Fransa'nın başkenti Paris'te 10 yıl arayla katledilen 6 şehit için anma etkinlikleri sürüyor. Paris 10. Belediye Binası'nda yapılan toplantı ile katliamlara ilişkin adalet ve hakikat arayışı ile hukuki süreç tartışıldı.
Paris 10. Belediye Binası'nda yapılan toplantıya Paris 10. Belediye Başkanı Alexandre Cordebard, Belçika'dan Avukat Selma Benkhelifa, Avukat Christian Chariere Bournazel, Avukat Slyvie Boitel, Fransız siyasetçiler, dava avukatları, İtalya ve Galiçya'dan gelen avukatlar, aileler, Kürt kurumlarının temsilcileri, avukatlar ve çok sayıda kişi katıldı.
'KÜRTLER İLE ORTAK BİR MÜCADELE YÜRÜTÜYORUZ'
Anma kapsamında gerçekleştirilen panele Sara Marscha moderatörlük yaptı. Açılış konuşmasını yapan 10. Belediye Başkanı Alexandre Cordebard, bu sabah yapılan anma etkinliğini hatırlatarak, "Anma etkinliğinde birlikteydik, sizinle olmaktan mutluluk duyuyorum. Her şeyden önce Paris 10. Belediyesi'nde sizlerle yaşamak bizim için bir kıvançtır" diye kaydetti. Kürtlerin Paris 10'da misafir değil ev sahibi olduğunu dile getiren Alexandre Cordebard, Kürtler ile ortak bir mücadele yürüttüklerini hatırlattı.
'TÜRKİYE İLE İŞBİRLİĞİ ADALETİN ÖNÜNDE ENGEL'
Alexandre Cordebard şöyle devam etti: "12 yıldır bizi terk etmeyen bu acıyı sizlerle paylaşıyorum. Öfkemizin gereği olarak birlikte olmaya, adalet talebini canlı tutmaya devam edeceğiz. Adalet büyük önem taşımaktadır. Bir diğer konu ise, yaptığımız anmalarda, ortak bir direnişi yaşıyor ve geliştiriyoruz. Yine bu sırada arka arkaya gelen Fransız hükümetlerinin Türk devleti ile işbirliklerini biliyoruz. Bu ortaklık ve işbirliği adaletin önündeki engeldir ve bu engeli aşmak bizim önümüzdeki önemli bir sorumluluktur."
'KÜRTLERİN KENDİ DEĞERLERİYLE YAŞAMALARINI SAĞLAMALIYIZ'
Kürtleri ailesi olarak görenlerin, Kürtlerin yaşadığı haksızlıkları görmezden geldiğine dikkat çeken Alexandre Cordebard, bu yüzden bir araya geldiklerini söyledi ve şunları ekledi: " Bu şiddet ve adaletsizliğin ilk kurbanı kadınlardır. Kürtlere saldırmak, kadınlara saldırmaktır. Bu hakikatleri dile getirmek için, bu mutlak gerekliliği ifade edelim. Kadınların ve özellikle Kürt kadınlarının, kendi kaderini tayin etmek isteyen toprak parçası üzerinde kendi öz değerleri ile yaşamalarını sağlamalıyız. İran'da, Türkiye'de Suriye'de Kürtlerin devam eden mücadeleleri çok önemlidir."
‘KÜRTLER PARİS 10'DA EV SAHİBİDİR'
Alexandre Cordebard son olarak Paris 10'da yaşayan Kürt halkına şöyle seslendi: Bugün burada kendi evinizdesiniz. Kürtler bugün burada misafir değil ev sahibidir. Bugün burada sizin aranızda olmaktan mutluyuz. Sizin sesiniz bizim sesimizdir. Sizin değerlerinizi kendi hanenizde buralarda paylaşmak ve bu değerler üzerinden diğer halklarla buluşmak çok önemli. 70'ten fazla halktan insan burada yaşıyor. Sizlerin buraya büyük katkı sağladığınızı düşünüyorum. Herkese teşekkür ederiz. Siz hiçbir zaman mücadeleden vazgeçmiyorsunuz. Sizlerden biri olduğum için gurur ve mutluluk duyuyorum."
