Görüşmenin merkezinde, İran’ın Rusya'ya balistik füzeler teslim etmesi ve Moskova'nın karşılığında Tahran’a nükleer sırlar vermesi olasılığı yer aldı. Bu durum, ABD ve İngiltere'yi alarma geçirdi.
Özellikle İran'ın Rusya'ya 200’den fazla Fath-360 balistik füze teslim ettiğine dair kesin kanıtlar bulunmasının ardından, Batı'nın bu silahların Rusya'da kullanılmasına yönelik tutumu değişmeye başladı.
İngiliz kaynaklarına göre, Amerikalılar ve İngilizler, Moskova'nın İran'la nükleer teknoloji paylaşmasından endişe duyuyorlar. Bu gelişmeler, İran'ın nükleer programının daha da ilerlemesi ve bunun Avrupa’nın güvenliğini tehdit etmesi olasılığını artırdığı şeklinde yorumlanıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, bu işbirliğinin Avrupa'nın güvenliğini tehlikeye atabileceğini belirtti ve İran’ı bu hamlenin dramatik bir tırmanış anlamına geleceği konusunda uyardı. Bu bağlamda Batı, İran'a karşı yeni yaptırımlar açıkladı.
Bu nükleer anlaşma ihtimali, 2015 yılında imzalanan ve Tahran’ın askeri nükleer programını durdurma taahhüdü verdiği JCPOA anlaşmasının sona ermesinden sonra ortaya çıktı. O tarihten bu yana İran, nükleer programını ilerletti ve uluslararası gözlemlere göre uranyum zenginleştirme faaliyetlerini hızlandırdı.
Tahran'ın son dönemde gerçekleştirdiği uydu fırlatmaları da, İran'ın balistik füze kapasitesini geliştirdiğine dair endişeleri artırdı. Bu teknolojilerin, olası nükleer silah taşıma sistemleri olarak kullanılabileceği ifade ediliyor.