HDP'den uyarı: Bazı cezaevleri tehlikeli tutum sergiliyor

HDP milletvekilleri, açlık grevlerini zaferle bitiren tutsaklara dönük uygulamalara ilişkin toplantı yaptı. Toplantıda, "Bazı cezaevleri tehlikeli tutum sergiliyor" denildi.

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Sözcüsü ve Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran ile Batman Milletvekili Dr. Necdet İpekyüz, açlık grevleri ve ölüm oruçlarını sonlandıran tutsakların durumuna ilişkin HDP Genel Merkezinde basın toplantısı düzenledi.

'TEHLİKELİ TUTUMLAR VAR'

Başaran, toplantıda şu bilgileri verdi:

"Birçok sorunu çözsek de maalesef bazı cezaevlerinde keyfi tutumlar sebebiyle tutsakların yaşamını tehlikeye atan tutum ve davranışlarla karşı karşıyayız.

Özellikle Van Cezaevi'nde cezaevi idaresinin tehlikeli ve keyfi bir tutumu olduğunu belirtmek isteriz. Van Cezaevi’nde pazar gününden bugüne cezaevi idaresi ile kurmak istediğimiz iletişim engellenmek isteniyor. Ramazan ve farklı yoğunlukların olduğu gerekçesiyle randevularımıza cevap vermemekte, Van Barosu ve TTB’nin girişimlerine herhangi bir olumlu cevap verilmemektedir. 27 Mayıs 2019 akşamı 9 kişinin yanlış beslendikleri için hastaneye kaldırıldıkları tarafımıza iletildi. İlk günden hastaneye sevk edilen 8 tutsakların ise sağlıklı koşulların olmadığı mahkum koğuşunda tutulmayı reddettikleri için tedavileri yapılmamıştır. Tutsaklar cezaevine geri gönderilmiştir ve hala cezaevinde herhangi bir sevk yapılmamıştır. Cezaevlerinde uzun süreli açlık grevlerinden sonra beslenme açısından uygulanması gereken kurallar var ve Van Cezaevi bunların hiçbirine uymuyor.

'HASTANEYE KALDIRILMADILAR'

Her defasında hak ihlalleri ile gündeme gelen Elazığ Cezaevi yine bir kriz ve sorun olarak karşımızda duruyor. Elazığ 1 Nolu Cezaevi'nde bulunanlar açlık grevlerini sonlandırdıklarını ve hastaneye sevk edilmek istemlerini bildirmiş ancak bu tutsaklardan herhangi biri hastaneye kaldırılmamıştır. 27 Mayıs 2019 akşam saatlerinde tutsaklar revire çıkartılmış, kan tahlilleri alınmış ancak bunların hiçbiri için ciddi kilo kaybı olmasına rağmen diyet listesi hazırlanmamış ve takviye yapılmamıştır. Tutsakların sağlık sorunları yaşamaması için kantinde gerekli gıdalar bulundurulmamakta ve buna direnilmektedir. 2 No'lu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’nda açlık grevinde olan tutsaklar 27 Mayıs 2019 tarihinde açlık grevini bitirdiklerini tedavi olmak istediklerini idareye bildirmelerine rağmen Serhat Eren, Ahmet Tekin ve Yasin Göngür’ün hastaneye sevkleri sağlanmış ancak tutsaklar kan kusmaları sonucu yeniden cezaevine gönderilmişlerdir.

