İsveç sendikalarının Avrupa Adalet Divanı’na karşı zaferi

İsveç sendikalarının Avrupa’nın diğer ülkelerindeki sendikalarla birlikte yıllardır verdikleri ortak mücadele meyvesini verdi.

Parlamento, ülkede faaliyet gösteren yabancı şirketlerin çalıştırdıkları işçilere İsveç’te geçerli olan iş hukukunu ve yasaları uygulamalarını öngören kararı kabul etti.

Sosyal Demokrat İşçi Partisi ve Çevre Partisi Yeşiller’den oluşan azınlık hükümetinin parlamentoya sunduğu yasa önerisine Sol Parti destek verirken, sağcı partiler; Muhafazakar Parti, Liberal Parti, Merkez Partisi ve Hıristiyan Demokratlar, yasanın reddedilmesi için oy kullandı. Yasa 1 Haziran 20127 tarihinde yürürlüğe girecek.

Böylelikle 2004 yılından bu yana süren büyük tartışma ve hukuki süreçlere yol açan  anlaşmazlık işçilerin ve sendikaların zaferiyle sonuçlandı. Yasanın yürürlüğe girmesiyle Avrupa Adalet Divanı’nın işçilerin hakları yerine sermayenin serbest dolaşımına öncelik veren Laval kararı İsveç’te uygulanmayacak.

SENDİKALAR AMBARGO UYGULAMIŞTI

Letonya’nın Laval inşaat firması, 2004 yılında Stockholm’un dışındaki bir okulun restorasyon edilmesi ihalesini kazandı. Çalıştırdığı Letonyalı işçilere Letonya’da geçerli olan yasa ve sözleşmeleri uyguladı.  İsveç'de inşaat işçilerinin saat ücretleri ortalama 16 Euro iken, Laval, çalıştırdığı Letonyalı işçilere 9 Euro saat ücreti ödedi.

İnşaat İşçileri Federasyonu ve diğer sendikalar, işverenden İsveç'te diğer işçilere ödenen ücretlerin  aynısını ödemesini istedi ve Laval'ı toplu sözleşme görüşmelerine davet etti. İşverenin her iki talebi reddetmesi üzerine ambargo uygulayarak işyerindeki çalışmaları durdurdu. Aylarca süren ambargo şirketin iflas etmesiyle sonuçlandı.

Laval, sendikaların ambargo uygulamasının Avrupa Birliği'nin hizmetlerin serbest dolaşım hakkındaki direktiflerine aykırı olduğunu öne sürerek konuyu Avrupa Adalet Divanı'na taşıdı.  Adalet Divanı, işçilerin eylem yapma hakkı olduğunu söylemekle birlikte  sendikaların uyguladıkları ambargonun serbest dolaşımı güçleştirdiği ve AB'nin temel özgürlükleri arasında yer alan hizmetlerin serbest dolaşımını engellediği gerekçe göstererek işvereni haklı buldu.

FİNLANDİYA'DA VİKİNG LİNE GEMİCİLİK DAVASI

Benzer bir gelişme Finlandiya'da da yaşandı. Finlandiya şirketi olan Viking Line, işe aldığı Estonyalı işçilere Finlandiya yasalarının çok altında ücret ödedi. Uluslararası Taşıma İşçileri Konfederasyonu ve Finlandiya Denizciler Birliği'nin buna karşı çıkması konuyu yargıya taşındı.  Dava Londra Temyiz Mahkemesi tarafından Avrupa Adalet Divanı'na gönderildi.

Adalet Divanı, bu davada da işvereni haklı buldu.  Avrupa Adalet Divanı her iki davada işçilerin grev ve eylem yapma hakkı olduğunu belirtmesine karşın emekten yana değil, serbest dolaşım hakkını gerekçe göstererek işverenlerin çıkarı doğrultusunda karar verdi.

