Soykırımcı faşizm yolun sonuna dayandı
AKP-MHP faşizmi de yolun sonuna gelmiştir. Kürt soykırım saldırıları, Suriye, Irak ve Libya işgal harekâtları ve halklara yaptığı tüm kötülükler bu faşist iktidarı yıkılmaktan kurtaramayacaktır.
AKP-MHP faşizmi de yolun sonuna gelmiştir. Kürt soykırım saldırıları, Suriye, Irak ve Libya işgal harekâtları ve halklara yaptığı tüm kötülükler bu faşist iktidarı yıkılmaktan kurtaramayacaktır.
Kürt halkı ve Özgürlük Hareketi üzerinde tasfiye konsepti tüm şiddetiyle sürüyor. Tasfiye konseptinin boyutları her geçen gün biraz daha netleşiyor. Özgürlük gerillası tasfiye edilerek Kürt soykırımı tamamlanmak isteniyor. Halkımız ve gerillası soykırımcı sömürgeci faşizme karşı 14 Temmuz ruhu ve direniş tarzıyla her yerde büyük bir direniş içerisindedir. 14 Temmuz direnişçilerini derin bir saygı, sevgi ve minnetle anıyorum.
Önder Apo üzerindeki mutlak tecrit, Bakur, Rojava ve Başûr’daki soykırım-işgal saldırıları uluslararası komplonun derinleşen pratik boyutlarıdır. ABD yönetimi 9 Ekim komplosunda olduğu gibi şimdi de mevcut faşist AKP-MHP iktidarının soykırım-işgal politikalarına destek sunan durumdadır. Zaten Trump’ın eski baş danışmanı Bolton yayımlanan kitabında, ABD’nin Rojava işgal saldırılarındaki rolünü açık bir biçimde itiraf etmiştir. Bolton bir nevi PKK ve KCK yöneticilerinin dikkat çektiği ABD yönetiminin TC işgaline verdiği desteği doğrulamıştır.
Rojava’da olduğu gibi Başûra işgal saldırıları da ABD yönetiminin onayıyla gerçekleşti. Irak’ın sınırda bazı noktalara güç göndermesi ABD istemi doğrultusunda bu planın bir parçası mı yoksa kendi kararı mı anlaşılmaya muhtaç bir konudur. Irak sınıra güç gönderdikten birkaç gün sonra KDP de Metina’ya peşmerge gönderdi. İşgale destek veren KDP, acaba bu adımla TC işgalini ve Irak’ın sınıra güç göndermesini gerekçe yaparak gerilla alanlarına peşmergeyi mi yerleştirmek istiyor? Peşmergenin gerilla alanlarına yerleşmesi KDP’nin TC ile yaptığı ortak planın bir parçası da olabilir.
20 Ocak 2018’de Efrîn işgal saldırısıyla başlayan 9 Ekim 2019’da Serêkaniyê, Girê Spî ve Xakurkê işgal saldırılarıyla devam eden ve bu yıl Heftenîn işgal saldırısıyla boyutlanan soykırım savaşı, uluslararası komplonun yeni bir biçimi oluyor. Bu savaşla Özgürlük Hareketi ile birlikte Kürtlerin tüm kazanımları tasfiye edilmek ve Kürt soykırım planı sonuca götürülmek isteniyor. Bu planın Başûrê Kurdistan’daki ifadesi Başûrê Kurdistan’ın işgal ve ilhak edilerek federal sistemin ortadan kaldırılmasıdır. Zaten TC her fırsatta Musul ve Kerkük’ten söz ederek bu amacını ortaya koymaktadır.
Aslında son süreçte çokça gündeme giren ‘tampon bölge’ tartışması ötesi bir planın devrede olduğu ve işlediği anlaşılıyor. Tampon bölge tanımı mevcut pratikleşen biçimiyle bu planı tam olarak ifade etmiyor. Çünkü tampon bölge, savaşan hiçbir gücün içinde yer almadığı, uluslararası bir gücün gözetiminde bir bölge anlamına geliyor. Oysa çok iyi biliyoruz ki Türk devleti işgal ettiği yerlere kalıcı yerleşmeye ve Başûrê Kurdistan’ı tamamen işgal etmeye çalışıyor. Türk devletinin amacı Heftenîn’den Kandil’e, Kerkük’ten Musul’a, Şengal’den Rojava’nın tümüne ve Akdeniz’e kadar geniş bir coğrafyayı işgal ve ilhak etmektir.
Görünen o ki ırkçı sömürgecilik Dünya’daki ve bölgedeki kaostan-savaştan yararlanarak Kürtleri soykırımdan geçirmeye ve Osmanlı’nın hakimiyet alanlarına hükmetmeye hevesleniyor. AKP-MHP’de ifadesini bulan ırkçı milliyetçilik, sadece Kürtleri değil, bölge halkını ve insanlığı da tehdit ediyor. Aslında bu ırkçı milliyetçi faşist iktidarın ömrü tamamlanmıştır. Sadece içerde faşizm, dışarıda işgal saldırılarıyla kendisini ayakta tutmaya çalışıyor.
AKP-MHP faşizminin işgalci politikalarıyla büyük bir savrulmayı yaşadığı açıktır. Soykırım-işgal saldırılarını bir başarı gibi yansıtmaya çalışsa da özünde büyük bir tükenişin içine girdiği tartışma götürmez bir gerçektir. AKP-MHP iktidarı ABD ve Rusya’nın elinde bir oyuncağa dönmüş durumdadır. Mevcut haliyle faşist iktidar Türkiye’yi büyük bir cehennemin içine koyduğu gibi kendisini tüketmekten, ABD ve Rusya politikalarına hizmet etmekten öte bir anlam taşımıyor.
Faşist iktidarlar akla hayale gelmez kötülükleri yaptıktan sonra iktidarda kalamazlar. İnsanlık tarihinde böyle bir örnek hiç yoktur. Hiçbir faşist iktidar uzun süre ayakta kalmamıştır, kalamaz da. Faşizm yıktığı kadar kendi yıkımını da içinde yaşar. Bu faşizmin yapısal bir gerçeğidir.
AKP-MHP faşizmi de yolun sonuna gelmiştir. Kürt soykırım saldırıları, Suriye, Irak ve Libya işgal harekâtları ve halklara yaptığı tüm kötülükler bu faşist iktidarı yıkılmaktan kurtaramayacaktır. Halkların lanetini, Dünya’nın nefretini kazanmış bu iktidar aslında demokratik güçlerin bir araya gelip mücadele iradesi ortaya koymasıyla rahatlıkla yerle bir edilir. Gerilla direnişinin yanı sıra halkların, demokrasi güçlerinin ve kadınların ortak mücadele birliği yolun sonuna gelmiş bu faşizmi yıkabilir. Bunun için 14 Temmuz direniş ruhu ve zor koşullarda mücadele edip başarmanın tarzı gerekir.