İHD/Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi: Türkiye suç işliyor

İHD ve Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, mültecilerin durumuna dikkat çekerek, "Türkiye suç işliyor" dedi. İnisiyatif, yapılması gerekenleri açıkladı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ve Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, Edirne sınırında mültecilerin yaşadıkları sorunlara ilişkin İHD binasında basın toplantısı düzenledi. Kurumlar adına ortak basın metnini okuyan Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi Üyesi Başak Kocadost, sınırda yaşananların insani felaketin siyasi iktidar ve yaygın medya tarafından görmezden gelindiği ve üstünün örtülmeye çalışıldığını kaydetti. Kocadost, ücretsiz hizmet sağlayan otobüslerle sınırlara gitmeye çalışan mülteciler olduğu gibi, bir yandan da bu durumun propagandasını yapmak isteyen televizyon kanallarının, açıktan mültecilerin yaşamlarını tehlikeye attığını söyledi.

'SUÇLU TÜRKİYE'

Kocadost, karadan geçişin sağlanabildiği İpsala ve Pazarkule sınır kapılarında yığılmış çocuk, kadın, yaşlı, engelli, hasta binlerce mültecinin içecek su, süt, mama, bebek bezi dahi bulamadığı, yağmur ve kış soğuğuna rağmen geceyi dışarıda geçirdiği, sağlık hizmeti alamadığı için hastalıkların baş gösterdiğini aktardı. Kocadost, “Türkiye suç işliyor" derken, Avrupa'nın da bu suça ortak olduğuna dikkat çekti.

800 BİN GÖÇ, 710 ÖLÜM

Kocadost, Birleşmiş Milletlerin (BM) geçtiğimiz günlerde yayımladığı rapora değinerek, şunları aktardı:
“Rapora göre, 1 Aralık-12 Şubat tarihleri arasında yüzde 60’ı çocuk olmak üzere 800 binden fazla insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Kadınlar ve çocuklar bu toplamın yüzde 81’ini oluşturuyor. Bu tarihler arasında yerinden edilen sivillerden yaklaşık 550 bin kişi İdlib bölgesinin diğer mahallerine giderken, diğer 250 bin kişi ise Efrîn, Cinderes, Al Bab, Azez gibi bölgelere sığınmak zorunda kaldı. Sadece 9-12 Şubat tarihleri arasında yerinden edilenlerin sayısı ise 140 binin üzerinde. Bu kişilerin yüzde 17’si kamplarda kalırken, yüzde 12’si bireysel çadırlarda, yüzde 15’i ise bitmemiş binalarda kalıyor. 82 bin kişi ise açık havada ağaçların altında kalıyor.”
Kocadost, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin 29 Nisan 2019-10 Şubat 2020 arasında, İdlib, Hama ve Halep’te bin 710 sivilin öldürüldüğünü, bunların 337’sinin kadın ve 503’ünün çocuk olduğunu açıkladığını anımsattı.

NELER YAPILMALI?

Toplantıda, insani krizin son bulması için şu taleplerde bulunuldu:

* Suriye’deki çatışmalar derhal durdurulmalı, tüm dış güçler ülkeyi terk etmeli ve Suriye halkının kendi geleceğini özgürce ve demokratik şartlar altında tayin edebileceği koşullar yaratılmalıdır.

* Savaştan kaçarak Türkiye sınırına sığınan göçmenler için sınırlar açılmalı, göçmenlerin yaşam ve sığınma hakkına saygı gösterilmelidir.

* Türkiye, Cenevre Mülteci Sözleşmesi'ne koyduğu sınırlamayı kaldırmalı, zulümden kaçan herkese mültecilik statüsü tanınmalıdır.

* Avrupa devletleri, Türkiye’yi sınır bekçisi olarak tutma politikasına son vermeli ve kapılarını göçmenler için açmalıdır.

* Göçmenleri Türkiye’ye hapseden AB-Türkiye arasındaki geri kabul anlaşması iptal edilmelidir.

* Göçmenlerin pazarlık aracı olarak kullanılmasına son verilmeli, hükümet göçmenleri güvensiz geçiş yollarına yönlendirmekten vazgeçmelidir.

* Tüm göçmenlerin beslenme, barınma, sağlık, eğitim, çalışma, serbest dolaşım ve yerleşim hakları tanınmalı, insani ihtiyaçları derhal karşılanmalıdır.  

* Hiç kimse nedensiz göçmez, bütün sınırlar açılmalıdır.”