Bilgen: Ekonomi çöktükçe AKP oy kaybediyor

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, “Toplumsal kurtuluş, toplumsal mücadeleyle olur” mesajını vererek, HDP seçmeninin baskıyla yılmayacağını söyledi. Bilgen, ekonominin çökmesiyle AKP'nin oy kaybettiğini belirtti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ayhan Bilgen, hem baskın seçim hem de önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Pazartesi günü görülen duruşmasında savcının mütalaa vermesine ve mahkemenin takındığı tutuma ilişkin değerlendirmede bulundu. 

'İKTİDAR OHAL'LE SEÇİMİ KURTARMAK İSTİYOR'

Bilgen, yargının; siyasetin bir aparatı, baskı ve kontrol aracı olarak kullanıldığı, muhalif kesimlere yönelik engellemeler ve tutuklamaların yoğun yaşandığı bir dönemde seçime gidildiğini belirtti. Bilgen, “Bir savaş atmosferi inşasıyla OHAL’i de kullanarak iktidar seçimi kurtarmaya çalışıyor" diye ekledi.

DEMİRTAŞ'IN DURUŞMASI

Rehin tutulan Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş'ın 30 Nisan’daki duruşmasında savcının mütalaa vermesine de değinen Bilgen, “Duruşmada ortada delil yokken, söz konusu konuşmaların dokümanları dahi doğru düzgün ortaya çıkmamışken mütalaa verilmesinin temel nedeni Demirtaş'a, HDP'ye verilecek oyları manipüle etmek ve demoralize etmeye yönelik bir girişimdir. Bu duruşma aslında görülmemeli. Demirtaş’ın direkt beraat ettirilmesi gerekir” diye konuştu. 

‘HDP SEÇMENİ BASKILARLA YILMAZ'

Yargı yoluyla yapılan baskıların HDP seçmenini yıldırmayacağını vurgulayan Bilgen, “Bu politikaları da tutmaz. Çünkü HDP seçmeni baskı dönemlerinde yılan, diz çöken, boyun eğen, çaresizlik içinde nasıl hareket edeceğini bilmeyen bir seçmen kitlesi değil. Baskı ve zora karşı direnci, kararlılık içinde gücünü ve iradesini çok net ortaya koyma eğilimi yükseliyor. Biz bu oyunun boşa çıkacağını biliyoruz. Öyle olması için de çalışacağız. 1 Mayıs meydanlarını dolduran, özellikle de Newroz'da tüm coşkusuyla alanları dolduran halkın cevabı bu politikaların en etkili cevabı olmuştur" diye belirtti.

'AKP OY KAYBEDİYOR'

Bilgen, şu değerlendirmeleri de yaptı:

“Özellikle HDP'nin 7 Haziran'daki başarısının ardından hem 1 Kasım hem 16 Nisan referandumunda HDP'nin kriminalize edildiğini görüyoruz. Bunun nedenin iktidarın kendi söylemiyle tariflendirdiği gibi yani 'terör, güvenlik sorunu' öncelikli sorunmuş gibi bir algı oluşturulduğunda AKP başarılıymış gibi çıkıyor. Ülkenin esas gündemleri olan ekonomi ve işsizlik, açlık, yoksulluk, yolsuzluk, TL'nin döviz karşısında sürekli değer kaybetmesi gündeme geldiğinde ise iktidar partisinin oy kaybettiğini görüyoruz. HDP'nin ve adaylarının sürekli kriminalize edilmesinin sebebi de bunlardır. HDP'yi denklemin dışında tutma, sandığa gitmeme eğilimini güçlendirmek iktidar partisinin bize karşı uyguladığı en temel politikadır. Kendileri bir politika üretemedikleri için yargıyı kullanıyorlar. Demirtaş ve diğer arkadaşlarımız için de aynı politikayı uyguluyorlar. Bu, eşit ve özgür bir yarışı engelleme politikasıdır."

'SİSTEM VE REJİME KARŞIYIZ'

Milletvekili seçimlerinde muhalefetin 300+1 çoğunluğu eline almasının, olası bir ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçiminde avantaj sağlayacağına dikkat çeken Bilgen, 16 Nisan referandumuna karşı çıkarken bir kişiye değil, sistem ve rejim eleştirisi yaptıklarını, bugün de aynısını yapacaklarını dile getirdi. 

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, şunları da ifade etti:

"16 Nisan referandumunda yarım yamalak bir parlamentoya dahi tahammül gösteremeyen bir tek adam rejimine karşı çıktık. 16 Nisan'daki tutumumuzun arkasındayız. Tüm muhalefetin de bu şekilde davranmasını bekliyoruz. Seçim kampanyasını sanki kişiler arasında bir seçim gibi yönetmek tam da Erdoğan'ın istediği bir yarış, minderde dövüştür. Türkiye’yi, kişilerin kurtarması üzerine seçim kampanyası yürütemeyiz. Toplumsal kurtuluş, toplumsal mücadeleyle olur. Her şeye rağmen bütün yetki daralmalarına rağmen parlamento seçimlerini en az başkanlık seçimi kadar önemsemek gerekir. 300+1 Meclis’te muhalefetin elinde olursa ikinci turda avantajlı girmiş olacaktır. O kişinin yerine bu kişi değil, nasıl Türkiye'de yerel yönetimlerin etkili olduğu, denetleme, güçler ayrılığı gibi değerlerin esas olduğu parlamenter demokrasiye nasıl geçilir, bu geçiş dönemi nasıl yönetilir. Bizim cumhurbaşkanlığına biçtiğimiz değer böyledir. Muhalefet de böyle yapmalıdır. Sadece kişiler üzerine kurtuluşun merkeze alındığı bir kampanya aslında baştan iktidarın eline yağ sürmektir. Onun pozisyonuna düşmektir."