Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA) Kadın Meclisi tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Türk devletinin tekçi, ırkçı, cinsiyetçi ve eril dili özellikle AKP-MHP-Ergenekon ve çete devleti döneminde zıvanadan çıkmış; düşmanlaştırmada sınır tanımıyor" denildi.

'MEŞRU DİRENİŞ SAHİPLENİLDİ, İKTİDAR KORKTU'

Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan kayyuma karşı öğrenci ve öğretim üyelerinin haklı ve meşru duruşlarının tüm toplum tarafından sahiplenildiğine dikkat çekilen açıklamada, şunlar ifade edildi:

"Öyle anlaşılıyor ki demokrasiden yana, hak ve hakikat arayışçılarının bu sahiplenmesi AKP-MHP iktidarını çok ürkütmüştür. Bu nedenle önce kadınlara saldırıyla ön almaya çalışıyorlar. Yirmi yıllık iktidarlarında hep aynı eril ve nefret dilini kullandılar. Kürdistan’da; 'kadın da olsa çocuk da olsa gerekeni benim polisim yapacaktır' diyerek, demokratik hakları için direnen onlarca kadını ve çocuğu katlettiler. Üniversiteli kadınların; 'yurtlarımızdan, üniversitelerimizden, yaşam şeklimizden elinizi çekin' dediklerinde, milli şef meydanlarda bağırarak 'bunlar kadın mıdır kız mıdır belli değil' diyerek eril çirkin zihniyetini ortaya seriyordu. On dört yaşında Berkin Elvan’ı katletmekle kalmamış, annesini mitinglerde yuhalattı. Hatun Tuğluk annenin vasiyeti üzerine Ankara Gölbaşı’na defnine müsaade etmeyen, mezardan çıkaran yine bu zihniyetti. Barış isteyen beyaz tülbentli annelere 'terörist' diyen yine bu zihniyetti. LGBTİ+ insanlara karşı kullanılan çirkin dil tekçi, ırkçı, selefi zihniyetten beslenen dildir. Irkçı, faşist zihniyetten beslenen bu dilin sahibi diktatör, en son hızını alamayarak, 'Şu Osman Kavala denilen, bu ülkede Soros'un adeta ofis temsilcisi olan kişinin karısı da yine aynı şekilde Boğaziçi Üniversitesi’nde bu provokatörlerin içerisinde yer alan bir kadındır' dedi.

Haktan, adaletten yana olan bilim insanı Ayşe Buğra hocaya uzatılan bu eril, ırkçı dili şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin ve öğretim üyelerinin safında, Ayşe Buğra’nın yanındayız."