16 Aralık’ta greve başlayan Cengaver Aykul yüksek kilo kaybına rağmen hastaneye kaldırılmamış ve tedavisine başlanmamıştır. 1 Mart’ta greve başlayan kanlı dışkılamasına rağmen Nihat Bakırtaş'ın hastaneye sevki sağlanmamıştır. Revir doktorunun yazdığı diyet listesine göre iadeler sağlanmamış ve kantinden almak istedikleri uygun gıdaların tedariki de yapılmamıştır. Elazığ daha önce de büyük sıkıntı ve sorunların yaşandığı bir cezaeviydi, bugün de bu tutum ve davranışların sürdüğünü görmekteyiz. Bu tutum ve davranışlara karşı idarelere, cezaevi hekimlerine, cezaevinin güvenliğini sağlayan jandarmaya çağrıda bulunuyoruz. Tutsakların yaşam haklarından, sağlıklarından cezaevi yönetimi sorumludur. Bunun hem yasal hem vicdani sorumluluğu olduğunu hatırlatmak isteriz. Merkeze, yetkililere sesleniyoruz; birçok sorunu aşmamıza rağmen özellikle tutsakların yaşamını tehlikeye atan bu keyfi tutumlar karşısında yetkililerin derhal gerekli adımları atmasını, yasal girişimlerin başlatılmasını, tutsakların sağlığına kavuşması için her türlü girişimi sağlamasını bekliyoruz. Patnos Cezaevi’nde ölüm orucunda olan tutsaklar tedavi edilmek istendikleri zaman idare “nasıl başladıysanız aynı şekilde bitirin, bu bizim sorunumuz değil” gibi bir yaklaşım göstermiştir. Bu sürecin hassasiyeti, açlık grevi yapanların sağlık durumları da dikkate alınarak herkesin sorumluluğunu yerine getirmesi çağrısını yapıyoruz."

'

HDP Milletvekili Dr. Necdet İpekyüz de şu hususlara dikkat çekti:

Dünya Hekimler Bildirgeleri ve uluslararası anlaşmalara göre açlık grevleri sürerken müdahale edilmez. Bittikten sonra tıbbi süreç başlar. Dünya tarihinde not düşecek düzeyde 3 bin kişiden bahsediliyor... 3 bin nüfus Türkiye’nin bir çok ilçesinden daha büyük, bunların yakınlarını ele aldığımızda ciddi bir nüfus. 3 bin kişiye hizmet verirken yanlışlardan kaçınmak lazım. Ama biz görüyoruz ki gerek partimizin ve STK’ların önerilerine rağmen kimi yerlerde art niyetli, kimi yerlerde bilinçsizlikten dolayı yanlışta ısrar ediliyor. Tıpta Hipokrat çokça dile getiriliyor. Hipokrat Yemininde herkese hizmet sunmamızı önerir ve en büyük kurallardan biri 'önce zarar vermemek lazım'dır. Hastalık yoktur, hasta vardır, her bir insan ayrı ayrı ele alınmalıdır. Bu insanlar sağlık taramasından geçmediler. Belki başka sağlık problemleri de vardı... Ama bittikten sonra birinci gün, ikinci gün, diye nokta koymamak tekrar tekrar değerlendirmek lazım. Bu tıbbi değerlendirmeleri yaparken bilimsel ve etik koşullara uyulması gerekiyor.

'BİLİMSEL VE ETİK KILAVUZLARA UYULMALI'

Nitekim gerek TTB’nin gerek Sağlık Bakanlığı’nın algoritma, kılavuz dedikleri bir metin vardır. Bu süreçte bizim ve sivil toplum aracılığı ile barolara, tabip odalarına ulaştırıldı. Ama maalesef kimi yerlerde bu uygulanmadı. Bizim öteden beri bunlara özen gösterin dememize rağmen birinci gün salçalı, yağlı besinlerle herhangi bir tetkik yapılmadan beslenmeye başlandı. Tecrit kaldırılsın diye eylem yapanlar bir nevi yeniden tecride alındı. Buna cezaevi idareleri, kolluk güçleri kimi zaman da sağlık profesörleri zemin hazırladı. Buna karşı girişimlerimizi ve suç duyurularımızı yapacağız.

