Libya meselesi bölgesel savaşa doğru gidiyor

Libya’da tarafların anlaşmaya varmazsa yeni bir bölgesel savaşın başlayacağına dikkat çeken Alp Altınörs sanıldığı gibi ortada tam bir AKP zafer yok diyor.

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kaya gazı için kıyı arayışının duraklarından biri olan Libya’da Trablus Hükümeti ile yaptığı anlaşma; Hafter’in ilerleyişinin bir anda durması, İtalyan medyasında Erdoğan’ın zafer kazandığı iddiası, ABD ve Rusya’nın Mısır İnisiyatifini desteklemesi ile değişen dengeler…

Libya’daki iç savaş meselesi ve dış ülkelerin dahil olmasındaki tablo yakın zamanda büyük oranda değişti. Halife Hafter Trablus’u almak için hamleye başlamışken yaptığı ‘Ben tek otoriteyim’ açıklamaları onu siyasi bir yenilgiye götürdü. Öte yandan Türkiye’de ise AKP’nin zafer kazandığına kesin gözüyle bakılıyor. Alp Altınörs ise dengeleri belirleyen aktörlerin ABD ve Rusya olduğunu söylerken Mısır’ın da rolünün altını çiziyor. Altınörs ile Libya’daki gelişmeleri ANF için konuştuk.

Libya'da dengeler epey değişti. Hafter üstünlüğü kaybetti, Erdoğan'ın zaferinden bahsediliyor. Peki, gerçek anlamda Libya'da neler oluyor?

Libya'da bir takım değişiklikler oldu Hafter'in bir yenilgi aldığı doğru ama bu askeri değil, aksine siyasi bir yenilgi. Hafter geçtiğimiz bir ya da bir buçuk ay öncesinde bir deklarasyon yayınladı. Bu deklarasyonda kendisini Libya'nın tek devlet başkanı ilan etti. Bu da Hafter'i yenilgisine doğru götüren bir dönüm noktası oldu. Bugüne kadar BM'nin de tanımış olduğu, Akile Salih İsa'nın meclis başkanlığında, bir meclis Tobruk'ta zaten var. Libya'nın bu ikiye bölünmüş halinde Akile Salih, Doğu Libya'nın devlet başkanı olarak geçiyor. Hafter de bu deklarasyonda Libya'daki tek otorite olduğunu ilan etti. Halbuki Berlin Konferansı'nda da BM Güvenlik Konseyi toplantısında da Tobruk Meclisi'nin konumu tanınmış ve altı çizilmişti. Ancak Hafter bu açıklama ile onu da bir kenara itmiş oldu. Tobruk'taki Meclis başkanı ile da ters düştü.

Yani bu süreci biraz da kendisi hazırladı diyebiliriz değil mi?

Aynen öyle oldu çünkü Hafter'in birçok şehirden çatışmasız bir şekilde çıktığını görüyoruz. Hafter askeri anlamda bir bozguna uğradığı için geri çekilmiyor. Rusya ve ABD sahaya indi. Hafter'in Trablus'u almak için başlattığı bir hamle vardı bundan önceki sınırlara geri çektiler onu.

Neden?

Çünkü Hafter siyasi ve diplomatik olarak o kadar çok hata yaptı ki Rusya da ABD de onun hatalarını taşıyamaz hale geldi. Yeniden müzakerelerin başlaması için önceki hattın gerisine doğru zorladılar. Evet, Hafter Vatiye Üssü’nde askeri bir yenilgi aldı. Ama sonrasında Tarhuna'dan Ebu Greyn'dan bir günde çekilmesi farklıydı çünkü hala hava üstünlüğünü elinde tutan bir güç Hafter. Çünkü düzenli ordu gücüne sahip bir yapıdan ve karşı tarafın bu gücü püskürtebilecek askeri bir hamilesin olmadığı bir zamandan bahsediyoruz. Bunu Libya Ulusal Ordusu da açıkladı. Burada belirleyici olan Rusya ve ABD'nin sahaya daha fazla girmesiydi. ABD, Rusya ikilisinin anlaşması ile şekillendi bu süreç. Ama Serrac burada Kahire’deki inisiyatifi de tanımıyoruz deyince bazı bölgelerden çekilmedi Hafter; ama Batı Libya'nın hemen hemen büyük bir kısmından geri adım attı.

