Uluslararası Af Örgütü Çarşamba günü yayınladığı raporda, Güney Kurdistan’da aile içi şiddet mağdurlarının korunmaları söz konusu olduğunda "önemli engellerle" karşılaştıkları eleştirisinde bulundu.
Yetkililerin tecavüz veya kadın cinayeti vakalarında bile failleri adalete teslim etmedeki başarısızlıklarının altı çizildi.
"Ürkütücü ve Vahim: Cezasızlık, yetersiz finanse edilen kurumlar Irak Kurdistan Bölgesi'nde kadın ve kız çocuklarının aile içi şiddetten korunmasını baltalıyor" başlıklı rapor, şiddet ardından hayatta kalanların koruma ve adalete erişimde nasıl önemli engellerle karşılaştığını ortaya koyuyor.
Rapor, yetkililerin aile içi şiddet faillerini kovuşturmak ya da koruma için devlete başvuran kadın ve kız çocuklarına anlamlı bir destek sunmak konusunda siyasi irade eksikliği olduğunu tespit ediyor.
Af Örgütü, bir istikrar ve modernlik vahası olduğunu iddia eden özerk Kurdistan bölgesinde, "Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, cezasızlığı körükleyen bir ceza adaleti sistemi ve tükenmiş ve yetersiz finanse edilen bir koruma çerçevesi tarafından sürdürülmektedir" diyor.
Londra merkezli örgüt, yetkililerin "yürek parçalayıcı cinayet, tecavüz, dayak ve yakarak öldürme vakaları da dahil olmak üzere aile içi şiddet faillerinden hesap soramadığını" kaydediyor.
Yardım görevlileri, yetkililer ve hayatta kalan 15 kişiyle yapılan 57 görüşmeye dayalı rapora göre, mevcut bir avuç sığınma evindeki "neredeyse hapishane benzeri" koşullarda bulunuyor. Bu durumun bazı kadınları geri dönmeye zorladığı ifade ediliyor.
Raporda, "Kurdistan Bölgesi aile içi şiddet konusunda Irak'ta benzeri olmayan ilerici bir yasa çıkardı, ancak Uluslararası Af Örgütü'nün araştırması bunun şu anda kağıt üzerinde mürekkepten biraz daha fazlası olduğunu ortaya koydu. Bu rapor, yetkililere, aile içi şiddete yönelik soruşturmaların etkili ve hayatta kalan merkezli olmasını sağlamak da dahil olmak üzere, aile içi şiddetin cezasız kalmasına acilen son vermeleri için bir çağrıdır. Yetkililer, cezai kovuşturmaların ön koşulu olarak zorunlu uzlaşma süreçlerini ortadan kaldırmalıdır” deniliyor.
Raporda ayrıca Kurdistan Bölgesi hükümetine şu çağrı yapılıyor: “Aile içi şiddet mağdurlarına destek veren kurumların finansmanını artırmalı, sığınma evlerine erişim için mahkeme kararı ve resmi suç duyurusu şartlarını kaldırmalı ve sığınma evlerindeki yaşam koşullarını iyileştirmelidir."
Af Örgütü'ne göre, şikâyette bulunanlar "genellikle saldırganın ya da ailesinin misillemeleri, tehditleri ve korkutmalarıyla karşılaşıyor".
Af Örgütü, bazı yargıçlar arasında erkekler lehine bir "önyargı" olduğunu ve bunun özellikle "suçun ciddiyetiyle orantılı olmayan cezalarla" görüldüğünü belirtiyor.
Raporda alıntılanan bir sosyal hizmet uzmanına göre, "Kadınlar mahkemeye gitmek istemiyor çünkü kendilerine 'sana bunu yapması için ne yaptın' diye sorulacak". Aynı kurum, "Mağdurlara dövülmek, bıçaklanmak ya da vurulmak için ne yaptıkları sorulmamalı" diye ekliyor.
Af Örgütü, "kadınların ve kız çocuklarının hareket özgürlüğü ile telefon ve internete erişimleri ciddi şekilde kısıtlanıyor" diyerek "keyfi olarak özgürlükten mahrum bırakma" anlamına gelen önlemlerden üzüntü duyuyor.
Af Örgütü'nün aktardığı resmi istatistiklere göre, 2023 yılında Kurdistan Bölgesi’nde 30 kadın cinayeti işlenirken, bu sayı 2022 yılında 44'tü.
Ancak STK çalışanları Uluslararası Af Örgütü'ne gerçek rakamların muhtemelen çok daha yüksek olduğunu belirtiyor. 2022 yılında Kadın ve Aileye Karşı Şiddetle Mücadele Müdürlüğü 15 bin 896 aile içi şiddet şikâyeti aldı, ancak 2023 yılına ilişkin rakamlar Uluslararası Af Örgütü'ne ulaşmadı.