Wagner olayı tam olarak bitmiş değil

Rusya’da sadece iki gün içinde özel paralı birlik olan Wagner, bir ayaklanma gerçekleştirdi. Gazeteci Aykan Sever, olaylar durulsa da bu meselenin yansımalarının daha süreceğini ve belirsiz olduğunu ifade ediyor.

Rusya'da hafta sonu, paralı asker grubu olan Wagner, ordu yönetimine ve Savunma Bakanı Sergey Şoygu'ya karşı isyan başlattı. Wagner’in lideri Yevgeny Prigojin’in hedefi Şoygu’ydu. Buna rağmen Putin, kalkışmayı vatan hainliği ilan ederek ağır şekilde cezalandırılacaklarını söyledi. Olaylar sadece iki gün içinde gerçekleşti ve Prigojin, varılan anlaşma sonunda birliklerini geri çekti. Pazartesi günü birliklerini çektikten sonra ilk kez konuşan Prigojin, “İsyanın amacının Moskova'daki hükümeti devirmek olmadığını” savundu.

Peki, sadece iki günde gerçekleşen bu olay bitti mi? Rusya için bu kalkışmanın uluslararası düzeyde anlamı ne, Ukrayna Savaşı bakımdan bu olay ne anlama geliyor? Gazeteci Aykan Sever, hafta sonu Rusya’da yaşanan bu hareketli günlerin ne anlama geldiğini, Rusya için ileride ne anlam taşıyacağını ANF’ye anlattı.

Rusya’da tam olarak ne yaşandı ve daha da önemlisi bu olay tamamen bitti mi?

Öncelikle durumu, bir anlamda Üçüncü Dünya Savaşı'nın içerisinde düşünmemiz gerekiyor. Bu zemini kaybettiğiniz ve olayı tekil tartışmaya başladığınız zaman ister istemez bağlam olmuyor. Yoksa sadece Rusya'nın içinde yaşanan bir mesele gibi duruyor ama aslında öyle değil. Doğrudan Üçüncü Dünya Savaşında yaşanan gelişmelerin bir parçası.

Benim sürekli vurguladığım bir şey var; bu savaşın karakteri, böyle inişli çıkışlı süreçler barındırıyor. Örneğin Birinci Dünya Savaşı ya da İkinci Dünya Savaşı daha düz süreçler. İyi kötü pozisyonlar açık. Fakat bu savaş, karakteri gereği düşmanın ya da dostun birbirine karıştığı süreçler olarak karşımıza çıkıyor.

Ukrayna Savaşı uzadı ve Putin'in planladığı gitmedi. Çünkü üç günde alırız dediği şeyi yürütemiyor ve bunun genel olarak Rusya’ya olumsuz yansımaları oldu. Hem ekonomik anlamda hem de Kremlin’e saldırı düzenlenmesine kadar vardı olay. Genel olarak güvensizlik yaratan bir hava hâkim Rusya’da. Ayrıca Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası oligarkların alenen gaspa dayanan bir kapitalizmi var Rusya’da ve aynı zamanda buna bağlı olarak da ciddi bir yozlaşma da hâkim. Öte yandan Ukrayna Savaşı özelinde gerek Genelkurmay Başkanı gerek Savunma Bakanı gerekse de Çeçen lider arasında çekişmeler söz konusu.

Ne gibi çekişmeler bunlar?

Ortada aslında bir başarısızlık var. Bu başarısızlığı bir biçimde kimse üstlenmek istemiyor. Sonuçta ortada aslında savaşa girilmemesi için nedenler vardı. Örneğin Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov savaştan 15 gün kadar önce, "Bizi yeni bir Afganistan'a çekmek istiyorlar" diyordu. Bunu da Sovyetler'in çöküşünü kastederek söylüyordu. Şimdi bunu telaffuz eden bir Dışişleri Bakanı'nın olduğu yerde çok yanlış hesaplar yapıyor olmanız gerekiyor bu savaşa girmek için. Yani yanlış hesaplamışsınız ve sonuçlarını da görüyoruz.

