Türkdoğan: Acil görüşme yapılmalı

İHD Eşbaşkanı Öztürk Türkdoğan, Kürt Halk Önderi Öcalan’ın sağlığına ilişkin iddiaların yarattığı hassasiyete dikkat çekerek, spekülasyonları son erdirmenin yolunun acil görüşme yapılması olduğunu söyledi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Eşbaşkanı Öztürk Türkdoğan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın sağlığı ve güvenliğiyle ilgili savcılık açıklamasının yetersiz olduğunu belirterek, hükümetin acil bir şekilde görüşmelerin önünü açması gerektiğini vurguladı.

ANF’ye konuşan İHD Eşbaşkanı Türkdoğan, İmralı’daki cezaevinde sisteminin, en başından beri olmaması gereken bir sistem olduğunu söyledi. Böyle tecride dayalı oluşturulan cezaevinin, her türlü spekülasyona açık olduğunu kaydeden Türkdoğan, şunları söyledi: “Bu spekülasyonların önüne geçmenin de tek yolu hukuk devleti ilkesinden ayrılmama, yani Türkiye'nin kendi kanunlarını uygulamasıdır. Her mahpus gibi Abdullah Öcalan'da avukatları ve ailesiyle düzenli olarak görüşseydi kesinlikle bu tip spekülasyonlar çıkmazdı. Son dönem bu tarz spekülasyonların çıkması özellikle Türkiye'nin yeni politik arayışlar içerisinde olduğu bir döneme denk geliyor. Türkiye, hem Avrupa Birliği ile olan ilişkilerini rayına koymak istiyor hem de Amerika Birleşik Devletleri'nin yeni yönetimiyle yeni bir ilişki kurmak istiyor. Bir yandan da silahlı çatışmaların 6. yılındayız ve bu 6 yılda sahadan gözlemleyebildiğimiz kadarıyla hedeflerine ulaşamamış durumdalar, yani yine bir tıkanmayla karşı karşıyalar. Şimdi böylesi bir durumda gerçekten herkesin çok dikkatli olması gerekir. Abdullah Öcalan, üzerinden geliştirilecek spekülasyonlar konusu, hassas bir konu ve bir an önce bu spekülasyonları son erdirmesinin yolu acil görüşmeden geçer. Avukatların ve özellikle aile bireylerinden kardeşi Mehmet Öcalan'ın gidip yüz yüze görüşme yapmasının önemli olduğu kanaatindeyim.”

ADALET BAKANLIĞI BİLGİ VERMELİ

Görüşmenin sağlanmasında hiçbir engelin olmadığını hatırlatan Türkdoğan, salgının da bahane edilemeyeceğini söyledi. Erdoğan ile görüşmek isteyenlerin önce test yaptırdığını ve daha sonra gidip görüşebildiğini belirten Türkdoğan, “Kaldı ki Abdullah Öcalan'ın yaşı söz konusu olduğunda zaten aşı yaptırmış olması gerekir. Bu konuda bile Adalet Bakanlığı kamuoyuna bilgi vermiyor veya en azından avukatlarına bilgi vermesi gerekir. Aslında bakın, ne kadar fazla sorun var. Siz böyle kapalı bir hapishane sistemi kurarsanız, bunun altında kalma ihtimaliniz vardır. Bursa Başsavcılığı'nın yaptığı açıklama var, önemli fakat yeterli değildir. Bu spekülasyonları önlemenin yolu da bu görüşmeyi yaptırmaktır” şeklinde konuştu.

ASLINDA YASA DIŞI BİR DURUM

Türkdoğan, 2 Mart'ta açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı’na değinerek, şöyle devam etti: “Hapishanelerle ilgili kısmı da var. Hükümet, bir taahhütte bulundu; Hapishaneleri İzleme Komisyonu adı altında bir komisyon kurulması. Burada özellikle bir kez daha bazı devlet kurumlarının yetkilerini hatırlatmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun Cezaevi Alt Komisyonu'dur. Bakın, Cezaevi Alt Komisyonu yasal olarak isterse pekala İmralı Hapishanesi'ne gidip orada inceleme yapabilir. Hiç kimse bunu engelleyemez. Dolayısıyla ben buradan İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'na görevini hatırlatıyorum. İmralı Hapishanesi'ne de gidebilirsiniz. Niye bugüne kadar gitmediniz? Bir diğer konu Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşme'nin eki Seçmen Protokol var. Paris Prensipleri’ne uygun bir kurum değil. İktidara bağımlı bir kurum olarak çalışıyor. Buna rağmen yasal olarak o kurumun da İmralı Hapishanesi’ne gitme yetkisi var; tıpkı CPT gibi. Nasıl ki CPT haber vermeden Türkiye'de herhangi bir yeri ziyaret etme yetkisine sahipse Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu da pekala haber vermeden İmralı Hapishanesi'ne gitme yetkisine sahip. Kağıt üzerinde bu yetkiler var ama niye kullanmıyorsunuz? Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nun, böyle bir hapishane modeli olamaz, demesi gerekir. Türkiye'de gerçekten bir fiili durum oluşturulmuş, aslında bu yasa dışı bir durumdur. Bu yasadışı duruma itiraz etmek gerekiyor.”

