İsveç'ten Türkiye'nin 'Af' yasasına tepkiler

Türk devletinin koronovirüsü bahane ederek katil, organize suç örgütleri liderleri ve uyuşturucu baronlarını serbest bırakırken gazetecileri ve muhalifleri kapsam dışı bırakması İsveç medyasında eleştiri ve tepkilere neden oldu.

İsveç Devlet Televizyonu (Svt) Türkiye muhabiri Thomas Thoren, televizyonun web sitesinde yayınlanan “Türkiye cezaya çarptırılan suçluları serbest bırakıyor ama gazetecileri tutuyor” başlıklı makalesinde insan hakları örgütlerinin gazeteciler ve muhaliflerin yasa kapsamına alınması için sürdürdükleri yoğun kampanyalara rağmen hükümetin bu çağrılara kulak vermediğini belirtti.

Yasanın AKP hükümetinin bağlaşığı MHP'nin desteğiyle kabul edildiğini hatırlatan Thoren, “Koronanın yaygınlaşması bile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'vatan haini' olarak damgalandırdığı muhalifleri sert cezalandıran tutumunu değiştirmedi” dedi.

Thoren, serbest bırakılmayanlar arasında kalbindeki rahatsızlık nedeniyle tedavi gören HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, 70 yaşlarındaki gazeteci Ahmet Altan ve 62 yaşındaki insan hakları savunucusu Osman Kavala'nın da bulunduğuna dikkat çekti.

Gazeteci-Yazar Kurdo Baksi de İsveç'in yüksek tirajlı gazetelerinden Svenska Dagbladet'te yayınlanan makalesinde koronovirüsün fırsat olarak gören otoriter liderlerin salgını fırsat bilerek iktidarlarını sağlamlaştırmaya çalıştıklarını söyledi.

Koronovirüsü fırsatlara çevirmeye çalışan liderler arasında Macaristan Başbakanı Victor Orban, Filipinler’in Devlet Başkanı Rodrigo Duarte ve Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bulunduğunu söyleyen Baksi, Türk devletinin infaz yasasında yaptığı değişikliler hakkında şu değerlendirmeleri yaptı:

HIRSIZ, KADIN KATİLİ VE MAFYA DIŞARIDA GAZETECİLER CEZAEVLERİNDE

“Başka bir değişle Erdoğan hırsız, kadın katili, dolandırıcı ve mafya üyelerinin cezaevlerinden çıkmalarını sağlarken rejimi eleştiren gazeteciler, yazarlar ve milletvekillerini demir parmaklıkların arkasında bıraktı.”

Muhaliflere yönelik cadı avlarının korona pandemisinin sürdüğü sırada da mola almadığını belirten Baksi, korona hakkında sosyal medyada paylaşımda bulunan 568 kişi hakkında soruşturma açıldığına dikkat çekti.

İsveç Gazeteciler Federasyonu'nun yayın organı Journalisten'de Kurdo Baksi ve Murat Kuseyri imzalarıyla yayınlanan makalede de İsveç Gazeteciler Federasyonu'nun Türkiye'nin gazeteci, yazar ve muhaliflere yönelik baskılara karşı sessiz kalması eleştirildi. Örgüte sessizliği bozma ve tutuklu gazetecilerle dayanışmayı yükseltmesi çağrısı yapıldı.

GERÇEKLERİ YAZDIKLARI İÇİN TUTUKLANDILAR

2012 yılında yapılan İsveç Gazeteciler Federasyonu'nun kongresinde konuşma yapan Gazeteci Barış Pehlivan'ın Recep Tayyip Erdoğan'ın Libya'daki savaşında öldürülen bir MİT mensubunu haber yaptığı için tutuklandığı belirtildi.

Araştırmacı gazetecilik yaptığı için sadece Pehlivan'ın değil Oda TV'de çalışan meslektaşları Barış Terkoğlu ve Hülya Kılınç'ın da tutuklandıkları ve 3 ila 9 yıl arası hapis cezalarına çarptırılmaları istediği belirtilen makalenin devamında Yeni Yaşam gazetesinden Aydın Keser ve Ferhat Çelik'le Yeniçağ Gazetesinden Murat Ağırel'in de aynı suçlamayla tutuklandıklarına dikkat çekildi.

ELEŞTİREL PAYLAŞIMLAR YAPANLAR TUTUKLANIYOR

Dünyadaki tüm medyanın koronavirüse projektörlerini çevirdiği koşullarda Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gazetecilere yönelik cadı avı artırdığı belirtilen makalede “Türk devletinin koronavirüsüne karşı mücadelesini sorgulayan sıradan vatandaşlar da hukuki baskılara uğradı. Son haftalarda sosyal medyada eleştirel paylaşımlar yapan yüzlerce vatandaş tutuklandı ve hakkında soruşturma başlatıldı. Korona pandemisi Türkiye cezaevlerinde yaygınlaştığında Erdoğan 'salgının yayılmasını engellemek için' 90 bin mahkuma af çıkardı. Ama af cezaevlerindeki gazetecileri, akademisyenleri, kamuoyu oluşturanları, belediye başkanları HDP eski eşbaşkanı Selahattin Demirtaş gibi politikacıları kapsamadı. Erdoğan'ın affından hırsızlar, uyuşturucu satıcıları ve katiller yararlandı” ifadelerine yer verildi.

SUSKUNLUK KABUL EDİLEMEZ

Erdoğan'ın gazetecilere yönelik tutumunun kendilerini şaşırtmadığını belirten iki gazeteci, “Bizi şaşırtan Erdoğan'ın basın ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldırırken uluslararası toplumun türbinlerden olanları oturup izlemeyi yeğlemesidir. Bu suskunluk kabul edilemez” dedikten sonra İsveç Gazeteciler Sendikası'na suskunluğa son verme çağrısı yaptı.