TJA yaptığı yazılı açıklamada Maxmur kampının 1998 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kurulduğunu hatırlatarak, BM’nin ambargo ve saldırılara karşı tepki göstermediğine dikkat çekti.

Maxmur kampına yönelik saldırıların Kürtsüzleştirme politikası çerçevesinde ele alınması gerektiğini kaydeden TJA, “BM’yi bu kırımdan taraf olmamaya ve BM sözleşmesine uymaya çağırıyoruz” dedi

Türkiye’de iktidarın çıkardığı infaz yasasına da tepki gösteren TJA, AKP-MHP iktidarının pandemiyi kendisi için “Allahın bir lütfu” olarak değerlendirdiğini belirtti.

“İnfaz yasası kapsamında bırakılan katiller mükerrer suç işlemeye başlamıştır” diyen TJA, anti-demokratik bir infaz kanunun yasallaştırılmasıyla topluma ve demokrasi geleneğine “bir darbe” yapıldığını vurguladı.

Pandemi sırasında kadınlara yönelik artan şiddete de dikkat çeken TJA, Covid-19 virüsüne karşı korunma mekanları olan evlerin kadınlar için bir ölüm mahzenlerine dönüştürüldüğünü belirtti.

TJA, “Kayyum politikaları ile beraber belediyelere ait kadın kurumlarında gasp edilerek kadınlar katilleriyle baş başa bırakılmıştır” dedi.