Burada ABD politikasında gözlemlediğim bir şey daha var. ABD, Libya konusunda bir strateji değişikliğine gidiyor. Zira 2012'deki konsolosluk baskınından sonra ABD buradan çekilmişti büyük oranda. Tabii tamamen geri çekilmemişti ama Libya konusunda düşük profil almıştı. Şimdi ABD'nin etkinliğinin arttığı görülüyor çünkü bu durum bölgesel bir savaşa doğru gidiyor. Rusya'nın Libya’ya çeşitli savaş uçaklarını göndermesi, aynı şekilde AKP Hükümeti’nin F-16 uçaklarını buraya doğru konumlandırma niyetini ortaya koyması, giderek bunun bölge savaşı olma durumunun işaretlerini veriyor. Bu da ABD'nin daha fazla müdahalesine sebep oluyor. Türkiye bir NATO ülkesi ve Rusya karşısında bu kadar da zayıf duruma düşmesini istemeyecektir ABD diye düşünüyorum.

Türkiye'nin burada nasıl bir üstünlüğü ya da kozu var o zaman?

Açıkçası ben oradaki son gelişmelerin AKP hükümetinin müdahalelerini çok çok aşan bir düzeyde olduğunu düşünüyorum. Trablus Hükümeti ile Ankara Hükümeti arasında anlaşmalar olduğu için tabii ki buradan fayda sağlayacaktır. Ama gelişmeleri de görmek lazım zira Hafter tarafının tekrar hücuma geçmesi gibi bir olasılık hala var. ABD ve Rusya tıpkı Suriye'de olduğu gibi ikili bir mekanizma kuruyor burada. Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki “Hafter oyunun dışında kalabilir.” Mümkündür olabilir ama Serrac da oyun dışı kalabilir. Şimdiye kadar sorun yaşayan bütün tarafları bir kenara itip yeni bir ulusal mutabakat hükümeti de kurabilirler. Burada ilk gündem maddesi bütün yabancı silahlı unsurların ülkeden çekilmesi halinde de gelebilir. Ankara'nın beklediği gibi bir olumlu gelişme yaşanmıyor olabilir orada. ABD ve Rusya arasındaki anlaşma bana biraz şöyle geliyor Hafter’i doğuya çekelim, batıyı mutabakat hükümetine bırakalım. Daha sonra bunları yeniden mutabakat masasına oturtalım. Ama Rusya şu kozu da kullanıyor; eğer uzlaşma olmuyorsa bölerek ilerleyelim. Öte yandan Libya ikiye bölündüğü zaman Ankara’nın Trablus ile yaptığı, deniz alanları anlaşmasındaki bahse konu olan kıyıdaş bölgeler de Doğu Libya'ya düşüyor. Yani Libya ikiye bölünürse ve doğu tarafı Hafter’e verilirse zaten Türkiye'nin Trablus Hükümeti ile yaptı o anlaşma da kadük oluyor. O yüzden tüm gelişmeleri izlemek lazım.

Peki, Türkiye'nin zafer kazandığı havası neye dayandırılarak yapılıyor?

Bu biraz İtalyan medyasının yaptığı bir durum. Erdoğan’ın Libya'nın tek hâkimi, AKP'nin politikalarını çok başarılı olduğu gibi manşetler atıldı. Bu durum İtalya'nın oradaki pozisyonu ile de alakalı. Libya biliyorsunuz ki İtalya'nın eski sömürgesiydi. İtalya burada aslında Türkiye'den ziyade Trablus hükümetinden yana, onun pozisyonunda eskiden bu yana değişen bir şey yok aslında. AKP hükümeti devreye girmeden önce de İtalya, Trablus hükümetinden yanaydı. AKP'nin buraya asker çıkarması, Suriyeli paralı askerleri buraya getirmesi İtalya'nın işine gelen bir durum. Haliyle İtalyan basını da bu konuyu olumlu görüyor. Uluslararası basında bu şekilde çıkınca da haliyle Türkiye “zafer kazanmış” havası içeride daha da köpürtülür. O yüzden buradaki gelişmeleri takip etmek lazım. Ama esasen burada önemli unsur Mısır inisiyatifi. Sisi, Akile Salih ile Hafter ile Kahire'de buluşturdu ve yan yana oturttu. Haliyle Hafter'in tek inisiyatif benim açıklamasını da boşa düşürmüş oldu. Mısır inisiyatifi Tobruk hükümeti ile Hafteri eşitleyerek buradaki meclisin de altını çizdi. Mısır’ın bu hamlelerini Fransa, ABD ve Rusya da desteklediğini açıkladı. Mısır silahlı kuvvetlerinin Libya girdiğine dair henüz onaylanmamış videolar da dolaşıyor mesela. Zira bunun bir limiti yok çünkü AKP “ben orada askeri ağırlığımı artıracağım” diyorsa Mısır’ı da bir şekilde oraya çekecektir. Mısır oraya girdiğinde Birleşik Arap Emirlikleri de girecektir ya da Suudi Arabistan da aynı şekilde. Bu giderek bölgesel bir savaşa doğru gidiyor.

