Avukatlar İmralı tecridini ve AYM'yi protesto etti

Yüzlerce avukat, Ankara'da AYM önünde buluşarak İmralı tecridini protesto etti, AYM'ye "Sorumluluğunu yerine getir" diye seslendi.

AVUKATLAR TECRİT PROTESTO

Kürdistan ve Türkiye kentlerinden Ankara’da bir araya gelen yüzlerce avukat, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin kaldırılması için yapılan başvuranlara yanıt vermeyen Anayasa Mahkemesi’ni (AYM), protesto etti. AYM önünde yapılan eyleme Kürt Halk Önderi’nin avukatları, baro başkanları, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekilleri ve Ayla Akat Ata da eyleme destek verdi.

Avukatlar “İmralı’da hukuk uygulansın, tecride son verilsin” yazılı pankart açtı.
Avukatlar adına açıklama yapan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak,  Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın tutulduğu İmralı’da hukukun, temel hak ve özgürlüklerin sürekli bir biçimde askıya alındığına işaret etti.

'İMRALI'DA OLAĞANÜSTÜ KOŞULLAR VAR'

Açıklama şöyle:

 “Avukat, aile ve vasi görüşmelerinin dünyada eşine rastlanılmayacak düzeyde yasaklandığı, avukat ve aile ziyaret yasaklarıyla ilgili idari ve yargısal sürecin hukuka aykırı bir şekilde avukatlardan gizli yürütüldüğü, avukatlık mesleğinin icra edilemediği, dünya ile olan tüm bağlarının koparıldığı, 42 aydır hukuki ve insani hiçbir haberin alınamadığı, hukuki ve insani bir denetimin yapılamadığı, hukuki güvenliğin ve öngörülebilirliğin ortadan kaldırıldığı, olağanüstü koşullarda, olağanüstü rejimle yönetilen bir mekan durumundadır.
İmralı Cezaevi’nde, mahpuslara yönelik üç ayda bir yinelenerek devam ettirilen disiplin cezaları gerekçe gösterilerek aile görüşmelerini engelleme uygulaması, yıllardır kesintisiz bir şekilde devam ettirilmektedir. Disiplin soruşturmaları, disiplin cezaları ve bunlarla ilgili infaz süreci, avukatlarının tüm başvurularına rağmen avukatlardan gizli yürütülmekte; UYAP kayıt talepleri, delil, dayanak ve belge talepleri reddedilmektedir.

İmralı’da gizli ve özel yürütülen yargılama ve ceza süreçleri bu vesileyle anayasal itiraz ve başvuru denetiminin de dışında bırakılmaktadır. Avukatların olası periyodik cezalandırma sürelerine denk getirerek yaptıkları itirazları da bekletilmekte, işleme alınmamaktadır. Böylece disiplin cezaları dış dünya ile tüm bağları koparılan, hukuki destek alamayan mahpuslar üzerinden korsanca kesinleştirilmektedir. Kanunu dolanarak, işkence ve kötü muamele oluşturan bir cezalandırma rejimi inşa edilmiştir. Bu biçimde kurgulanan disiplin cezaları ile zaten gerçekleştirilemeyen aile ve vasi ziyaretlerinin yasaklanmasına ilgisi olmayan bahaneler (spor aktivitesinde volta atmak gibi) üretilmektedir.

'İŞKENCE SİSTEMİ UYGULANIYOR'

Bu şekilde disiplin cezaları eliyle gerçekleştirilen işkence uygulamaları ve sistemli hak ihlallerine karşı Anayasa Mahkemesi’ne 9 yıl içerisinde onlarca başvuru yapılmıştır. İmralı Cezaevinde ilk on iki yıl boyunca avukat ile görüşme hakkı yasaya aykırı şekilde haftada bir gün bir saat ile sınırlı tutulmuş ancak bu sınırlı hakkın kullanılması bile ‘hava muhalefeti’, ‘koster bozuk’ gibi bahanelerle birçok kez engellenmiştir. 27 Temmuz 2011 tarihinden itibaren ise İmralı Cezaevinde avukat görüşmesi tamamen yasaklanmıştır.

