AK gözlemcileri : Türkiye bu fırsatı değerlendirmeli!

Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi (AKYBYK), Türkiye’deki yerel seçimlere ilişkin gözlemlerini açıkladı. Gözlemciler, HDP’li belediye başkanlarına yönelik suçlamaları reddederek, sonuçların Türkiye için bir fırsat olduğunu belirtti.

Ankara’da bir basın toplantısı düzenleyen gözlemci heyetin başkanı Andrew Dawson, 20 farklı ülkeden 22 gözlemci ile seçimleri takip ettiklerini, 140 oy bürosuna tanıklık ettiklerini söyledi.

Seçimleri izledikleri kentler arasında Ankara, İstanbul, İzmir, Erzurum, Adana ve Amed’i sıralayan Dawson, oy kullanma sırasında özellikle polis ve askerlerin yoğun bir şekilde devreye konulması karşısındaki şaşkınlığını ifade etti.

Bazı bölgelerde yoğun bir şekilde güvenlik güçlerinin konuşlandırıldığına dikkat çeken Dawson, “Bir oy bürosunda 25’e varan polis tespit ettik ve her oy bürosunda polislerle karşılaştık” dedi. Dawson, “Kişisel olarak ağır silahlı jandarmaları hem oy bürosunun içinde hem de dışında görmeyi garip buldum. Otomatik silahların açıkça görüldüğü yerlerde oy kullanmayı görmeye alışık değilim” dedi.

Teknik olarak seçimin iyi yönetildiğini savunan Dawson, ancak seçimlerin demokratik olması için başka faktörlerin gerekli olduğunu kaydetti.

SEÇİMLERİN GERÇEK ANLAMDA DEMOKRATİK OLABİLMESİ İÇİN...

Dawson, şu gözlemlerde bulundu: “Seçimlerin gerçek anlamda demokratik olması ve Avrupa Konseyi’nin demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları alanındaki ilkelerine uygun olması için daha fazlası gerekiyor: Gerçek bir ifade özgürlüğünün hakim olduğu, vatandaşların korkusuzca düşüncelerini ifade ettiği siyasi bir çevre gerekiyor. Vatandaşlar, özgür bir şekilde ve misilleme ya da baskı görme korkusu yaşamadan iktidarı eleştirebilmeli ve sorgulayabilmeli. Bu, gerçek bir çoğulculuk sunan, tüm partilere objektif olarak adil yaklaşan bir medya gerektiriyor. Gazetecilerin rejimi eleştirdiği için işten atılma, meşru ve yasal görüşlerini ifade ettiği için hapse atılma riski yaşamadan röportajlarını ve yorumlarını gerçekleştirebildiği şekilde medya özgürlüğünün mutlaka güvenceye alındığı bir atmosfer gerekiyor. Medya, seçimlerde temsil edilen tüm partilere eşit erişime sahip olmalı. Seçmenler adayların programları ve hedeflerine ilişkin dengeli bir tablo elde edebilmeli. Herkes için fırsat eşitliği, bir seçim kampanyasının adil ve özgür olabilmesinin kaçınılmaz önkoşuludur.”

TEHDİT VARSA, DAHA AZ DEĞİL DAHA ÇOK DEMOKRASİ

Devletin kaynaklarının da bir parti lehine kullanılmaması gerektiğine vurgu yapan Dawson, ayrıca oy komitelerinde kadınlara yetkili düzeylerde daha fazla yer verilmemesini de eleştirdi.

Dawson şu hususlara da dikkat çekti: “Ben ve Avrupa Konseyi, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu güvenlik sıkıntılarını kabul ediyoruz. Ancak, demokrasi tehdit edildiğinde yanıtın daha az demokrasi değil, daha fazla demokrasi olması gerektiğini düşünüyorum.

Türkiye tarafından getirilen terörizm tanımının, başta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hukuku olmak üzere Avrupa Konseyi normlarına aykırı olduğunu not ediyoruz.”

ÖZGÜR SEÇİM İKLİMİNE İKNA DEĞİLİZ

Bunun anlamını açıklayan Dawson, “Avrupa Konseyi Kongresi’nin, Türkiye’nin mevcut durumda özür seçim iklimine sahip olduğuna tam olarak ikna olmadığını” kaydetti.

Dawson, “Ama çok sayıda partinin başarısını, Türkiye’nin demokratik dayanıklılığı için olumlu bir işaret olarak değerlendiriyoruz. Mevcut durumda sadece siyasi değil, ekonomik alanda da zorlu bir dönemden geçen bir ülke için geleceğe yönelik umut önemlidir” dedi.

HDP BELEDİYE BAŞKANLARI TERÖRİST OLARAK NİTELENDİRİLEMEZ

Kürt sorununa da değinen Dawson, daha önce AKYBYK’nin kayyumlara ilişkin tedbirleri sınırlandırması yönündeki çağrısını hatırlatarak, şöyle noktaladı: “Türkiye’nin kendi bütünlüğü ve güvenliğini koruma hakkı ve gerekliliğine göz yummuyoruz. Kendi devletleri ve halkını savunmada onları destekliyoruz. Ancak HDP’nin her belediye başkanının terörist olabileceği veya teröristlerle ilişkili olabileceği yönündeki açıklamaları kabul etmiyoruz. Normalleşme politikasını sürdürünüz. Türk makamlarını 31 Mart yerel seçimleri fırsatını kullanarak yön değiştirmeye çağırıyoruz. Dün seçilen yerel temsilciler, AKYBYK’nin Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa yerel özerklik şartına uygun olarak, özgür bir şekilde görevlerini icra edebilmeliler. Bu da, her belediyenin görevlerini yerine getirebilecek yeterli kaynaklara sahip olmaları anlamına geliyor. Bu seçimler, Türkiye’de doğrudan demokrasi ilkesinin tam olarak tesisi için bir şanstır. Bu fırsatı değerlendirin.”