Sovyetler Birliği döneminde beğensek de beğenmesek de belli bir duruş vardı. Ama Sovyetlerin çökmesinden sonra Rusya’da bir çıkarlar savaşı oldu. Herkesin kendi başına olduğu ve oligarklaştığı bir yer. Batı kapitalizmi gibi değildi. Zira Batı kapitalizmi en azından tırnak içinde de olsa “denetlenebilir.”  Ama buradaki yozlaşma öyle olmadı. Doğal olarak sadece orduda değil, her tarafı çökmüş bir yozlaşmanın sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Ve şimdi görünen o ki, özel bir savaş şirketinin sahibi aynı zamanda devletin kendisine de rakip. Güce ve paraya tapan bir topluluk yaratılmış durumda. Herkes tabii ki doğal olarak burada kendine göre payını almaya çalışıyor ve toplumu da diktatörlük yönetiyor.

Wagner çekildi. Peki görünen ardında neler var? Bu çelişkiler ve çatışma devam eder mi?

Biraz geçmişten doğru yanıtlarsam; o dönem Batı basını da bunu işlemişti, Rusya’nın savaşta zayıf yanı olarak gösteriliyordu Wagner ve hatta yalnız bırakıldığı bile söylendi. O olay da şuydu; 2018’de Suriye'de Reqa civarında petrol payını ele geçirmek için yapılan bir harekat, önceden bir biçimde Amerikalılara haber verildi. Burada da 200 kadar Wagner üyesinin bir kısmı Amerikan ordusu tarafından öldürüldü. Wagner, bu olayı Rus Genelkurmayı'nın suçu olarak görüyor. Doğru. Çünkü bir biçimde koordinasyon var aralarında Amerikan yönetimiyle. Bu da Wagner ve ordu arasında bir çıkar çatışmasını işaret ediyor.

Aradaki bu gerilim, son olarak Ukrayna’da ayyuka çıktı. Ukrayna Savaşı'nda en son Rus ordusu Bakhmout kentini alamadı ve Wanger’i devreye soktular. Wagner de kendine göre büyük fedakârlıklarda bulunarak burayı bir biçimde aldı. Dolayısıyla Rusya Genelkurmay ve Savunma Bakanı karşısında anlaşılan daha avantajlı pozisyon sağladı. Bu da iktidardan daha fazla talepte bulunma olanağı getirdi. Ama en son Rus ordusunun bunları bombaladığı gibi bir mesele geçti. Ne kadar doğru ya da değil orasını bilmiyoruz fakat aralarındaki bağ artık kopma noktasına geldi anlaşılan. Bazı yorumlar yapılıyor; bunlar Putin’in oyunu diye ama ben öyle düşünmüyorum. Kremlin’e drone saldırısı yapıldığı zaman da buna senaryo dendi. Ama Rusya sadece kendi topraklarından baret değil. Dünyanın genelinde başta Suriye olmak üzere Güney Kafkasya, Orta Asya ve Afrika’da var. Haliyle yaratılacak güvensizlik, yani sizin kendi adamlarınızla baş edemediğinizi gösteren bir pozisyon, doğal olarak bütün bunlarda bir karşılık bulacaktır. Putin, tabii ki olayı kendi lehine çevirmeye çalışmıştır ama taviz vererek geri adım attı. Hain ilan etti ama sonuçta dünyanın gözünün önünde bir geri adım atmış oldu.

Neden sizce?

