Tutsaklar: Halkımızın sesimize ses katmasını bekliyoruz

Bandırma Cezaevi'nde açlık grevinde olan tutsaklar, tecridin sona ermesi için bedeli ne ise vermeye hazır olduklarını belirterek, "Halkımızın direnişe sahip çıkmasını ve sesimize ses katmasını bekliyoruz" dedi.

Balıkesir'de bulunan Bandırma 2 No'lu Tipi Cezaevi'nde kalan ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin sona ermesi için 70 günden fazladır açlık grevinde olan tutsaklar ANF için yaptıkları röportajda direnişlerine ve cezaevlerinde yaşananlara ilişkin bilgiler verdi. Açlık grevi eylemlerinin amacı 15 Şubat komplosunun devamı ve güncellenmiş hali olan insanlık dışı mutlak tecridi kırmak olduğunu vurgulayan tutsaklar, gereken bedel neyse vermeye hazır olduklarını kaydetti.

Açlık grevi direnişlerine sahip çıkma çağrısında da bulunan tutsaklar gönderdikleri mektupta şunları belirtti: "Halkımızın büyük bir katılım ve kararlılıkla bu özgürlük eylemine sahip çıkmasını, sesimize ses katmasını bekliyoruz. Çünkü özgürlük halkın katılımı ile sağlanabilir. Aksi halde hep eksik kalacaktır. Ve biz halk olarak bunun bedelini acı bir biçimde öderiz." Tutsakların ANF için yaptıkları röportaj şöyle:

Kendinizi biraz tanıtır mısınız?

Ekrem Gün: 1988 Batman doğumluyum, yurtsever bir ailenin yedinci çocuğu olarak dünyaya geldim. 7 Ekim 2016 yılından bu yana zindandayım. En son 15 kasım 2018'de ağırlaştırılmış müebbet cezası aldım ve dosya temyiz aşamasındadır.

Serdar Taşkın: Bitlis’e bağlı Norşin'de yurtsever bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim. Uzun yıllar özgürlük hareketinin değişik aşamalarında çalışmalar yürüttüm. En son 2006’da İzmir'de tutuklandım ve 32 yıl "hapis cezası" aldım.

Mikail Mungan: 1994 yılında Silopi'ye bağlı Üçağaç köyünde dünyaya geldim. Kürtçe ismi Beşta Belakadır. Devlet tarafın dan köyümüz boşaltıldığı için Cizre’ye taşındık. 2011 yılında Cizre'de gözaltına alındım. Yaşım küçük olmasına rağmen 4 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası aldım, daha sonra süreli hepse çevrildi.

Sipan Karabulut: Yurtsever bir ailenin çocuğuyum. Yurtseverlik duyguları içinde büyüdüm. Doğum yerim Van ilinin Özalp ilçesidir.

İnan Söylemez: 1991 yılında Sason'un Hoşnut mezrasında muhafazakar bir ailede dünyaya geldim. 2015 Temmuz'un da Mardin Qoser'de tutuklandım. Üç yıldır cezaevindeyim.

Eyleminizin amacından biraz bahseder misiniz? Böyle bir eyleme nasıl karar verdiniz? Sizin de bu eylemde olmanız nasıl bir hissiyat yarattı?

Ekrem Gün: Elbette mücadelemizin önemli hedeflerinden bir tanesi önderliğimizin özgürleştirilmesidir. Çünkü özgür önderlik, özgür Kürdistan'dır. Eylemin uzun hedefi bu, kısa hedefi ise önderlik üzerinde uygulanan mutlak tecridin kırılmasıdır. Mutlak tecrit, mutlak sessizlik ki o da faşizmin yok edilmesidir. Katılım kararım ise eylemsellik sürecinin başlamasıyla netleşti. Zaten uzun süredir böyle bir imkan fırsat bekliyordum.

