Paris şehitleri Stuttgart ve Atina’da anıldı
Stuttgart’ta Rotebühlplatz’da bir araya gelen Kürdistanlılar ve dostları Paris katliamlarının aydınlatılmasını isterken, Atina’da Paris şehitlerinin mücadeleleri anlatılarak anıldı.
Stuttgart’ta Rotebühlplatz’da bir araya gelen Kürdistanlılar ve dostları Paris katliamlarının aydınlatılmasını isterken, Atina’da Paris şehitlerinin mücadeleleri anlatılarak anıldı.
9 Ocak Paris Katliamı’nın 12. yılı dolayısıyla Almanya’nın Stuttgart kenti ile Yunanistan’ın başkenti Atina’da anma etkinlikleri gerçekleştirildi.
STUTTGART
Almanya’nın Stuttgart kentinde Teko-Jin ve Meryem Kadın Komünü öncülüğünde Rotebühlplatz’da bir araya gelen Kürdistanlılar ve dostları, 9 Ocak Paris Katliamı’nın 12. yıl dönümünde her iki katliamın aydınlatılmasını istedi.
Eylemde Genç kadın ve TJK-E bildirileri okundu. Sık sık “Şehîd Namirin” ve “Sara-Rojbin Ronahî, Jin-Jiyan-Azadî” sloganlarının atıldığı anmada, aynı zamanda Kuzey ve Doğu Suriye’de Türk devletinin soykırım saldırıları protesto edildi. Çevreden geçenlerin bilgilendirildiği eylem, sloganlarla sona erdi.
ATİNA
Yunanistan’ın başkenti Atina’da 9 Ocak Paris Katliamı’nın yıl dönümü dolayısıyla Demokratik Kürt Toplum Merkezi’nde anma gerçekleştirildi. Bir dakikalık saygı duruşunun ardından konuşma yapan Esin Çelik, Paris Katliamı’nı kınayarak, mücadelelerinin takipçisi olacaklarını ifade etti.
Çelik, “Rêber Apo en güçlü ve can alıcı yerinden vurmak amaçlanmıştır. Sakine arkadaş, mücadelenin ilk yıllarından partileşmeye, ordulaşmadan, paradigmasal değişime ve Demokratik Konfederalizm sisteminin inşasına kadar tereddütsüz bir şekilde Rêber Apo ile yürümüş ve demokratik sistemin gelişeceğine olan inancını her zaman dile getirmiştir. Bu katliam bir anlamda demokratik çözüm yolunun devre dışı bırakılarak, inkâr-imha siyasetinin tüm boyutuyla yeniden devreye konulma kararı olmuştur. Dikkat edilirse o günden bugüne imha-inkar siyaseti en yoğun tarzda uygulanmaya konulmuş, faşist uygulamalar hiçbir dönemle kıyaslanmayacak pervasızlıkta pratikleştirilmiştir. Rêber Apo üzerinde uygulanan tecrit hiç olmadığı kadar ağırlaştırılarak, Türkiye ve uluslararası yasalarda yeri olmayan yöntemler devreye konulmuştur” dedi.
KOMPLOCU ZİHNİYET YENİLECEKTİR
Çelik, Sara gibi kavgaya tutuşmak, faşizmin yüzüne cesaretle özgürlüğü haykırmak, tanrıçaların vatanında özgür yaşamı inşa etmek temel mücadele perspektifleri olduğunu söyledi. Çelik, “Tüm karanlıkları ve komploları Sara yoldaşın Apocu militan tavrıyla mutlaka aşacağız. Saraların, Evînlerin, Rojbînlerin, Ronahîlerin, Sêvêlerin, Fatma ve Pakizelerin vasiyeti ve gurur verici direnişleri biz ardıllarını daha büyük bir savaşa davet ediyor. Başarmak ve yoldaşlarımızın hayallerini zafer ile taçlandırmak için ise her zamankinden daha güçlüyüz ve daha örgütlüyüz. Yenilmez Apocu ruhla düşmanı yenilgiye mahkum eden şehitlerimizin büyük bir fedakârlıkla bizlere bıraktıkları mirası tüm gücümüzle büyüteceğiz. Bu kararlılıkla 2024 yılını kadın özgürlüğünde büyük gelişmelerin yaşanacağı, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanacağı yıla dönüştüreceğiz. Hiçbir güç ve komplo bizi bu yüce hedefleri başarmaktan alıkoyamayacaktır. Tıpkı Sara yoldaşımızın Amed zindanında zalimin zulmüne ve ihanetin yüzüne tükürmesi, direnişiyle düşmana diz çöktürtmesi ve onu yenilgiye mahkum etmesi gibi! Zafer ve özgürlük kesinlikle direnenlerin olacak, faşizm ve komplocu zihniyet yenilecektir” diye belirtti.
ÖNDERLİĞİMİZİN FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜ SAĞLANMALIDIR
Atina Kürt Kültür Derneği adına konuşan İsmet Kurt da, konuşmasına Paris şehitlerini anarak başladı. Kurt, “Hayri Demir ‘halkıma borçlu yazın’ demişti. Bedeni eriyor, son demlerini yaşıyordu ama halkına borçlu hissediyordu. Heval Zîlan, düşmanın kalbinde bedenini patlattı. Biz onların mirasçılarıyız. Bizim şehitlerimizin vasiyetlerini yerine getirmemiz gerekiyor. Böyle bir sorumluluğumuz var. Türk televizyonlarında kirli bir propaganda dönüyor. Onlara göre Kürt halkı bitmiş, mücadelemiz bitmiş. Ama Kürt halkının gerçekliği nedir? Önderliğin ayağına giden, Türk devletinin en büyük faşisti olan Devlet Bahçeli oldu. Neden gitti? Kendisi itiraf etti. Ülkelerinin dağılmasından korktukları için Önderliğin kapısına gittiler. Bunu söyleyen kendileridir. Ve bu bizim gücümüzün, mücadelemizin gerçekliğidir. Bu süreçte dilimizi, varlığımızı kabul ettireceğiz. İran için de az kaldı. Orayı da özgürleştireceğiz. İnsanlık tarihinde yerimizi güçlü bir şekilde yazıyoruz. Omuzlarımıza büyük bir yük düştü. Bu yükü layığıyla taşımalıyız. Sürece ve Rêber Apo’ya öz eleştiri de vermemiz gerekiyor. Biz ne kadar sürece cevap olabiliyoruz bunu düşünmemiz, konuşmamız gerekiyor. Olmak/olmamak savaşına kendimizi hazırlamalıyız. Artık Önderliğimiz halkının arasında olmalıdır. Fiziki özgürlüğünü sağlamalıyız. Dört parça Kürdistan’da özgür yaşamalıyız” dedi.
Konuşmaların ardından şehitlerin mücadelelerine ilişkin sinevizyon gösterime sunuldu.