Bu tarihten günümüze değin Mayıs-Ağustos 2019 tarihleri arasında istisnai olarak gerçekleşen 5 avukat görüşü dışında hiçbir avukat görüşmesi gerçekleşmemiştir. Daha önce ‘hava muhalefeti’, ‘koster bozuk’ gibi bahanelerle engellenen avukat görüşmeleri Temmuz/2016 tarihinden itibaren hukuksuz bir şekilde Bursa İnfaz Hakimliği tarafından alınan 6 aylık avukat görüş yasağı kararına dayandırılmaktadır.  Yasak kararları altı ayda bir periyodik ve sistematik bir uygulama olarak yinelenmektedir.

Söz konusu yasakların ve diğer tutulma koşullarının işkence yasağına aykırı olduğu ve derhal avukat ziyaretlerinin sağlanmasına yönelik talep ve şikayetlerle birlikte yasak kararlarının esasları ile dayanaklarının avukatlara tebliğ edilmesi, avukatlarının UYAP kayıtlarının yapılması talepleri de İnfaz Hakimliği tarafından hukuka aykırı bir şekilde reddedilmektedir. Gizli yürütülen, yasal denetime kapalı, yasal dayanaklardan yoksun, tutulma koşullarının insanlık dışı biçimlerde seyretmesine yol açan, öngörülemez, genel ve soyut güvenlik gerekçesine dayalı avukat görüş yasaklarına karşı da Anayasa Mahkemesine 9 yıl içerisinde birçok başvuru yapılmıştır.

AYM'YE TEPKİ

Açıkladığımız bu ve benzeri sayısız insanlık dışı muameleye karşı 2015 yılından bu yana Anayasa Mahkemesi’ne İmralı Cezaevi’ndeki mahpuslar adına yapılan tüm başvurular zamana yaydırılarak etkisizleştirilmektedir. Özellikle haber alamama (Incommunicado tutulma) halinin kaldırılmasını amaçlayan ziyaret yasakları, aldatıcı ve inandırıcı olmayan disiplin cezaları, yasal ve maddi temeli olmayan avukat ve telefon yasaklamalarına karşı 9 yıla yayılmış şekilde yapılan ellinin üzerinde başvuru bulunmaktadır. Ancak Anayasa Mahkemesi, İmralı Cezaevinde uygulanan ve giderek ağırlaştırılan tecrit koşullarına karşı yapılmış bu başvurular hakkında karar vermekten kaçınarak yaşanan bu hukuksuzluğun sürdürülmesinde etkili bir rol oynamaktadır.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Sn. Kadir Özkaya yakın zamanda yaptığı bir konuşmada şunları ifade etmiştir: ‘Haktan uzak yaşayan, haksızlıktan yakayı kurtaramaz. Bir topluluğa olan kininiz, hırsınız sizi adaletsizliğe sevk etmesin.  Adalet timsali hâkimler olun. Hiçbir neden, sizi hiçbir zaman hakkı ayakta tutmaktan alıkoymasın; adaletsiz davranmaya yöneltmesin. Yapılan zulümlere ırk, din, dil, renk vb. hiçbir ayrım yapılmadan bir an önce cesaretle ve adaletle müdahale edilmelidir. Bu; insan olmanın zorunlu bir sonucu, yaşamsal bir vicdani borcudur.’

'KÜRTLERE HUKUK İŞLEMİYOR!'