Serdar Taşkın: Eylemin amacı herkesçe biliniyor. Bu salt hukuki tecrit mevzusu değil. Zira önderlik tek bir kişi ve sıradan bir mahkum değil. Bir toplumu, o toplumun değerlerini, özgürlük çizgisini kendin de bütünleşmiş bir gerçektir. Yani varlıktır, varoluştur. Bu nedenle devlet önderlik şahsında tüm topluma tecrit uygulanmaktadır. Önderlik esaret altına alındığı günden bugüne her an eylem için hazırdım. Böylesi eylemlerde yer almama korkusu hep kabusum olmuştur.

Mikail Mungan: Öncelikle eylemimizin bir hak eylemi olduğunu belirtmek istiyorum. Eylemimizin amacı öncelikle tecrit ve izolasyon politikalarının son bulması, önderliğimize özgür koşullar yaratılması, başta aileleri olmak üzere, avukatlarıyla özgür bir şekilde görüşme şartlarının yaratılmasıdır. İsteğimiz Türk devletinin kendi yasalarına uymasıdır. Eylem kararını bunları gözeterek aldım. İsmimin gruplar da yer alması beni mutlu etti. Bu anlamda fazla zorluk çekmediğimi söyleyebilirim. Gereken bedel neyse vermeye hazırız.

Sipan Karabulut: Eylemin amacı ve nedeni bellidir. Hemen hemen artık herkes biliyor. Bizlerin de hedefi bu eylemle tecridi parçalamak, faşizmi yıkmaktır. Eylem grubu içerisinde yer almak herkesin isteyeceği bir duygudur.

İnan Söylemez: Eylemimizin amacı 15 Şubat komplosunun devamı ve güncellenmiş hali olan mutlak tecridi kırmak, önderliğimizi özgür yaşam ve çalışır koşullara kavuşturmaktır. Bu tecrit komplonun devamıdır. Başta Kürt halkının, halkların ve insanlığın iradesinin ve özgür geleceğinin nefessiz bırakılıp boğdurulma girişimi ve çabasıdır. Bunun iyi anlaşılması ve buna göre bir tavır geliştirip ortaya koymak gerekiyor. Leyla heval öncülüğünde başlayan eylemimiz bu anlamda bir çağrı ve çığlıktır. Önderliğin üzerindeki ağırlaştırılmış mutlak tecridin ne anlama geldiği noktasın da farkındalık oluşturma, ona dikkat çekme ve bu insanlık dışı tecrit karşısındaki sessizliği bozma çığlığıdır. Böyle bir eylemin başlayacağını biliyordum, önderlik üzerindeki tecridin devamı zorluyordu. Dolayısıyla bu eylemi başlattık. Kendimi şanslı hissediyorum. Eylemde yer almak bende büyük bir sevinç ve heyecan yarattı. Özgürlük hareketine yeniden katılmışım gibi.

Eyleminiz 69. gününde, herhangi bir sağlık sorunu ile karşılaştınız mı?

Ekrem Gün: Elbette beden maddeden oluşur ve besine ihtiyaç duyar. Aksi taktirde erime ve rahatsızlıklar oluşur. Bu sebepten ötürü eylemde olan her arkadaşın yaşadığı sağlık problemleri oluyor, fakat bu belirleyici değildir.

Serdar Taşkın: Bu soruya yanıt olmak zor. Amacı yüce eylemlerde bazı şeyler tamamen teferruattır. Ortada büyük bir amaç ve bu amaç uğruna her şeyden vazgeçme iradesi vardır. Sağlık, özgürlük bir arada oluşur. Özgürsen sağlıklısın da. Kuşkusuz fiziksel bazı rahatsızlıklar kaçınılmazdır. Ama önemsizdir.

Mikail Mungan: Daha önce uzun süreli bir eyleme girmediğim için kısmi de olsa tabi ki de sorunlar var. Örneğin baş ağrısı, mide bulantısı gibi rahatsızlıklar direnişin doğal sonuçlarıdır. Her ne olursa olsun bu eylem sonuçlanıncaya kadar devam edecektir.

