Sancar: Halkımız geri adım atmaz, HDP bitmez

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, kapatma davasının HDP'yi bitiremeyeceğini belirterek, halkın geri adım atmayacağını vurguladı.

HDP’ye karşı açılan kapatma davası başta olmak üzere Kobanê Kumpas Davasına karşı hukuki hazırlıkları yürütmek amacıyla kurulan Hukuk Bürosu çalışmalarına başladı. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, kurulan Hukuk Bürosunu ziyaret etti.

KAPATMA DAVASI

Sancar'ın ziyaretteki konuşmasının satır başları şöyle:
"Kapatma davasıyla ilgili açıklamalarımıza ekleyecek fazla şey yok aslında. AYM Genel Kurulu tarafından ilk iddianame çok özensiz, eksik hazırlandığı ve yanlış bilgiler içerdiği için iade edilmişti. Orada önemli bir gerekçe daha vardı, iddianamede parti kurucularına ve üyelerine isnat edilen fiiller ile kapatma davasının temelini oluşturan odak olma gerekçesi arasında yeterince bağ kurulmadığı şeklinde bir gerekçe vardı. AYM, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın odak olma iddiasını temellendirmediği gibi bu gerekçeyi de kullanmıştı. İddianameyi bu gerekçe esasında iade etmişti. Aradan kısa bir zaman geçti, iki aya yakın süre geçti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Genel Kurul’da yine bu görüş doğrultusunda bu iddianameyi kabul etti. Yenilenmiş haliyle iddianameye baktığımızda aynı saçmalıkların devam ettiğini görüyoruz. İsnatlarda odak olma arasında gerekçeler de karşılanmamış aslında. AYM’nin yeni iddianameyi kabul ederken titiz bir çalışma yapmadığı sonucunu rahatlıkla çıkarabiliriz.. Pek çok örnekle saçmalıkların devam ettiğini size uzun uzun anlatabiliriz. Ama toplantımızın amacı bu değil, önümüzdeki günlerde bunları sizlerle paylaşırız. Zaten AYM’nin iddianameyi bize resmi olarak tebliğ etmesini bekliyoruz. Bizler ile ilgili isnatların neredeyse tamamı yaptığımız konuşmalar ve hayali suçlamalar, hatta esnaf gezilerimizden tutun anayasal haklarımızı kullandığımız her eylemimize kadar bir kapatma gerekçesi üretmişler.
Yasaklı listesini kısaltmış fakat orada da hala aynı özensizlikleri ve yanlışları devam ettiriyorlar. Örneğin partimize üye olmadan önce yaptığı konuşmalardan dolayı yasak istenen isimler var. Hatta isnatlar partinin kurulmasından önceye götürülüyor. Biliyorsunuz, HDP 15 Ekim 2012 yılında kuruldu. İddianameye bakıldığında, siyasi yasak istenen isimlerin bir kısmının 2008 ve 2010 yılında yaptığı konuşmalar da gerekçe olarak kullanılmış. Onlar da ya panellerde ya da başka eylemlerde yapılan açıklamalardır.
Şüphesiz AYM üyelerini ikna etmek gibi bir hedefimiz de var.
Bu iddianamenin bir temeli yok, hukuki zeminde tartışmak meselenin özünü gözden kaçırmaktır. Önümüzde bir süreç var ve bunun da hukuki bir boyutu bulunuyor, biz de bu hukuki boyutu ciddiye alıyoruz. Bu ofiste farklı çevrelerden hukukçu arkadaşlarımızla yapacağımız çalışmalar tarihe kayıt olarak geçecek bir belge üretme amacında olacaktır. Şüphesiz AYM üyelerini ikna etmek gibi bir hedefimiz de var. AYM üyelerinin büyük çoğunluğunun vicdanla ve hukuk temelinde hareket edecekleri beklentilerimi koruyorum. AYM’nin bu süreci, bu sürecin işleyiş şeklini ve iddianamenin kendisini dikkate aldığı takdirde bu davadan bir kapatma kararı çıkmaması gerekiyor.
Dava siyasi bir kampanya sonucunda açılmıştır.
Bu iddianame siyasi bir bildiridir.
Maalesef bunu yapmadılar. Yine de davanın sonunda hukukla ve vicdanla karar verecekleri beklentimi koruyorum. Fakat biz elbette çalışmalarımızı bu beklentiye bağlayacak değiliz. Bu iddianame hukuksuzdur, hukukla ilgisi yoktur. Bir siyasi bildiridir, derme çatma toplama bir tür çöp bidonu şeklinde hazırlanmıştır. Oraya konan iddiaları okuduğumuzda bazen tebessüm ediyoruz, bazen de acı acı gülümsüyoruz. Dünden beri basına yansıyan bazı saçmalıkları sizler de görmüşsünüzdür. Örneğin benim 2018 ‘de yaptığım bir konuşmamda Selahattin Demirtaş’ı masum göstermem kapatma gerekçeleri arasında sayılmış. Zaten o tarihde hakkında karar yoktu. Masumiyet karinesi hukukun en kadim ilkelerindendir. Elbette masumdur. Bugün de masumdur. Bu taraflı yargının verdiği kararların bu masumiyeti ortadan kaldırdığını düşünmüyorum. Ancak eğer geçmişte hüküm giymiş bireylerle ilgili yapılan açıklamalar parti kapatma gerekçesi haline getirilecekse şu an faaliyet gösteren bütün partilerin hakkında kapatma davası açmak gerekecektir.
Hukuk mücadelesi demokratik siyasal mücadelenin önemli bir alanıdır.
Çözüm Süreci notları kapatma gerekçesi olacaksa süreci yöneten partiyi de davaya dahil etsinler.
Bu davanın gerçek savcıları iktidar ortaklarıdır.

