İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) öncülüğünde gerçekleşen İnsan Hakları Haftası Beşiktaş Barbaros Hayrettin Paşa Meydanı’nda oluşturulan insan zinciriyle sona erdi. Fenerlerin taşındığı; “Barış için özgürlük, eşitlik, adalet” yazılı pankartın açıldığı eylemde, sık sık, “İnsan, haklarıyla insandır”, “Herkes farklı, herkes Eşit” sloganları atıldı.

‘HUKUKUN EN AZ SAĞLANMADIĞI BİR DÖNEMİ YAŞIYORUZ’

Etkinlikte ilk konuşmayı yapan İHD İstanbul Şube Başkanı avukat Gülseren Yoleri, OHAL’in bitmesine rağmen hak ihlallerin gün geçtikçe artış gösterdiğine dikkat çekti. Hukukun koruyuculuğunun en az sağlandığı bir dönemle karşı karşıya olduğuna işaret eden Yoleri, insan hakları savunucuları olarak temel hakları savunurken her zaman anayasayı ve uluslararası sözleşmeleri referans gösterdiklerini hatırlattı. Yoleri, ancak Türkiye’nin altında imzası attığı bu sözleşmelerin hiç uygulanmadığını kaydetti.

‘DEVLET SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRMİYOR’

Devletin görevinin yurttaşları korumak olduğunu belirten Yoleri, şöyle konuştu: “Devlet hem bizim yaşam hakkımıza kastetmemeli hem de yaşam hakkımıza kastedenler varsa onları durdurması gerektiğini biliyor. Kadın ve iş cinayetleri, çocuk ölümleri ve istismarını önlemek devletin sorumluluğundadır. Ama devlet bu sorumluluğunu yerine getirmiyor. İşkence ve kötü muameleye yasak getirilmesi gerekirken, bu vakalarda da artış göze çarpıyor. Maalesef işkencenin önlenmesi konusunda yargı da zayıf bir tutum takınıyor. Bizler yargının insan haklarının korunması noktasında tutum alması gerektiğini bir kez daha altını çiziyoruz. Çünkü yargı insan haklarını korumak zorunda; çünkü yargı, anayasayı ve uluslararası sözleşmelere dayanarak karar vermek zorunda.”

Bütün bu problemlerin çözülmesi için demokrasiye, barışa, insan haklarına ihtiyaç olunduğunu hatırlatan Yoleri, insan hakları savunucular olarak bunlar sağlanana kadar mücadele devam edeceklerini vurguladı.

‘71 YILDIR SÜREN BİR UMUT ÖYKÜSÜ…’

TİHV yönetim kurulu üyesi Ümit Biçer ise, İnsan Hakları Beyannamesi’nin kabul edilişinin 71’inci yılında girildiğini hatırlatarak, “71 yıl önce başlayan bir öyküden söz ediyoruz. Umudun öyküsünden söz ediyoruz. Savaşın yarattığı yıkımlar, ortaya çıkardığı sonuçların bir daha yaşanmaması için bir araya gelen insanlık ailesinin insanlığı ortak bir mücadeleye çağırdığı günün yıldönümündeyiz” dedi.

‘İŞKENCE ARTIK SOKAĞA YANSIMIŞ DURUMDA’

Biçer, yarattığı bunca yıkıma rağmen ne yazık ki dünyada savaşlarda bir eksilme olmadığı gibi yaşanan hak ihlallerinin sayısının ve çeşitliliğin arttığına işaret etti. Şiddetin ve işkencenin her yere yayıldığını belirten Biçer, eskiden işkence kapılar ardından gerçekleştirilirken, gelinen noktada açık bir şekilde sokağa ve gündelik hayata yansıdığına dikkat çekti. Hak ihlalleri hakkında her yıl hazırlanan raporlara ve yapılan açıklamalarda işkencedeki artışın görülebileceğine dile getiren Biçer, ne olursa olsun insanlığın ortak umudu, değerin ve onurunu kurumak için mücadeleden vazgeçemeyeceklerini vurguladı.