekçi olmadığına işaret ediliyor.

‘ÜÇ TEMEL TEHDİTLE AYNI ANDA MÜCADELE EDİLMELİ’

UNEP raporunda gelecekte dünya ülkelerinin aynı anda mücadele etmesi gereken üç temel tehdit var. Bunlar sırasıyla eko-sistemlerin restorasyonunun sağlanması, insan sağlığının iyileştirilmesi ve iklimsel istikrarın sağlanması’ olarak sunuluyor.

2015’te Paris’teki COP21 Zirvesi’nde kabul edilen BM İklim Anlaşması’nın hedeflediği küresel ısınmanın 2 derecenin altında tutulması hedefinin bugüne kadar izlenen politikalar nedeniyle gerçekleşemeyeceği vurgulanan raporda, “Bundan dolayı, sıcaklık artışlarını 1,5 derece ile sınırlandırma hedefi de bir o kadar irrealisttir” deniliyor.

3 DERECELİK BİR ARTIŞ OLACAK; SAYISIZ AFET SERİLERİ GELECEK

UNEP’e göre mevcut politikalar ışığında küresel ısınmanın 19’uncu yüzyıla oranla 3 derecelik bir artışı daha gerçekçi bir tahmin olarak duruyor. Bu ise dünyanın ‘doğal afet kortejleriyle’ karşı karşıya kalmasını beraberinde getirecek.

‘SON 10 YILDAKİ HİÇBİR HEDEF TUTMADI Kİ!’

Bu tespite yol açan ise, küresel ısınmaya yönelik her geçen gün bir raporun yayınlandığı ve gündemden düşmediği 2010 yılından bu yana izlenen politikalar. 2010-2020 arasında dünyadaki biyo çeşitliliğin korunması adına ortaya atılan 20 hedeften hiçbirinin tutturulamadığı hatırlatılırken, Milenyum Hedefleri olarak da bilinen sürdürülebilir kalkınma hedeflerine de göz atılıyor. Başta yoksulluk ve eşitsizliklerle mücadele ile barışın sağlanması gibi birçok başlık içeren bu hedeflerin başarılamadığı ve hatta Covid-19 salgınıyla dünyadaki açlık ile yoksulluğun da yükselişe geçtiğine dikkat çekiliyor.

KAYNAKLAR DAHA FAZLA ÇIKARTILIRKEN, EŞİTSİZLİKLER ARTTI

Küresel ısınmanın giderek dünya için daha büyük bir tehlike haline gelinmesinin yanıtı ise bilindik. Dünyada son 50 yıldaki zenginliklerin 5 kat arttığına değinilen raporda, bunun büyük oranda doğal ve yeraltı enerji kaynaklarının 3 kat daha fazla çıkarılmasıyla sağlandığı hatırlatılıyor.

Rapora göre, aynı dönemde dünya nüfusu 2 kat artarak 7,8 milyara ulaşırken, 700 milyon kişi açlık içinde yaşıyor; 1,3 milyar kişi ise yoksul. Raporda, “Refah boyutuyla, bu ekonomik büyüme hiç de eşit olmayan kazançları beraberinde getirdi” deniliyor.

‘DOĞAYA KARŞI SAVAŞIMIZ GEZEGENİ MAHVETTİ’

Raporda en dikkat çekici sözler ise BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e ait. “Doğaya karşı savaşımız gezegeni mahvetti” diyen Guterres, doğaya bakış açısının değişmesi gerektiğini vurguluyor.

Guterres, politikalar, plan ve ekonomik sistemlerin doğayı restore eden ve aynı zamanda da kazanç sağlayacak aktivitelere yatırımlara kanalize edilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

GAYRİ SAFİ HASILA DOĞAYA VERİLEN ZARARI İÇERMİYOR

Raporda görüşleri yer alan Britanyalı bilim insanı Bob Watson da ekonomik faaliyetlerin sadece gayri safi iç hasılaya bakılarak hesaplanmasına karşı çıkıyor. Watson, “Gayri safi iç hasıla, sınırlı bir konsepttir. Doğanın değerini hesaplamıyor, içermiyor. Hava kirliliğinin çevreye verdiği zararın maliyetini ise hiç içermiyor” diyor.

HER YIL 5 TRİLYON DOLAR KİRLİ ENERJİLERE SÜBVANSİYON OLARAK VERİLİYOR

Rapor, dünya devletlerinin çevreyi ve atmosferi kirleten yatırımlara sübvansiyonlarını kesmelerini, bunun yerine yenilenebilir yatırımlara aktarmalarını öneriyor.

Raporun başyazarlarından Ivar Baste, petrol, kömür ve doğalgaz gibi küresel ısınmaya neden olan gaz salınımlarını arttıran fosil enerjilere yılda 5 trilyon (5 bin milyar) dolar sübvansiyon verildiğine dikkat çekiyor. Baste, bu fonlarla sürdürülebilir olmayan tarımsal faaliyetler ile atmosferi kirleten ulaşım yöntemlerinin de finanse edildiği uyarısında bulunuyor.

KÜÇÜK BAZI DEĞİŞİMLERLE DÖNÜŞÜM MÜMKÜN

UNEP raporunda kurumun direktörü Inger Andersen’in artık daha fazla yeşil yatırımlarla küresel ısınma ile mücadele edilebileceği önerisine yer veriliyor. Andersen, ancak bu sayede bir dönüşümün mümkün olabileceğini vurguluyor.

Britanyalı bilim insanı Bob Watson ise raporda, “Bizler insanlardan tonlarca şeyden vazgeçmelerini istemiyoruz. Sadece, daha kalıcı ve güzel bir yaşamın çok küçük farklarda bir tarzla mümkün olabileceğini söylüyoruz” sözleriyle, değişimin önemine dikkat çekiyor.