Çünkü bir çatışma olsaydı çok daha fazla şey kaybedecekti. Öte yandan bu olaydaki belirsizlik sürüyor. Şöyle ki; evet, Üçüncü Dünya Savaşı içerisinde özel ordular kullanışlı bir şey. Bu yüzden tercih edilmiştir. Diyelim ki Suriye'de doğrudan Amerika'yla ya da Afrika'nın herhangi bir ülkesiyle karşı karşıya gelmek istemiyor, o zaman bunları devreye sokuyor. Tabii karşılığında bu yapılar görece özerklik de kazanıyor. Örneğin; okuduğum son habere göre, Wagner’in Afrika'daki faaliyetler aynen devam ediyor, dediler. Öte yandan Rus kaynaklar, Putin'in eski koruması ve Tula bölgesinin şu anki valisi olan Aleksey Dyumin'in Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun yerine yeni Rus savunma bakanı olabileceğini söylüyor. Hatta Dyumin'in 2024'te Putin'in yerine aday olabileceği yorumları da yapılıyor. Prigojin ile çatışmayı gayri resmi olarak çözenin kendisi olduğu da söyleniyor. General Surovikin'in ise Genelkurmay Başkanı olması bekleniyor. Prigojin de Dyumin ve Surovikin'i destekliyor.

Ayrıca Ukrayna savaşının uzaması da önemli bir faktör. Bir defa Rus yönetimine olumsuz yansıyor. Her ne kadar Çin'in desteğini alsa da Rusya’nın bu savaşı sürdürme hikâyesinden kazandığı bir şey yok. Batı içinse aynı şey söz konusu değil. Ukrayna'da Ukraynalı insanlar hayatını kaybediyor vs., Batı’nın umurunda değil. Aslında bu savaşı Çin'e karşı sürdürmek ve büyütmek isteyen Amerika. Amerikan yönetimi hedefine kilitlenmiş vaziyette, asıl olarak Çin'e karşı her düzeyde rekabeti ve çatışmayı örgütlemek için her şeyi yapıyor ve de bu yüzden savaşı bitirmek istemiyor.

Bu olayla birlikte yeni çelişki alanlarının doğduğunu ifade ediyorsunuz. Peki, bu olay elbette sizin de dediğiniz gibi sadece Rusya topraklarıyla sınırlı kalmaz. Türkiye, batı ile Rusya arasında çelişkilerden kendisine manevra yaratan bir ülke, böylesi yeni bir çelişki kısmen müttefik olduğu Rusya üzerinden Türkiye’de nasıl bir etki yaratır?

Erdoğan tabii doğal olarak Putin'i aradı ve yanındayız, dedi. Çünkü iki ülke arasında karşılıklı bağımlılık ilişkileri var. Erdoğan istese de bugün koparamaz bunu. Putin zaten istemiyor koparmayı. Yani bu bağımlılık ilişkisini sürdürmeye çalışıyor. Çünkü Putin’e göre, Türkiye çok kullanışlı. Örneğin, tamamen her şeyiyle hoşnut olmayabilir ama sonuçta diyelim ki, NATO içerisinde problem çıkarabileceği birisine sahip. O yüzden de problemi bile olsa bu ilişkiyi sürdürmeye çalışacaklar.

Şimdi şöyle bir yanlış bir şey var kamuoyunda; ısrarla Putin düşerse diğer diktatörler de düşer diye. Böyle bir şey yok. Çünkü bir defa herkes politika yapıyor. Evet, Erdoğan Putin'i aradı ama sonra da NATO Genel Sekreteri'yle görüştü. Başka bir boyutta kendine göre siyaset kurmaya çalışıyor. Bu yaklaşım Erdoğan'ı çok hafif olan bir yaklaşım. Ve yaptıklarını da görmeyen bir yaklaşım. Örneğin, Rusya'nın zaaf içerisine düşmesi, Afrika dâhil olmak üzere bir defa Güney Kafkasya, Orta Asya, Suriye, Irak, Güney Kurdistan’da Türkiye'nin önünü açar. Batılıların da bunu engellemek gibi bir niyeti falan yok. Sonuçta herkes kendi çıkarına bağlıyor olanları. Bu seçimden önce de Amerikalı uzmanlar, açıkça Türkiye’den Rusya, İran ve Çin'e karşı, Çin sınırına kadar oluşacak bir bloğu organize etmesini bekliyorlardı. Türkiye’ye biçtikleri rol buydu. Bu sadece Erdoğan'dan da ibaret değil. Sonuçta Türk devletiyle ilgili bir şey. Bunları göz önünde bulundurmadan günlük değerlendirmeler doğru olmaz.