DÜŞÜNCELERİNİ BİLMEYE HAKKIMIZ VAR

İktidar, İnsan Hakları Eylem Planı’nda samimiyse Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecrit ve izolasyonu kaldırarak başlayabileceğini kaydeden Türkdoğan, Kürt sorunu boyutuyla da Türkiye'nin mutlaka ama mutlaka yeni bir barış sürecinin inşa edilmesine ihtiyacı olduğunu belirtti. Türkdoğan, şunları dile getirdi: “Bunun yolunun da Abdullah Öcalan'ın üzerindeki yasakların kaldırılmasından geçtiğini ve gerçekten bu son 6 yılla ilgili Abdullah Öcalan'ın ne düşündüğünü bilme hakkımız olduğunu düşünüyorum. Şimdi 2013'te başlayıp Nisan 2015'te biten bir İmralı görüşme süreci vardı. 2014'te bununla ilgili bir özel kanun bile çıktı. Aradan 6 yıl geçti, bu 6 yılın muhasebesini herkesin yapması gerekir ve biz de gerçekten merak ediyoruz. Bu konuda 2,5 yıl boyunca kendisiyle sürekli görüşülen bir kişi olarak Abdullah Öcalan ne düşünüyor? Bu 6 yılla ilgili değerlendirmeleri nelerdir? Yeni bir çatışmasızlık sürecinin başlaması için ne gibi önerileri vardır? Ne yapılması gerekir? Belki de özeleştiri yapacaktır. Belki de bazı kesimleri eleştirecektir. Bütün bunların çok önemli olduğu kanaatindeyim.”

İNSANİ KAYGI BİLE ACİLİYETİ GEREKTİRİR

İHD Eşbaşkanı Türkdoğan, Kürt Halk Önderi Öcalan’ın durumunun Kürt meselesinin geleceği bakımından da oldukça önemli olduğuna işaret ederek, “Bunların hepsini bir kenara bırakıyorum, basit bir insani kaygıyla olaya yaklaşırsak bile hemen acilen Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla görüşmesi sağlanmalı, kardeşinin kendisiyle görüşmesi sağlanmalı ve onların kamuoyuna açıklayacağı bilgiyle kamuoyunun bilmeye hakkı olduğu kanaatindeyim” dedi.

ARTIK BU YANLIŞTAN VAZGEÇMELİ

Türkiye'de iktidarın, Kürt sorununu ve Kürtlere bakışının, izlediği siyasetin, İmralı’ya da yansıdığını söyleyen Türkdoğan, şöyle konuştu: “Önceki yıllarda Abdullah Öcalan ile ilgili yapılan imza kampanyaları var. Milyonlarca insan 'Abdullah Öcalan irademdir' biçiminde imzalı dilekçeleri Türkiye Meclisi'ne de göndermişti. Halkın kabul ettiği bir gerçekliktir bu. Siyasal tarafların da kabul ettiği bir gerçekliktir. Uluslararası kuruluşların da kabul ettiği bir gerçekliktir. Abdullah Öcalan'ın Kürt halkı bakımından önemini herkes biliyor. Siyasal bakımdan önemini herkes biliyor. O nedenle ben, iktidarın artık bu yanlış politikadan vazgeçmesi ve bütün sorunların Kürtlerle ve onların temsilcileriyle diyalogla ve barışla çözülebileceği gerçeğini kabul edilmesi gerektiği kanaatindeyim. Bakın Türkiye'nin gerçekten bu kadar ağır sorunlarının olmasının sebebi hep bu bakış açısındaki olumsuzluktur. Ne zaman ki Kürtlere olumlu bakarsanız bu sorunun çözümü noktasında belirleyici rolü olan Abdullah Öcalan'a olumlu bakarsanız, sorunlar o kadar daha çabuk ve daha hızlı bir şekilde çözülür.

KÜRT SORUNU BEKLEMEYE GELMEZ

Artık Türkiye'nin daha fazla zaman kaybetmemesi gerektiği kanaatindeyim. O nedenle de iktidarın bu konuda mutlaka adım atması gerekiyor. Diğer siyasi partilerin de kolaylaştırıcı rol oynaması gerekir. Öbür türlü bu süreç uzuyor. Şunu anlatmak istiyorum; farz edin ki erken seçim olmadı. Türkiye, bu koşulda 2023'e kadar dayanamaz. Bunu bekleyemez. Dolayısıyla Meclis’teki siyasi partilerin artık bu gerçeği görmesi gerekir. Mutlaka bir siyasal çözüm noktasında adım atması ve yine HDP'nin sık sık tekrarladığı yeni bir barış sürecinin yeniden inşa edilmesi ile ilgili önerilerine, yine bizim gibi sivil toplum örgütlerinin önerilerine Türkiye siyasetinin kulak vermesi gerekir. Bazı meseleler vardır ki beklemez, adım atılması gerekir. Kürt sorunu böyledir, Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit sorunu böyledir. Kürt halkıyla sorunları diyalog ve müzakere yoluyla çözmek böyledir. Daha fazla zaman kaybedilmemesi gerekir.”