Temelli: Herkes kayyuma karşı haykırmalı

Halkevleri'ni ziyaret eden HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, 31 Mart'taki iradeyi zenginleştireceklerini söyledi. Temelli, "Herkes bu darbeyi kabul etmediğini yüksek sesle haykırmalı" dedi.

HDP, kayyum işgali, yargı paketi, demokrasi ittifakı ve demokratik anayasa gündemleriyle yürüttüğü görüşmelere devam ediyor. HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli başkanlığındaki heyet, Halkevleri'ni ziyaret etti. 

AKTAŞ: HALKLAR KAYYUMA KARŞI BİRLİK OLMALI

Halkevleri Genel Başkanı Dilşat Aktaş, şunları söyledi:
"Biliyoruz ki bu kayyum, Türkiye halkının iradesinin gasbıdır. Kamusal hakların yandaşlara peşkeş çekilmesidir. Aynı zamanda Türkiye toplumsal muhalefetinin Saray rejimi içerisinde yeniden şekillendirilmek istenmesidir. Türkiye halkları bu kayyum karşısında bir kardeşlik tablosunu yeniden çizebilmiştir. Bizler Türkiye’nin dört bir tarafında kayyuma karşı halk iradesini açığa çıkarmaya çalıştık, bundan sonra da birer yurttaş olarak haklarımızı savunmanın gereği ne ise birlikte yapmaya hazırız."

TEMELLİ: RÜŞVETE YANITLARI YOK

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli de şöyle konuştu:  
"Kayyum, Türkiye halkının iradesine karşı yapılmış bir darbedir, zulümdür. Bunun bir an önce sonlanması gerekiyor. Anayasayı ihlal eden, yasaları yok sayan bu anlayıştan bir an önce vazgeçilmeli ve arkadaşlarımız, belediye eşbaşkanlarımız görevlerine iade edilmelidir. 
Kayyum dönemine ait ne kadar suç varsa mutlaka soruşturulmalıdır. Bunun belgeleri ortaya çıkıyor, her yerde yayımlanıyor. Bu belgelere yanıt vermek yerine hala HDP’yi suçlayan, belediye eşbaşkanlarımızı suçlayan açıklamalar yapılmaktadır. 
Rüşvetin belgesi olur mu? Evet, rüşvetin belgesi varmış ve bu açığa çıktı. Yolsuzluğun belgesi olur mu? Evet, varmış. Bu açığa çıktı, kayyımların yaptığı gasp, talan bütün çıplaklığı ile ortada.

'SİYASİ GASP VAR'

Bu sadece bir iktisadi, ekonomik bir mesele değildir. Ortada talan vardır, gasp vardır. Ama daha beteri siyasi iradeyi yok sayan, demokrasiyi yok sayan, halkın iradesini yok sayan bir siyasi gasp ve suç vardır. Bir insan hakları ihlali vardır. Seçme seçilme hakkına yönelik çok yönlü bir irade gasbını hep birlikte izliyoruz. 

'31 MART'TAKİ İRADEYİ ÇOĞALTACAĞIZ'

Türkiye bu içine girdiği kriz girdabından, bu yönetememe halinden bir an önce kurtulmak zorundadır. Bu yüzden herkese gidiyoruz. Herkesle, bu toplumda siyaseten önemli rol üstlenmiş her kurumla görüşüyoruz. Siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, sendikalar, STK’larla bir araya geliyoruz. Aslında 31 Mart seçimlerine giderken ortaya çıkan bu iradeyi zenginleştirmek, çoğaltmaktır amacımız. Bu amaçla bir demokrasi ittifakında buluşmaları önemsedik. Buna dair bir çalışma başlattık. Ne yapabiliriz, ne yapmalıyız? Türkiye’nin içinde bulunduğu bu sorunlardan hep birlikte nasıl çıkabiliriz? Bu sorunları önümüze koyduk. Demokrasi ittifakı bugün AKP-MHP  faşist blokuna karşı bizi yan yana getirebilecek en önemli adımdır diye düşündük.
Biz tam bu çalışmaları gerçekleştirirken, anayasa konusunda, yargı reformu konusunda önümüzdeki dönemde siyasete yön verebilecek adımları hayata geçirmeye çalışırken, iktidar yine kendinden bekleneni yaptı. O tekçi anlayışıyla, kayyımcı zihniyetle 3 büyükşehrimize kayyım atadı. Aslında bu, sadece Kürt halkının iradesine yönelik bir saldırı değildir. Kürt halkını yok sayan, Kürt halkının haklarını yok sayan, düşman hukukunu geçerli kılmaya çalışan bu zihniyet şimdi tüm Türkiye halklarını hedefine koymuştur. 
Sadece bizim 3 büyükşehrimize, HDP’nin kazandığı Kürt halkının iradesinin bütün çıplaklığı ile ortaya çıktığı bu 3 ile kayyım atamakla kalmadılar. Tüm Türkiye halklarının 31 Mart'ta ortaya koymuş olduğu demokrasiden yana iradesini de yok saydılar. 

ERDOĞAN'IN TEHDİTLERİ

Cumhurbaşkanı hâlâ tehdit etmeye devam ediyor. İstanbul’u, Ankara’yı hedef haline getirmeye çalışıyor. Bu yönde açıklamaları ile Türkiye halklarının hiçbir derdine derman olmadığı gibi içinden çıkılmaz sorunlara doğru Türkiye'yi sürüklemeye devam ediyor. Türkiye bu savaş girdabından, yolsuzluk girdabından bir an önce çıkmalıdır. Bunun için yapmamız gereken demokrasi mücadelesini yükseltmektir. 

'HERKES YÜKSEK SESLE HAYKIRMALI'

Bu kayyumlar bir turnusol kağıdı işlevi görüyor. Herkese yöneltilmiş bir turnusol kağıdı. Demokrat mısınız, değil misiniz? Demokrasiden yana mısınız, değil misiniz? Yazdığınız yazı ile, yaptığınız açıklama, aldığınız tavır ve attığınız adımla şimdi teste herkes tabi kılınmıştır. Ortada darbeciler vardır ve o darbecilere karşı mücadele eden demokrasi güçleri vardır. Demokrasi güçleri şimdi yan yana gelmeli, gücünü her yerde açığa çıkarmalı ve bu darbeyi kabul etmediğini yüksek sesle haykırmalıdır. 
Evet, bu bir darbedir. Diyarbakır'da, Mardin'de, Van'da  HDP'li belediyelere karşı yapılmış bir darbedir. Ama daha ötesi Türkiye'de siyasete karşı, halkın, toplumun, emekçilerin, kadınların siyasetine karşı, onların siyasete katılmasına, onların hak mücadelelerine yönelik bir darbedir. Bu darbeye karşı söyleyecek sözümüz, ortaya koyacak tavrımız, mücadelemiz var. İnanıyorum ki hep birlikte bunu başaracağız, bu kara günlerden hep birlikte kurtulacağız. Buna hep birlikte son vereceğiz. Bu umudumuzu koruyor, mücadelemizi büyütüyoruz."