Sipan Karabulut: Her ne kadar manevi olarak coşku, moral ve gülüşümüz eksik olmasa da fiziki olarak belli bazı rahatsızlıklar oluyor. Sese karşı hassaslaşma, uyuyamama, baş ağrısı, baş dönmesi, vücutta uyuşma, kilo kaybı, bulantı, tansiyon düşmesi vb. durum bu olsa da her zaman meşaleyi yakan ilk arkadaşlarımızı düşünüyoruz. Onlardan aldığımız kararlılık ve güç ile rahatsızlıklarımızı yenebiliyoruz.

İnan Söylemez: Şimdiye kadar sağlık noktasında tansiyon ve nabızda belli bir düşüş yaşandı. Yine vücutta biraz ağırlaşma ve temponun biraz yavaşlaması dışında öyle ciddi bir sağlık sorunu ile karşılaşmadım.

Eylemde sizi en çok motive eden şey nedir?

Ekrem Gün: Bize yokluk dayatılıyor ve biz de ancak direnişle var olabiliriz. Var oluşu anlamlı ve değerli kılabiliriz. Eylemin kadın öncülüğünde olması benim ikinci motivasyon kaynağımdır. Borcunu ödemek ve yoldaşlık pratiğinde daha yeterli hale gelme arzusu benim üçüncü motivasyonumdur. Bütün bunları özeti özgürlüğe duyduğum aşktır.

Serdar Taşkın: Bir militan için eylem tüm aşamaları karşılayan bir süreçtir. Bu tür eylemlerin motivasyonu çok yüksek olur. Hazırlık süreci, başlama anı, başladıktan sonraki zaman kesiti farklı bir motivasyondur. Ama püf nokta amaçtır. Amacın büyüklüğü müthiş bir motivasyon kaynağıdır.

Mikail Mungan: En büyük motivasyonumu İmralı Adası'ndan alıyorum. 20 yıldır her türlü zorlu koşullara rağmen ayakta durmasını bilmiş özgürlük yolunu büyütmüş ve bütün halkların barış umudu olmuştur. Motivasyonumuzun temeli budur.

Sipan Karabulut: Beni eylemde motive eden elbette eylemin kendisi ve amacıdır. Bir de önderliğin fiziki özgürlüğü ve halkı ile buluşması beraber yaşamasıdır.

İnan Söylemez: Önderliğimiz bizim var olma gerekçemizdir. Gücümüzü ve maneviyatımızı önderliğimizden, felsefesi ve paradigmasından alıyoruz. Önderlik anlamlı ve özgür yaşamın mimarıdır. Yine direnişe katılmak zafere kilitlenmek insanı motive ediyor.

Halkımızdan ve özgürlük yanlılarından isteğiniz nedir?

Ekrem Gün: Günümüzün temel sorunu tarihsel varlığımızı özgürleştirmektir. Bizim eylemimiz, bu çabanın bir parçasıdır. Halkımızın büyük bir katılım ve kararlılıkla bu özgürlük eylemine sahip çıkmasını, sesimize ses katmasını bekliyoruz. Çünkü özgürlük halkın katılımı ile sağlanabilir. Aksi halde hep eksik kalacaktır. Ve biz halk olarak bunun bedelini acı bir biçimde öderiz.

Serdar Taşkın: Eylemde kendini bulan herkesin eylemi sahiplenmesi gerekiyor. Bunun yanında direniş bir ruhtur. Faşizm zamanlarında korku hakim olur. İşte eylem bu korkuyu parçalama ruhunu yaratır. O yüzden direniş ruhunu doğru kavramak gerekir. Tüm faşizmlerin bir üfürüklük canları vardır. Toplum yerinden kalkıp birleşik bir nefes ile üflese bu kağıttan kaplanlar yerle bir olur. Susmamak lazım.