Birinci koşul kişinin onayını almak lazım, daha sonra muayenesini yapmak lazım. Birçok yerde gördük ki muayene yapılmadan tetkik yapılıyor, tetkik bir kez yapılmaz ilk gün yaptınız, bir hafta sonra yapılmasına da özen göstermek lazım. Bu kılavuzlara uygun yapılan beslenmelerde kişinin kilo kaybına göre dikkat etmek lazım. Nasıl yapalım, neye geçelim diye soruyorlar. Kişiyi iyi bir muayeneden geçirmek ve sonuçlarına dikkat etmek lazım. Cezaevi yönetimleri hazırladığımız bilimsel ve etik kılavuzlara uymalıdır. Cezaevi yönetimleri çoğu zaman yemek şirketleri ile anlaşmaktadır, diyet listesi dediğimiz tuzsuz, tatsız gıdalar verilmektedir. Buna özgün bir diyet uygulanması gerekiyor.

UYARI

Bir uyarı yapmak istiyoruz. Herkes için, dezavantajlı gruplar için geçerli olan uzun bayram tatillerindeki sağlık hizmeti. Cezaevi yönetimlerinin revir ve kampüs ekiplerinin bu uzun süreçte ekiplerini korumaları lazım. İkincisi cezaevi kantinlerinin bayram boyunca açık olması lazım. Bayram öncesi koğuşlara dönük bazı ihtiyaçların karşılanması lazım. Açlık grevinde yavaş yavaş yarı katı besinlere geçecek olan tutsaklara göre hekimlere danışılarak o besinlerin hazırlanması gerekiyor.

'YARGILANABİLİRLER!'

Bir diğeri herhangi bir kanama görüldüğünde, bir problem çıktığında hastanelere sevklerin yapılması gerekiyor. Her kim rahatsızlanırsa ambulans ile hastaneye sevk edilmelidir. Ring aracıyla hele hele kelepçelenerek sevk edilmesi kabul edilemez. Güvenliği gerekçe göstererek yeni bir işkenceyi kimse yapmamalıdır. Bunu sağlık profesörlerini kullanarak, onları öne sürerek yapanlar, bunu yapanlar daha kötü bir uygulamaya imza atmaktadır.

Bu süreçte ele alınması gereken diğer önemli konu ise kişinin yatması gerekiyorsa mutlaka hastane koşullarında olması lazım. Biz 10 günlük bir açlıktan söz etmiyoruz, açlık grevi ve ölüm orucundan söz ediyoruz. İleride doğabilecek her türlü hasar tespit edilebilir ve bunda rol alanlar yargılanabilirler.

'STK'LER ZİYARET ETMELİ'

Bu süreci iyi takip etmek lazım, bizim isteğimiz Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı ile yaptığımız görüşmelerde bu süreçlerden sonra üçüncü göz dediğimiz bağımsız heyetlerin cezaevlerini ziyaret etmesi lazım. TTB, İHD ve çeşitli sivil toplum kuruluşları ziyaret etmelidir. Biz halen bu süreçten sonra da insanların göz muayenesinin yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz. Bu heyetlerin ziyaret yapması katkı sunacaktır. Nitekim geçmiş dönemde Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ile yapılan süreçte en az hasarla atlatmıştık, buna tekrar ihtiyaç var. Bayram ve bayramdan sonra devam edeceğiz. Bizi izleyenler ne yapılması gerektiği konusunu da merak ediyorlar, ne yiyelim ne yemeyelim diye. Yeni doğan bir bebek anne memesinden kesildiğinde nasıl besleniyorsa öyle yaklaşmak lazım, nasıl ki bir bebek baharatlı ve katı yiyecekler yiyemiyorsa öyle yaklaşmak lazım. Azar Azar 6-7 kez, gaz yapmaya neden olmadan, normal gıdaya yavaşça geçilmesi lazım. En büyük önerimiz şudur; daha önce beslendiği gıda porsiyonun yarısından başlayarak 3 hafta sonra normale dönmelidir. Nasıl ki bir bebeğe katı gıdaya geçerken gazlı içecek içirmiyorsak öyle davranmak gerek."