HDP’nin kongresi tüm demokratik ve özgürlük güçlerini yakından ilgilendiriyor. Türkiye’nin en önemli demokratik siyasi partisi. Başka küçük partiler olsa da Türkiye siyasetini etkileme ve belirleme gücü HDP’de var. Zaten AKP-MHP faşist iktidarının HDP’yi hedeflemesi de bu nedenledir. Dünyada legal demokratik siyasal mücadele yapıp da bu düzeyde hedeflenen başka parti yok. On binlerce üyesi gözaltına alınmış; binlercesi tutuklanmıştır. Ancak Türkiye ve Kürdistan’daki demokratik mücadele birikimine dayandığı için Türkiye’nin temel demokrasi dinamiği ve halkların umudu olmaya devam etmektedir.
HDP, tüm Türkiye halklarına ve toplumsal güçlerine dayanan ve demokratikleşme temelinde Türkiye’nin temel siyasal, toplumsal, kültürel ve ekonomik sorunlarını çözmeyi hedefleyen bir parti olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Tek bir halkın ya da toplumsal kesimin partisi olmamıştır. Demokratik Türkiye mücadelesi veriyor. Bu temelde Türkiye’nin en temel siyasal ve toplumsal sorunları olan Kürtlerin ve Alevilerin özgür ve demokratik yaşama kavuşmasını da öncelikleri arasına almıştır. Bu yönüyle demokratik Türkiye ve Özgür Kürdistan’ı hedefleyen bir partidir. Zaten Türkiye’de gerçek anlamda demokratik olan her partinin hedefinin de bu olması gerekmektedir.
Şu anda Türkiye’nin en dinamik devrimci demokratik gücü Kürtlerdir. Bu nedenle oluşumu Türkiye’nin devrimci demokratik birikimiyle Kürtlerin devrimci demokratik gücünün bir araya gelmesiyle gerçekleşmiştir. Bu açıdan bazılarının görmek istediği gibi HDP’yi bir Kürt partisi olarak görmek ya da böyle bir parti haline getirmeye çalışmak yanlıştır. Böyle bir yaklaşım Türkiye’nin demokratikleştirilmesi mücadelesinde çok önemli bir rolü olacak böyle bir politik gücü sabote etmek olur. Kuşkusuz ezilen, baskı altına alınan ve soykırımcı sömürgeci bir saldırı altında bulunan bir halk olarak Kürt kimliğinin ağır bastığı partiler de olabilir. Zaten Kürt kimliğinin ağır bastığı partiler bulunmakta ve faaliyetlerini yürütmektedirler. Ancak HDP’yi herhangi bir Kürt partisi gibi ele almak kuruluş felsefesini, mücadele stratejisini anlamamak olur. Böyle bir yaklaşım en başta da Kürt halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesine zarar verir. HDP’nin Kürt halkı özgürleşmeden, Alevilerin sorunu çözülmeden Türkiye’de demokratikleşme gerçekleşmez, tespiti Kürtlerin özgür ve demokratik yaşam özlemlerine cevap olmayı ifade etmektedir.
Şu anda Kürdistan halkına dayanan ve Kürt kimliğinin baskın olduğu partiler vardır. Bunlardan biri de HDP’nin bileşenlerinden olan Demokratik Bölgeler Partisi(DBP)’dir. İdeolojik politik çizgisi, mücadele stratejisi, ittifak anlayışı farklı olan başka partiler de vardır. Her partinin kendi çizgisinde mücadele etme hakkı bulunmaktadır. Bu partilerin çizgilerini eleştirebiliriz. Ama onların kendi çizgilerinde mücadele etmelerine de bir şey diyemeyiz. Ancak her siyasi anlayışın da DBP’ye ve bileşeni olduğu HDP’nin siyasi çizgisine ve mücadelesine saygılı olması gerekir. Hiç kimsenin HDP’nin çizgisini farklılaştırma ve sabote etme hakkı da yoktur. Zaten isteyen istediği çizgide örgütlenip mücadele hakkına sahiptir. Kuşkusuz Türk devletinin bu hakkı kabul etmediği izlediği politika ve yaptığı uygulamalardan bellidir.