'HDP ÇOK GÜÇLÜ BİR FİKRİYATTIR'

Bu davada pek çok hukukçu olacaktır ama bu davanın gerçek avukatı bizatihi halktır. Cevabını halk verecektir. Nasıl verecek? HDP’yi her alanda sahiplenerek verecektir. HDP’ye yöneltilen bu hukuksuz, vicdansız, kirli saldırılara karşı halk desteğini büyüterek göğüsleyecek ve püsktürtecektir. HDP sadece binalar, sadece çalışanlardan ibaret değildir. HDP çok güçlü bir fikriyattır bunun kökleri de çok derinlerdedir. Kapatma davasıyla bizleri bu yoldan alıkoyacaklarını düşünüyorlarsa çok büyük yanılıyorlar. Türkiye’ye demokrasiyi, barışı, özgürlüğü ve eşitliği getirecek fikriyat HDP fikriyatıdır. Aynı değerleri yerleştirecek güç de HDP ve onun etrafında birleşen hakların ortak iradesidir. Elbette halk bu görevini fazlasıyla yerine getirmektedir ama bu desteğin büyüyerek devam edeceğinden de hiçbir şüphe duymuyoruz.
Bu dava barış, demokrasi, özgürlük ve eşitlik fikrine karşı açılmıştır.

'HERKES SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMELİ'

Bu sınavın bütünlemesi yoktur! Bu sınavdan bir kere kalan kim olursa olsun ebediyen sınıfta kalmış olacaktır. Bizim çağrımız, HDP ile dayanışma çağrısı değildir. Kimseye gelin HDP’ye destek olun şeklinde özel bir çağrı yapmıyoruz. Bizim yaptığımız çağrı demokrasi, adalet, özgürlük konusunda ufacık bir derdi olan herkesin ve her kesimin kendi sorumluluğunu yerine getirmesi çağrısıdır.
Bu davaya karşı durmak, kendilerini demokrat sayan, adaletten yana sayan insanların kendi sorumluluğudur. Bu davaya karşı açık ve net tutum ortaya koymak topluma sorumluluğun gereğidir. Kim olursa olsun, eğer kim bu soygun, bu talan, bu baskı zulüm, bu yalan ve kan düzenini durdurmak istiyorsa, bu davada net bir duruş sergilemek zorundadır. Aksi takdirde hem kamuoyu vicdanında hem toplumun bilincinde hem de tarih karşısında ağır bir vebal altında kalacaktır. Bu sorumluluğu kim yerine getirmiyorsa ağır bir vebal altında kalacaktır. Biz HDP’yi kapattırmayacağımızı, yaşatacağımızı söylüyoruz. Yaşatmakla kalmayacağız, büyüteceğiz yolumuza büyüyerek devam edeceğiz çünkü bu ülkede barış demokrasi ve özgürlük umudu HDP’nin mücadelesine, varlığına, kararlılığına bağlıdır.
Bu dava üzerinden plan yapan varsa büyük yanılacaktır.
HDP geri adım atmayan halkın kendisidir.
Bu sözüm ve bu uyarım davayı şantaj olarak kullanmak isteyenleredir; eğer birileri bu davayı HDP’yi tereddüte düşürmek, tabanını biraz şaşkınlığa uğratmak amacıyla açmış ve yürüteceklerse onlara da cevabımız açıktır; bu hesaptan vazgeçsinler, böyle bir şey söz konusu olmaz. Bu hesabı yapıyorlarsa, hem yanılacaklar hem de utanacaklar utanca boğulacaklar. Şantajla, tehditle ve davayı demoklesin kılıcı gibi sallama hesabıyla hareket edenler ya akıllarını yitirmişler ya da HDP’nin dayandığı halk gücünün ne olduğunu anlamamışlar. HDP’nin öyle bir halk desteği ve öyle bir taban gücü var ki bu hesaplara şimdiden sadece gülüp geçer.
Tekrar söylüyoruz, ne yaparlarsa yapsınlar HDP’nin bu ülkenin kilit siyasi gücü, geleceğini belirleyen temel halk aktörü olduğu gerçeğini değiştiremeyecekler. Mücadelemiz hukuk alanında, demokratik siyaset alanında ve zamanı gelince seçimlerde herkese bu sonuçları gösterecektir. Herkes planlarını da oyunlarını da ona göre kursun. Biz buradayız, halk ile birlikte ayaktayız ve yolumuza kararlılıkla devam ediyoruz, büyüyerek ilerleyeceğiz. Büromuzda sık sık bir araya geleceğiz, sadece hukukçu arkadaşlarımız değil biz eşbaşkanlar olarak da bazen çalışlarımızı burada yürüteceğiz. Önümüzdeki zamanlarda ihtiyaç duyduğumuz da yine benzer sohbetleri sizlerle yaparız."