İsviçre Demokratik Güç Birliği(İDGB), Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör kayyuma karşı günlerdir eylemlerini sürdüren öğrenciler ile dayanışma yazısı yayınladı. TC devletin Efrîn işgal günlerinde tanıdıklarını hatırlatılan açıklamada “Boğaziçi Üniversitesi kampüsü içinde 19 Mart 2018 günü bir grup öğrenci ‘Efrîn Lokumu’ dağıtıyorlar. Bunu gören küçük bir grup devrimci öğrenci ‘İşgalin Lokumu Olmaz’ yazılı pankart açarak karşı çıkıyorlardı. O gün işgale karşı çıkan o gençler bugün hala tutsak. Türkiye burjuvazisinin beyin gücünü devşirdiği Boğaziçi Üniversitesi'ne 2 Ocak 2021 günü kayyum atanınca durum değişti. Türkiye burjuvazisinin göz bebeği olan, Boğaziçi şimdi kendisine takılan kelepçeyi söküp attığı gibi toplumun diğer kesimlerine ve suskun yığınlara umut olmaya başladı” denildi.
‘AŞAĞIYA BAKMAYACAĞIZ’
Açıklamanın devamında ise şunlara dikkat çekildi:
“Boğaziçi öğrencileri, demokratikleşme, cins ayrımcılığına karşı çıkma, kayyum rektörün istifası ve polisin üniversiteden çıkarılması gibi taleplerle mücadelelerini bir üst aşamaya sıçratarak ve toplumsal katmanları harekete geçirdi. Yeni bir söylem geliştirerek ‘Aşağı bakmayacağız’ şiarıyla, anti faşist mücadele geleneğinin takipçileri olduklarını ortaya koydu. Geçmiş tarihsel devrimci mücadelenin devamcıları olduklarını günlerdir alanlarda haykırıyorlar.
‘DİRENİŞ ÜLKE GENELİNE YAYILIYOR’
‘Bizler, baş eğmeyen devrimci kavganın devamcılarıyız’ diyerek alanlarda Ermeni devrimcisi Paramaz, Dersim isyanında Seyit Rıza, Diyarbakır zindanlarında İbo ve Mazlum Doğan; idam sehpasında Deniz’ler, Kızıldere’ de Mahirler gibi ülkenin devrimci tarihsel dokusu ile bütünleşiyorlar. Boğaziçi üniversite gençliği, Kürt ulusunun ulusal özgürlük mücadelesinde sembolleşen Selahattin Demirtaş, İdris Baluken, Alp Altınörs, Sabahat Tuncel ve Figen Yüksekdağ gibi daha binlerce devrimci-yurtsever tutsaktan bize mirastır diyerek direnişi ülke geneline yayıyorlar.
Tüm yetmez ve yetersizliklerine rağmen, sadece rektör atamasına karşı bir çıkış olarak başlamış olsa da, direniş geldiği nokta itibariyle toplumun genel olarak demokrasi talebiyle buluşmuş, kadına şiddet ve cinsiyet ayrımcılığına, LGBTİ bireylerine yönelik aşağılayıcı, nefret söylemine karşı tavır almış, bu niteliğiyle de anti-faşist bir karekter kazanmıştır. Boğaziçi üniversitesi öğrencilerinin taleplerini daha ileriye taşımak, Kürt halkının özgürlük mücadelesini, İşçi sınıfının ekonomik ve demokratik talepleri ile buluşturulmak görevi ile karşı karşıyayız, bu görevden kaçmanın hiçbir haklı gerekçesi olamaz.
'ALANLARI DOLDURMAYA ÇAĞIRIYORUZ'
İsviçre Demokratik Güç Birliği olarak Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin faşist AKP MHP hükümetine karşı başlatmış oldukları direnişi destekliyor ve anti-faşist gençliğin yanında olduğumuzu haykırmak istiyoruz. Uluslararası dayanışmayı güçlendirmek ve geliştirmek için başta Avrupalı anti-faşist gençliğini, devrimci demokratik güçleri Boğaziçi öğrencileri ile dayanışma içinde olmaya, Avrupa'da yaşayan halklarımız, Faşist TC devletini uluslararası alanda teşhir ve tecrit etmek için alanları doldurmaya çağırıyoruz.”