'EMRİ VERENLER ORTAYA ÇIKARILMADI'
Avukat Sylvie Boitel, Paris şehitlerinden Rojbîn'i yakından tanıdığını dile getirerek, üzüntü ve taziyelerini sundu. Sylvie Boitel, dava sürecine ilişkin şu bilgileri paylaştı: "Davaya anti-terör masası baktı ve davadaki katil zanlısı daha sonra öldü ve biz asıl katillerin kim olduğunu asla öğrenemedik. Bu tür siyasi davalarda biliyoruz ki; 'davalar zamana yayılır' ve bu dosyada da biz bunu gördük ve görüyoruz."
Slyvie Boitel, Fransa'nın Kürt yurtseverlere dönük olumsuz tutumuna vurgu yaparak, mülteci statüsü tanınmış insanların dahi sınır dışı edildiğinin altını çizdi.
'KÜRTLERİN ÖZGÜRLÜĞÜNE ENGEL OLAN MEDENİYETİN MENSUBUYUM'
Daha sonra söz alan Christian Charriere Bournazel, "Pek çok Fransız gibi, Kürt mücadelesine angaje olmuş birisiyim. I. Dünya Savaşı'ndan sonra, Kürtlerin kendi kültür, dil ve tarihleriyle yaşamalarına engel olmuş bir medeniyetin mensubuyum. 'Kürtlere nasıl böyle bir şey yapılabilir?' diye etkileniyorum. Bundan dolayı 'ulusların kendi kaderini tayin hakkı' varken, Kürtlerin neden olmasın diye düşünüyorum" diye konuştu. Bournazel, 2. Paris katliamında davaya terör savcılığı tarafından bakılmadığını anlattı.
'HUKUK KÜRTLERE İŞLEMİYOR'
CDK-F Avukatı Delil Andıç, söz konusu Kürtlerin mağdur olduğu davalarda terör tanımlamasının yapılmadığına dikkat çekti. Türk konsolosluğu önünde eylem yapan Kürtlerin terör savcılığı tarafından soruşturulduğu fakat, politik söylemlerine rağmen 3 Kürt’ü katleden bir kişinin terör savcılığı tarafından soruşturulmadığını kaydeden Andıç, "Bu ikiyüzlü bir durumdur. Kürtlere başka bir hukuk uygulanıyor. Katliamı gerçekleştiren kişinin politik söylemlerine rağmen bu soruşturma terör kapsamına alınmadı" dedi.
HAKİKAT VE ADALET ARAYIŞI...
TJK-E adına konuşan Zîlan Diyar ise, davaya ilişkin sürecin Kürt dostu Fransalılar ile tartışılmasının önemli olduğunu kaydetti. Hakikat ve adalet kavramlarının önemine atıfta bulunan Diyar, "Hakikat ve adalet yerine gelmediği zaman, o kadar can yakıyor ki; o yüzden bu güçlü kelimelere sığındık. 12 yıl boyunca yaptığımız her eylemde yürüttüğümüz tüm çalışmalarda, hakikat ve adalet kelimeleri sürekli geçti" diye konuştu.
'KADIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ BÜYÜMEYE DEVAM ETTİ'
Her 9 Ocak'ta yapılan eylem etkinliklerle adalet arayışının sürdüğüne vurgu yapan Diyar, "Tüm halkımıza bu mücadelelerinden dolayı teşekkür ediyorum. 9 Ocak 2013'te büyük bir acı yaşadık. Kadın hareketi 'biz bu acıdan güçlenerek çıkacağız' dedi. 2013'ten bu yana bunu gerçekleştirmek istiyoruz. Kadınlar özel olarak seçildi. Sistemin kadınları susturduğunu, sistem içine çektiğini sandığı bir dönemde bu kadınlar itiraz ettiler, itirazla da kalmadı, toplumu örgütlediler ve öncülük ettiler. Bu yüzden hedef alındılar. Kadın özgürlük mücadelesini yok etmek için bu kadınları hedef aldılar ancak bu plan tutmadı. Tam tersine kadınların mücadelesi büyüdü" ifadelerini kullandı.
Toplantı soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.