Kani Beko: İşçiler kıyımın öfkesiyle 1 Mayıs alanlarına akacak!

Milletvekili aday adayı olmak için DİSK genel başkanlığından istifa eden Kani Beko, Türkiye'nin felaketin eşiğinde olduğunu, bunu en çok emekçilerin hissettiğini belirterek, "Özgür bir ülkeyi inşa etmek için mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi.

Milletvekili aday adayı olmak için DİSK genel başkanlığından istifa eden Kani Beko, 1 Mayıs'ın bu dönemki önemini ANF’ye değerlendirdi.

Beko, 1 Mayıs’a giderken ülkenin bir felaketin eşiğinde olduğunu, bunu en çok da büyük bedeller ödeyen işçi ve emekçilerin hissettiğini dile getirdi. OHAL ilan edildiğinden bu yana 15 bine yakın işletmenin kapatıldığına, işçilerin işsiz kaldığına, grevlerin yasaklandığına işaret eden Beko, kıyım tablosunu şöyle aktardı: “3 bine yakın işçi mahkeme kararı olmadan işten atıldı, 150 bine yakın kamu emekçisi ihraç edildi, ataması yapılmayan öğretmenlerin bazıları intihar etti, iş cinayetleri had safhaya ulaştı. 6.5 milyon işsiz var, bunlardan 1 milyonu üniversite mevzunu. Ülkede 6.5 milyon üzerinde açlık sınırında yaşayan işçi var ve bu nedenle intihar ediyorlar.”

'İŞÇİYE KADRO DEĞİL AKP KADROLAŞMASI!'

İşçiler açısından en büyük sorunun ve kanayan yaranın iş cinayetleri olduğunun altını çizen Beko, işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmadığından dolayı 2017 yılında 2 bin işçinin iş cinayetine kurban gittiğine, bunların 56’sının ise çocuk olduğuna dikkat çekti. İktidarın ve işverenlerin Soma, Şirvan, Torun Center, Ermenek’teki iş cinayetlerinden halen ders almadığını vurgulayan Beko, işçi kıyımının artarak devam ettiğine işaret etti. Taşeron çalıştırmanın da büyük bir sorun olduğunu hatırlatan Beko, Türkiye’de 3 milyona yakın taşeron işçi olduğunu ve bu işçilere iktidar tarafından söz verilmesine rağmen kadro verilmediğini kaydetti. İşçilere kadro sözünün bizzat AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından verildiğini anımsatan Beko, ancak bu kadroların Saray’da, başbakanlıkta, MİT’te taşeron işçi olarak çalışanlara verildiğine dikkat çekti. “Bu işçilere kadro değil, AKP’nin kadrolaşması” diyen Beko, “Belediyelerde 450 bine yakın taşeron işçi kadro beklerken, yandaşlara kadro veriliyor. Özel sektörde çalışan 2 milyona yakın taşeron işçi hala ihaleli iş yerlerinde çalışıyorlar; sendikaları ve ikramiyeleri yok. İşçi Sağlığı ve Güvenliği önlemlerinden zaten faydalanamıyorlar ve bundan ötürü de iş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin yüzde 94’ü taşeron işçiler oluyor” dedi.

'GELECEK DÖNEMİN TEHLİKESİ: KİRALIK İŞÇİ'

Önümüzdeki dönemde işçileri, kiralık işçi gibi büyük bir tehlikenin de beklediğine dikkat çeken Beko, seçimler olduğu için şu anda bu uygulamaya geçilmediğini, ancak AKP tekrar iktidara geldiği takdirde açılan 450’ye yakın özel istihdam bürosundan kiralık işçi alımı yapılacağını belirtti. İşe alınan kiralık işçilerin 8 aydan daha fazla çalışamayacağını aktaran Beko, “Kiralık işçi işsizlik fonundan maaş alamaz, kiralık işçi gittiği yerde işçi sağlığı ve işçi güvenliğinden faydalanamaz” diye konuştu.