Bölgede yeniden bir çözüm mümkün mü?

Buradaki tek çözüm, yabancı bütün silahlı unsurların Libya'dan çıkması, buna tabii ki de Suriye'den getirilen paralı askerler de dahil. Libya'daki unsurların Birleşmiş Milletler gözetiminde yeniden gerçek bir ulusal mutabakat kurmaları. Çünkü şu anki Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin sadece adı kalmış durumda. Ulusal Mutabakat Hükümeti kurulduğu dönem 2015'teydi. Suheyrat Mutabakatı’nın geçerlilik süresi 2017'ye kadardı bu zaten bitti. Aslında 3 yıldır adı mutabakat ama kendisi kutuplaşma yaratan bir hükümeti var. Evet, Hafter’in ordusu ile Trablus'u ama planı geri tepiyor ama Ulusal Mutabakat Hükümeti de Libyalıların çoğuna göre meşru değil. Suheyrat Anlaşması'nda olduğu gibi bütün tarafların masaya oturarak anlaşma yapılması lazım. Tabii bu ne kadar AKP hükümetinin işine gelecek onu da göreceğiz. Çünkü uluslararası eğilim henüz tam netleşmese de bence AKP iktidarının istediği boyutta da değil…

Eğer bunlar olmazsa yeni bir Suriye ve bölgesel savaş olasılığı gündemde diyorsunuz?

IŞİD, Libya'da etkinlik göstermeye başladı. Suriye'den getirilen birçok çete var. Orada Trablus Hükümeti dışında etkinlik gösteren yüzlerce milis teşkilatı da var. Meseleyi Kaddafi'nin devrilme öncesi dönemine gitmeden ve analiz etmeden anlama şansımız yok. NATO ve AKP iktidarının da desteğiyle geldiler ve darmadağın ettiler Libya'yı. Hala toparlanamıyor, işin özü bu. Meselenin ortaya çıkışında da AKP iktidarının rolü var. O dönem “NATO'nun Libya'da ne işi var?” dediler ama işin içine girdiler. Dediğim gibi eğer bu çözülmezse bölgesel bir savaşa gidiyor süreç. ABD'nin ben burada sahaya yeniden inmesinin de bundan dolayı olduğunu düşünüyorum. ABD temsilcisi Serrac hükümetine de çağrıda bulundu “eğer masa oturmazsanız durum savaşa gidiyor” diye. Çünkü Serrac da Hafter de masaya oturmamak konusunda diretti; ama ne oldu şimdi Serrac, Moskova'dan randevu koparmaya çalışıyor. Bu durum bile AKP'nin ne kadar belirleyici olup olmadığını da gösteriyor. Çünkü Serrac çözmek için yine Moskova'ya gidiyor. Hafter’in öyle dağıldı, bitti bir durum söz konusu tamamen yok. Açıkçası Hafter’in bir buçuk ay önce girdiği “ben tek otoriteyim” havasına şimdi de Serrac girmiş durumda. Sonuç olarak bu bir Libya iç savaşı; ama siz bunun içerisine ne kadar dışarıdan ülke sokarsanız, bu o kadar genişler tıpkı Lübnan İç Savaşı gibi on yıllarca devam eder. Çünkü petrol de var işin içinde.