Katırcıoğlu: Kimlik sorunu sınıf sorunundan daha baskın

HDP İstanbul Milletvekili ve İktisat Profesörü Erol Katırcıoğlu, kimlik sorununun sınıf sorunundan daha baskın olduğunu söyleyerek "Bugünün Türkiye'sinde kimlik sorunu daha yakıcı bir sorundur" dedi.

AKP-MHP rejiminin Kürtlere yönelik işgal, inkar ve soykırım politikaları, ekonomiyi de ağır bir şekilde etkiyor. HDP İstanbul Milletvekili ve İktisat Profesörü Erol Katırcıoğlu, partilerinin ekonomi politikalarını, toplumun sınıf ve kimlik sorunları ile ilgili ANF'ye konuştu.

AKP'NİN YÜRÜYÜŞÜNDEN BARIŞ ÇIKMAZ

AKP'nin siyaseten geldiği noktayı 'kilitlenmişlik' olarak ifade ettiğini belirten Katırcıoğlu, bu kilitlenmişliğin savaşa yönelik olduğunu kaydetti.

AKP'nin bulunduğu mevcut noktadan geri çekilmeyi göze alamadığını ve bunun onlar açısından bir maliyetinin olduğunu söyleyen Katırcıoğlu, söz konusu maliyetin iktidardan düşmek olduğunu vurguladı.

Katırcıoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: "Geri çekilmenin maliyeti iktidardan düşmek olacağı için, yürümeleri gerektiğini hissediyorlar. Fakat öte yandan gerek Türkiye gerek Suriye toplumunun barışa ihtiyacı var. Halbuki iktidar partisi yönünü barışa çevirir ise, belki iktidardan düşme maliyetini de giderebilir. Buna da çok zor ikna olacaklarını düşünüyorum. O yüzden AKP'nin yürüyüşünden barış ve demokrasi adına pek bir şey çıkacağını düşünmüyorum."

'SADECE SİYASİ BİR PARTİ OLAMAYIZ'

Partilerinin 23 Şubat’ta Ankara'da gerçekleştirilen büyük kongresinden sonra ekonomi politikalarında adımlar atılması gerektiğinin altını çizen Katırcıoğlu, şöyle konuştu: "Partimizin sadece bir siyasi parti olmaması lazım. Yani sadece belediye başkanları ve milletvekilleri çıkaran bir parti olamayız. Çünkü bizim seçmen kitlemiz hem kimliğinden dolayı ötekileştirilen hem de yoksul kesimleri kapsıyor. O yüzden bizim o insanların da ekonomik geçimlerini sağlayan politikalar üreten bir parti olmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü devlet Kürtlerin yaşadığı bölgelere büyük paralar kaydırıyor ama bunu tamamen kendi ağı içerisinde yapıyor. Özellikle bizim tabanımız olan insanlara çok bir katkısı olmuyor. O yüzden de Kürtlerin yaşadığı illerde büyük bir yoksulluk var. Biz oradaki işsizlik ve yoksulluğa tümüyle çare olamayabiliriz belki ama orada kimi inisiyatifleri geliştirmemiz lazım"

'BU PARTİ SADECE BİR KESİMİN PARTİSİ DEĞİL'

HDP'nin kimliğinden ötürü ötekileştirilenlerin partisi olduğunu vurgulayan Katırcıoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: "Birinin sermayesi ya da toprak arazisi olabilir. Bu kişi bir iş insanı da olabilir. Ama Kürt olduğundan dolayı ayrımcılığa uğramış veya ötekileştirilmiş ise biz onun da haklarını savunan bir siyaset yapmalıyız. Emekçi Kürtler elbette ki bu partinin çemberi içerisinde olan kitlelerden oluşuyor ama öte yandan diğer Kürt kesimleri de sahiplenmek gerekiyor. Hatırlarsınız, çok sayıda Kürt iş adamı öldürüldü bu ülkede. Kürt iş adamları devletten ihale almasın diye listeler yapıldı. Onlar da ötekileştirildiler. Örneğin kısa bir süre önce Avrupa İş Adamları Derneği adındaki bir oluşum tarafından oraya davet edildim. Bu insanların hepsi siyasi nedenlerden dolayı iltica etmek zorunda kalmışlar ama hepsi HDP'li Kürt iş adamları. Dolayısıyla bu parti sadece bir kesimin partisi değil."

'TÜM ÖTEKİLEŞTİRİLENLERİN PARTİSİYİZ'

Kürt toplumundaki sınıfsal katmanlara dair de konuşan Katırcıoğlu, şunları dile getirdi: "Azınlık toplumlarında hakim olan kimliğin baskısı ortaya çıktığı zaman o azınlık kimliğinin içerisinde bulunan insanlar sınıf temeline bakmadan bir yere gelebilirler. Çünkü her itiraz hareketi siyasi bir güce ulaşabilmesi için finansmana ihtiyaç duyar. Bunu Kürt siyasal hareketi üzerinden ele alırsak, bahsettiğim finansman orta sınıftan da geliyor. Çünkü sorun burada Kürt oldukları için baskı görmeleri sorunudur. Burada zengin ya da fakir olması önemli değil baskıcı rejimler açısından. Önemli olan Kürt olmasıdır. Tabi ki orada kendisine yakın olan varlıklı ailelerle ilişki kuruyorlar.

Ama esas olarak kimliğe bir saldırı söz konusudur. Genel olarak Türkiye'deki siyaset de kimlikler üzerinden yükselmiş durumda. Seküler kesim CHP'de, dindar kesim MHP ve AKP'de. Esasında tek Türkiyeli parti de biziz. Biz, Osmanlı bakiyesinden kalan parçalı dokuların tercihlerini taşıyoruz siyasete. Ama ötekiler bunu yapmıyor; AKP'liler sadece İslami, CHP ise seküler perspektiften siyaset yapıyor. Biz ise, tüm ezilen kimliklerin taleplerini siyasete taşıyoruz. Çünkü Türkiye sadece tek bir kimlikten oluşmuyor, çok sayıda kimlik var."

KİMLİK SORUNU DAHA BASKIN

Bugünün Türkiye'sinde sınıf meselesinin kimlik meselesinin ardında kaldığını belirten Katırcıoğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Sınıf meselesini tamamen ötelemiyorum. Ama bugünün Türkiye'sinde kimlik sorunu daha yakıcı bir sorundur. Yarın öbür gün demokrasinin egemen olduğu, tüm kimliklerin taleplerinin gerçekleştiği, Kürtlerin kendi dillerini konuşur ve kendi yörelerinde kendilerini yönetir hale geldiği bir topluma veya ortama ulaşırız, işte o zaman sınıf sorunu tartışılmaya başlanır. Ama şu anda kimlik sorununun sınıf sorunundan daha baskın olduğu kanaatindeyim."