Demokratikleşme mücadelesi her zaman bir ittifak sorununu gündeme getirir. Ya da demokratikleşme mücadelesi vermek isteyenler ittifak sorununu çözmek zorundadır. Sadece kendi siyasi çizgimle demokratikleşme sağlarım demek aslında demokratikleşme mücadelesinden kaçmaktır. Kuşkusuz her zaman bir ideolojik politik güç öne çıkar. Ama ittifaksız ne devrim, ne demokratikleşme gerçekleştiği görülmüştür. Zaten bu nedenle devrim ittifaklar sorunudur, belirlemesi yapılmıştır. Bu çerçevede bakıldığında kendisi de birçok bileşenden oluşan HDP’nin kongresinde ittifak politikasını öne alması Türkiye’deki temel politik ihtiyacın doğru kavranıldığını göstermektedir. Zaten Kürt Halk Önderinin ‘Üçüncü Yol’ dediği demokrasi güçlerinin ittifakı gerçekleşmezse Türkiye’yi demokratikleştirme mücadelesini sonuca götürmek mümkün değildir.
HDP’nin eksiklikleri, yetersizlikleri olabilir. Tabi ki, Türkiye’yi demokratikleştirme, Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye’nin temel sorunlarını çözme iddiasında olan bir parti eleştirilecektir. Daha örgütlü hale gelmesi ve daha etkili mücadele eder olması için eleştiri yapmak, kadınların, gençlerin, emekçilerin, Kürtlerin, Alevilerin ve tüm demokratik güçlerin hakkıdır. Kuruluş felsefesi ve mücadele çizgisi doğrultusunda yapılan eleştiriler sadece güçlendirir.
Türkiye’de siyaset çıkmaza girmiştir. Bu çıkmazı yaratan mevcut AKP-MHP faşist iktidarı ile kendini muhalefet gücü olarak gösteren CHP’dir. CHP, Türkiye’nin ağır sorunlarına çözüm bulacak ne bir politik doğrultu ortaya koyabiliyor, ne de etkili bir mücadele veriyor. AKP-MHP faşist iktidarının savaş politikası ve şovenizme dayandırdığı çıkmazı aşacak bir politik irade ve mücadele gücü gösteremiyor. AKP-MHP faşist iktidarının dayandığı temel politik yanlışlıklara karşı tutum takınmadığı için muhalefet yapamıyor. Hatta, AKP-MHP faşist iktidarının uygulamalarına meşruiyet kazandıran bir konumda bulunuyor. Bu ortamda Türkiye’de tek muhalif güç olarak HDP ve bazı sol demokratik parti ve çevreler kalıyor. Bu açıdan HDP’nin güçlenmesine tüm demokrasi güçlerinin destek vermesi çok önemlidir. AKP-MHP faşizmine karşı muhalefet etmek isteyenlerin HDP’yle ittifak içinde AKP-MHP faşizmine karşı yeni bir mücadele dönemi içine girmeleri gerekir. Tüm demokratik sol, sosyalist güçlere düşen temel görev budur.
HDP’nin de tüm demokrasi dinamiklerini kapsamadığını, kendisi dışında demokrasi güçlerinin bulunduğu bilinciyle hareket etmesi önemlidir. Böyle yaklaştığında demokrasi ittifakını sürekli genişletebilir. Demokrasi ittifakı genişletilip bu temelde mücadele yürütüldüğünde AKP-MHP iktidarının sonu yaklaşır.
Demokrasi güçlerinin, AKP-MHP iktidarının kendi iktidarlarını kaybetmesini beka sorunu olarak gördüğünü, bu nedenle seçimle iktidarlarını bırakmayacaklarını gören bir örgütlenme ve mücadele anlayışıyla ittifaklarını geliştirme ihtiyacı da ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Kaynak: Yeni Özgür Politika