‘1 Mayıs 1977 katliamı sırasında binlerce genç kenetlenmişti’

1 Mayıs Katliamı'na tanıklık eden Tiyatro Yönetmeni Mesci, "Anıtın etrafında yere yatıp el ele kenetlenen binlerce Dev-Genç’li saldırıya inat ‘Mahir, Hüseyin, Ulaş, kurtuluşa kadar savaş’ sloganları atıyorlardı” dedi.

Tiyatro Yönetmeni Ayşe Emek Mesci, 1 Mayıs 1977'deki tanıklığını ANF'ye anlattı...

Kanlı 1 Mayıs’ın bir tanığı da Tiyatro Yönetmeni Ayşe Emel Mesci’ydi. O dönemde çalıştığı İstanbul Şehir Tiyatrosu’na bağlı sanatçılar tarafından kurulan Tiyatro Sanatçıları Derneği’nin (Tİ-SAN) yönetim kurulu üyesi olan Mesci, saldırı başladığı sırada tiyatrocularla birlikte Gezi Parkı merdivenlerinin önünde kurulan kürsünün yanındaydı. Yüz binlerce kişiyle Beşiktaş kolundan Taksim Meydanı’na gelen Mesci, “Muhteşem bir topluluktu. Üç koldan Taksim’e yürünüyordu. Biz Tİ-SAN olarak Beşiktaş’tan Taksim Meydanı’na gelen kortejin içindeydik ve Gezi Parkı’nın merdivenlerinin hemen önünde kurulan kürsünün çevresinde toplandık. Çok büyük bir kitleyle Harbiye tarafından alana giren Dev-Genç anıtın etrafına konuşlandı. Maocu gruplar ise Saraçhane’den geliyordu” dedi.

‘SIĞINDIĞIMIZ İNŞAATIN DAHA SONRA TARANDIĞINI ÖĞRENECEKTİK’

Alanda coşku sürerken, DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in konuşmasının sonuna doğru bir el silah sesi geldiğini belirten Mesci, önce Maocu grupların bulunduğu noktada bir kargaşanın çıktığını; sonra bir el silah sesi duyulduğunu söyledi. Mesci yaşananları şöyle anlattı:

“Silah sesi gelmesiyle kalabalık bir anda dalgalandı, ardından Sular İdaresi yönünden peş peşe silah sesleri gelmeye başladı. Herkes kaçışmaya başladı; kalabalığın bir kısmı Kazancı Yokuşu’na doğru, diğer bir kısmı Intercontinental (bugünkü Marmara) Oteli’nin bulunduğu yöne doğru koşuyordu. Kemal Türkler’in indirildiği kürsünün yanındaydık ve o an olduğumuz yerde kaldık, ne yapacağımızı o an bilmiyorduk. Bunun bir provokasyon olduğunu anladık ve Gezi Parkı’nın arkasından Harbiye’ye doğru giden yöne doğru koşmaya başladık. O esnada meydana doğru gelen panzerler hızla kitlenin üzerine yöneldiler, bir yandan da tazyikli su sıkıyorlardı. Tam bir kaos yaşanıyordu. Tİ-SAN’daki arkadaşlarımdan bazılarıyla birlikte AKM’nin biraz aşağısında bulunan inşaat halindeki bir binaya sığındık. 10-15 dakika orada bekledikten sonra Harbiye Tiyatrosu’na doğru koştuk. Ertesi gün sığındığımız inşaatın bir müddet sonra polis tarafından tarandığını gazetelerden öğrenecektik.”

'ELLERİNİ BİRBİRLERİNE KENETLEMİŞ, SLOGAN ATIYORLARDI'

Kanlı 1 Mayıs’ta hafızasından silinmeyen bir görüntüyü de aktaran Mesci, o karmaşada büyük bir Dev-Gençli kitlesinin alandan kaçmadığını aktardı. Mesci, “Anıtın etrafında ve Intercontinental’in önündeki alanda binlerce genç yere yatmış, ellerini birbirine kenetlemiş, ‘Mahir, Hüseyin, Ulaş kurtuluşa kadar savaş’ sloganları atıyorlardı” dedi. Kanlı 1 Mayıs olarak tarihe geçen 1977 1 Mayısı'nda çoğu Kazancı Yokuşu’nda izdiham nedeniyle boğularak ve kurşunlanarak 34 kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatan Mesci, “Birçok arkadaşımız Kazancı Yokuşu’nda park edilen bir araç nedeniyle yaşanan izdiham yüzünden insan yığının altında kalarak can verdi” diye konuştu.

‘NE 12 EYLÜL’ÜN NE DE KANLI 1 MAYIS’IN HESABI VERİLDİ’

Tüm dünyada barış içinde ve coşkuyla kutlanan 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın Türkiye’de yasakların gölgesinde karşılandığını hatırlatan Mesci, 1 Mayıs’ın büyük mücadeleler sonucunda kazanılmış bir hak olduğunu vurguladı. Katliamın failleri yargılanmadığı gibi, Taksim’de hayatını kaybeden onlarca can anısına yapılmak istenilen kutlamaların da engellendiğini vurgulayan Ayşe Emel Mesci, “1 Mayıs 1977 tarihimize kanlı bayram olarak girdi ve o günden bugüne akan kandan kurtulamadık. Bu katliam hiç silinmeyen izler bırakmıştır ve hesap sorulamadığı için de bu izler giderek derinleşiyor. Zaten 77 1 Mayıs katliamı daha büyük kıyımlara meydan verecek olan 12 Eylül’ün işaret fişeğiydi. Ne 12 Eylül’ün ne de kanlı 1 Mayıs’ın hesabı verildi” dedi.