Mikail Mungan: Bu ülkeye barışın, demokrasinin, temel insan haklarının hakim olmasını istiyorsanız bütün ezilen mazlum halkların bu eyleme dört elle sarılmaları gerekir. Sahip çıkılması boyun borcudur.

Sipan Karabulut: Halkımız ve halklar dan tek bir isteğimiz var. Faşizm bizi sessizliğimizde boğmak istiyor. Bizler de bu sessizliğe tıpkı Beritan'ın zılgıtı misali ses olalım. Eğer bu sessizlik ve karanlığa karşı halkımızın çığlığı arkamızda olursa başaracağımız kesindir.

İnan Söylemez: Önderlik sadece Kürt halkının önderliği değildir. Önderlik özgür ve anlamlı yaşamın mimarı ve öncüsüdür. Önderlik üzerindeki ağır tecrit esasında bütün insanlığa, insanlığın iradesine ve özgür geleceğine uygulanıyor. Bunun iyi görülmesi ve bu temelde insanlık düşmanı güçlere karşı tavır tutumu gerçekleştirmek gerekir. Tecridi ve faşizmi yıkmak için önderliğin etrafında kenetlenelim.

Son olarak bir mesajınız var mı?

Ekrem Gün: Son olarak Leyla Güven, Nasır Yağız, İmam Şiş, Strasbourg'da eylemde olan ve dünyanın neresinde olursa olsun özgürlük direnişinde olan tüm yoldaşlar başta olmak üzere yurtsever halkımıza ve dostlarımıza selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Serdar Taşkın: Zorlu bir süreç ancak direniş zoru sever. Zor olanı başarır. Bundan kaçınanların başarı şansı yoktur. Bu uzun zor eylemde bedel ödeyebilir, şehit düşebiliriz. Bu mesele değildir. Doğru yaşamasını bilen için ölüm sadece bir ayrıntıdır. Ama asıl mesele seyreden içindir. Ölümü seyretmek, seyirci kalmak ciddi bir talihsizliktir. Bu direniş, faşizmin son nefesini alırken uzaktan seyredip sonradan hayıflanmaya gerek yok. Nerede görülmüştür ki direnişçiler kazanmamış? Bu direniş de kazanacaktır.

Mikail Mungan: Mevlana der ki, "Vicdanınızın esiri olun" biz de bütün insanlara sesleniyoruz, cezaevlerinden daha fazla tabut çıkmadan vicdanınızın sesini dinleyin ve bu eyleme sahip çıkın! Bu dönem korkma, köşesine çekilme dönemi değildir. Söz söyleme ve icraatının yerine getirilmesi dönemidir. Eylemin mutlaka başarılı olacağına olan inancım ile herkesi saygı ile selamlıyorum.

Sipan Karabulut: Önder Apo'suz bir yaşam haramdır. Önderliksiz bir yaşamı kendimize haram kılacağız. Tabi ki onun fiziki özgürlüğünü sağlayana dek. Olacaksa bir yaşam önder Apo ile olacak. Bu ruh ile herkesi selamlıyorum.

İnan Söylemez: Şimdiye kadar direniş yayılıp yükselerek belli bir düzey yakalamış. Yine faşizmi zorladığı, taktiklerini boşa çıkardığı işlemez kıldığı gerçek. Ama yetmiyor, eylemsellik daha da radikalleştirilmelidir. Bakur halkımız için özellikle şunu belirtmek istiyoruz, artık hiç kimse birbirinden beklemeden, bireysel korku ve kaygılarını bir kenara bırakarak, kimin elinden ne geliyorsa bir an önce yapmalı. Önderlik etrafında kenetlenmelidir. Önderliğimize, irademize, özgür geleceğimize sahip çıkmalıyız. Bu temelde sonsuz başarılar dileriz. Zafer bizim olacaktır.