 İSKANDİNAVYA VE AVRUPA'DAKİ SENDİKALARIN DAYANIŞMASI

Avrupa Adalet Divanı'nın hizmetlerin  serbest dolaşımı gerekçesiyle işverenlerin emek sömürüsü meşrulaştıran ve yasallaştıtılan kararları sendikaları harekete geçirdi.

İsveç sendikalarının çağrısı üzerine Stockholm'de düzenlenen konferansta bir araya gelen İsveç, Danimarka, Almanya, ingiltere, Fransa ve Ispanya'dan işçi sendikaları Avrupa Adalet Divanı'nın Laval, Viking ve Rüffert davalarında aldığı işveren yanlısı kararlara karşı ortak mücadele etme kararı aldılar.

Bir yıl sonra da İskandinavya ülkelerinde  9 milyon işçi ve memuru temsil eden Kuzey Sendikal İşbirliği Örgütü, (NFS) Avrupa Adalet Divanı'nın sendikal özgürlükler ve grev hakkını sınırlayan kararlar vermesini kaygı verici bulduklarını açıkladı. Kararların ücretlerin düşürülmesine yol açacağı uyarısında bulundu. NFS, Avrupa Parlamentosu'ndaki siyasi partilerden sendikaların grev yapma ve ambargo uygulama haklarının güvence altına alınabilmesi için Lizbon Sözleşmesi'ne 'Sosyal Protokol' olarak adlandırılacak ek bir madde eklenmesini talep etti.

İSVEÇ HÜKÜMETİ SÖMÜRÜYÜ YASALLAŞTIRDI

Avrupa Adalet Divanı'nın kararlarını dayanak gösteren dört sağ partiden oluşan İsveç Hükümeti, 2010 yılında sendikaların yabancı şirketlere karşı eylem ve grev yapmalarını yasaklayan Lex Laval olarak adlandırılan yasayı parlamentodan geçirerek işçilerin sömürüsünü yasallaştırdı.

Lex Laval'a sendikaların yanı sıra Avrupa Konseyi ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) da tepki gösterdi. İsveç Hükümeti'ni işçilerin en temel haklarından biri olan grev hakkını ihlal etmekle suçladılar.

2014 yılında yapılan genel seçimler öncesi Sosyal Demokrat İşçi Partisi, sendikalara hükümet olduğu takdirde Lex Laval yasası'nı iptal edeceği sözünü verdi. Geçtiğimiz günlerde, Sosyal Demokratlar ve Yeşiller'den oluşan azınlık hükümeti, Sol Parti'nin de desteğiyle sendikaların eylem yapmalarını ortadan kaldıran yasayı iptal etti.

Yasanın 1 Haziran 2017'de yürürlüğe girmesiyle birlikte İsveç sendikaları yabancı şirketlerle toplu sözleşme yapabilecek. Taleplerin reddedilmesi halinde greve gidecek ve ambargo uygulayabilecek.

YASANIN İPTAL EDİLMESİ İŞÇİLERİN ZAFERİ

Uzun süredir yasanın iptal edilmesi için mücadele eden sendikalar, Lex Laval yasasının iptalini sevinçle karşıladılar ve  sendikalara grev hakkını tanıyan yeni yasayı işçi sınıfının zaferi olarak değerlendirdiler.

İsveç İşçi Sendikaları Konfederasyonu 'nun (LO) toplu iş sözleşmelerinden sorumlu sekreteri Torbjörn Johansson, başka ülkelerden İsveç'e çalışmak amacıyla gelen işçilerin daha iyi koşullarda ve İsveçli işçilerle eşit şartlarda çalışacaklarını ve bunun toplu sözleşmenin gerekliliğine inananların bir zaferi olduğunu söyledi.

LO'nun Småland-Blekinge Bölge Başkanı Thomas Olsson da, yeni yasanın kabul edilmesinin İsveç modelinin bir zaferi olduğu değerlendirmesini yaptıktan sonra, “İsveç'te çalışma koşullarını kötüleştirmek ve ücretleri düşürmek için rekabet yapmıyoruz. İsveç'te İsveç toplu sözleşmeleri geçerli olacak” dedi.