Bu karanlık tablo karşısında işçilerin tepkili ve öfkeli olduğunu anlatan Beko, Maltepe başta olmak üzere ülkenin dört bir yanındaki 1 Mayıs alanlarına akarak bu tepkilerini yansıtacaklarını vurguladı. Haziran seçimlerinin önemine de değinen Beko, tek adam rejimi kabul edildiği takdirde yargı, yasama, yürütmenin tümünün cumhurbaşkanına bağlanacağı uyarısında bulundu. İki yıl içerisinde OHAL gölgesinde çıkartılan KHK’lerle AKP’nin neler yaptığının herkesin malumu olduğunu belirten Beko, böyle bir ülke yönetiminden kurtulmanın tek yolunun bu iktidarı göndermekten geçtiğini vurguladı. “Sandıklardan ya demokrasi, barış, kardeşlik, adalet çıkacak ya da faşist diktatörlük” diyen Beko, eşitlikten, özgürlükten, barıştan, sendikal hak ve özgürlüklerden yana olanların 24 Haziran seçimlerine çok iyi hazırlanması gerektiğini kaydetti.

'24 HAZİRAN’DA İŞÇİLER BU İKTİDARI MUTLAKA GÖNDERECEK'

AKP hükümetinin, iktidarda olduğu 15 yıldan bu yana yaptığı özelleştirmelerle, ülkenin Kamu İktisadi Teşebbüslerini (KİT), kara-hava-deniz yollarını, Tekel ve şeker fabrikalarını uluslararası sermayeye teslim ettiğini hatırlatan Beko, “Bugün artık o fabrikalar yok, dolayısıyla o fabrikalarda işçiler de yok. İşsizlik cumhuriyet tarihinin en yüksek noktasına geldi. İşçi kardeşlerimiz önümüzdeki dönemde işsiz kalmak, açlık ve sefalet içerisinde yaşamak istemiyorlarsa, mutlaka ama mutlaka mevcut siyasal iktidarı göndermeleri lazım” dedi. Emek ve demokrasi güçleri olarak, “Güzel günler göreceğiz çocuklar” sloganlarıyla 1 Mayıs alanlarında olacaklarını belirten Beko, işçi sınıfının umutsuzluğa kapılmaması gerektiğini vurguladı. Beko, “24 Haziran’da bu iktidarı göndereceğiz; eşitlikten, demokrasiden özgürlüklerden, barıştan yana olan bir geleceği hep birlikte kuracağız. Ben umutluyum ve tüm işçilerin de her geçen gün umutlarını diri tutmaları lazım. Yolun sonunda artık iş var, aş var, adalet ve özgürlük, barış ve kardeşlik var. Umarım bu 1 Mayıs bu yola gidilmesine vesile olur” diye konuştu.

‘MÜCADELEYİ ALANLARDAN MECLİSE TAŞIYACAĞIZ’

Beko, neden DİSK genel başkanlığından istifa edip CHP’den İzmir milletvekili aday adayı olmayı tercih ettiğine yönelik soruyu da yanıtladı. Yıllardır işçilerin ekonomik, demokratik, siyasi ve sosyal haklarını savunduğunu belirten Beko, bu mücadeleyi artık yasama organı olan Meclis'e taşımak istediğini ifade etti. Kendisine bir öneri olarak gelen milletvekili aday adaylığını mücadele arkadaşlarıyla paylaştığını ve onların da bunu olumlu karşıladıklarını anlatan Beko, sözlerini şöyle sürdürdü:

“OHAL’den istifade grevler yasaklanıyor, özgürlükler yok sayılıyor. Her türlü hak arayışı hukuksuz bir biçimde engelleniyor, toplumun her kesimi baskı altında, basın ve ifade özgürlüğü anayasal teminat altında olmasına rağmen gazeteciler hapiste; seçilmiş milletvekilleri, belediye başkanları, siyasi parti liderleri hapiste; yine 70 binin üzerinde öğrenci hapiste. Üniversiteler susturulmuş; emeği, barışı, demokrasiyi savunan akademisyenler kürsülerinden uzaklaştırılmış. Ülkemiz felaketin eşiğindeyken, nerede görev varsa orada bu görevi sürdüreceğiz ve aydınlık, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti temelinde özgür bir ülkeyi hep birlikte inşa etmek için mücadelemizi sürdüreceğiz; eğer halk bize yetki verirse alanlarda haykırdıklarımızı Meclis kürsüsünden haykıracağız.”