Ancak söz konusu Kürtler olduğunda Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın bu ifadelerinin pratikte bir karşılığının olmadığı Anayasa Mahkemesi’nin Roboski, Sokağa Çıkma Yasakları, Suruç Katliamı ve 10 Ekim Gar Katliamı Başvurularında verdiği kararlarda bariz bir şekilde görülmüştür. Yine yıllardır Anayasa ve yasanın askıya alındığı İmralı Tecrit Sistemine karşı ellinin üzerinde başvuru yapılmış olmasına rağmen Anayasa Mahkemesi’nin halen ağır hak ihlallerine son verecek karar ve tedbirleri almamış olması hukuka duyulan güveni ciddi bir şekilde zedelemektedir.
İmralı tecrit rejimine son verilerek çözüm ve diyalog zeminin geliştirilmesi, Türkiye’nin demokratik hukuk devletine doğru evrim göstermesinde ve mevcut ekonomik, toplumsal krizlerin çözümünde önemli rol oynayacaktır. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesinin de, diyalog, barış ve demokratik uzlaşı temelinde sorunların çözümünden yana tavır belirlemesi ve İmralı Tecrit Sistemine karşı vereceği adaletli kararlarla Türkiye’deki siyasal ve toplumsal sorunların çözümüne katkı sunması gerektiğine inanıyoruz.

Sonuç olarak; Anayasa Mahkemesi’ ne İmralı Cezaevinde sistematik olarak sürdürülen ve giderek ağırlaşan hak ihlallerinin sona erdirilmesi için sorumluluğunu yerine getirmesi çağrısında bulunuyor; Anayasal ve evrensel insan hakları ilkelerini hatırlatarak söz konusu ihlalleri giderecek karar ve tedbirleri ivedilikle almasını talep ediyoruz.”

'TECRİDE KARŞI ADALET GİRİŞİMİ'Nİ KURDUK'

Eylemde DEM Parti Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eşsözcüsü Öztürk Türkdoğan, Tecride Karşı Adalet Girişimi'ni kurduklarını belirterek tecridi tüm insanlara anlatacaklarını kaydetti. Türkdoğan, “Bütün siyasi partileri gezerek bütün diplomatik misyonu dolaşarak bütün gazetecileri, aydın ve yazarlara bu durumu anlatacağız. Nasıl oluyor da 43 aydır Sayın Abdullah Öcalan ve arkadaşlarından hiçbir şekilde haber alınamıyor? Bu sanki normalmiş gibi hareket ediliyor. Bunun kabul etmiyoruz. Bunu reddediyoruz. Bu ülkeyi kanuna uygun davranmaya davet ediyoruz. Bu iktidara 2019’da verdiği sözü hatırlatmaya davet ediyoruz. Türkiye’nin Kürt sorunundaki barış süreçlerinin tamamında devlet her zaman Sayın Öcalan ile muhatap olmuştur. Sorunları diyalog ile çözmemiz gerekiyor. Bunun yolunun da İmralı’dan geçtiğini bir kez daha ifade ediyoruz. Bunun barış için adalet için diyoruz” diye konuştu.

'ABDULLAH ÖCALAN MİLYONLARIN İRADESİDİR'

DEM Parti Milletvekili Meral Danış Beştaş da, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a ilişkin karar vermekten kaçınan AYM’ye tepki gösterdi. AYM'nin AKP'nin talimatlarıyla hareket ettiğini söyleyen Meral Danış Beştaş, “Bu ülkede tecrit var. İmralı ada hapishanesinde Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit var. 43 aydır iletişimsizlik durumu ile baş başa kalmıştır. Ve hiçbir ses alamıyoruz. Milyonlarca insanın irademdir dediği, halk da haber alamıyor. Tecridin hukuk ile bir ilgisi yok. Siyasi kararlar ile uygulanıyor. Hem Türkiye’de hem de dünyanın dört bir yanında Abdullah Öcalan bir siyasi lider olarak, Kürt halkının ve halkların iradesi olarak tartışılıyor. Kürt sorununun çözümünde kilit rolü var. Biz bu noktadayız. İmralı’da neden tecrit var? Çünkü şu anda iktidarın ajandasında Kürtlere düşmanlık var" dedi.