‘AKP iktidarı tecavüz kültürünün zirveleştiği süreçtir’

KCK Eğitim Komitesi üyesi Dicle Erzurum, AKP iktidarının Türkiye tarihinde erkek egemen tecavüz kültürünün zirveleştiği bir süreç olduğunu ifade etti.

Kadınlar, gençler ve çocuklar üzerinde geliştirilen uygulamaların gün gittikçe daha da şiddetlendiği ölümlerin tecavüzlerin ve tutuklamaların istatiksel olarak artış yaşandığı AKP’nin iktidarı dönemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan KCK Eğitim Komitesi Üyesi Dicle Erzurum “Erdoğan İslam ideolojisi altında kadınlara, kadın bedeni üzerinden fetva veriyor adeta kendisini kadınların âlimi yapmıştır. ‘Kadın anadır, cennet anaların ayağının altındadır’, ‘kadın en az üç çocuk yapmalıdır’ sözleri, özünde kadını aşağılamak, iradesiz kılmak, tecavüz kültürünü ve katliamları meşrulaştırmak amaçlıdır” dedi. 

ERİL ZİHNİYET BUGÜN ERDOĞAN ŞAHSINDA KATLANARAK SÜRMEKTEDİR

AKP-Erdoğan iktidarı için tüm özel ve psikolojik savaş yöntemlerini kendi iktidar dönemine devreye koyduğunu ifade eden Erzurum Erdoğan’ın savaşta yenilgiyi yaşayıp, çözümsüz kaldığında kadını bir silah olarak kullanmayı bir gelenek haline getirdiğini söyledi. AKP-Erdoğan’ın bugün kadına metalaşmayı dayattığı, irade ve onurunu kırmaya çalıştığını ifade eden Erzurum, “Her fırsatta dile getirdiği ‘Kadın üç çocuk doğurmalı ve soyumuz büyümeli’ zihniyeti kadına dayatılan köleliğin ve tecavüz kültürünün meşrulaştırılmasıdır. Binlerce yıl kadına karşı yürütülen ataerkil zihniyet bugün tek adam, R. T. Erdoğan şahsında katlanarak ve artarak sürdürülmektedir. AKP, özelde Erdoğan iktidara geldiğinden bu yana toplumsal şiddet özelde kadına dönük şiddet dehşet verici olmaktadır. Toplum her gün işkence, cinayet, taciz, tecavüz, çocuk istismarları, fuhuş ve katliamlarla karşı karşıyadır. Tüm bunların arkasında ise, AKP-Erdoğan iktidarı vardır” dedi.

ERDOĞAN DİRENEN KADINLARA TAHAMMÜL EDEMİYOR

Erdoğan’ın toplumu savaş ve şiddete yöneltip, şiddet ile toplumu terbiye edeceğini ifade eden Erzurum, “Nitekim şiddet şiddeti doğuruyor ve bu şiddetin, kurbanları ise kuşkusuz kadınlar ve çocuklar oluyor. Erdoğan gün geçtikçe kadına yaklaşım zihniyetini pervasızca dışa vurmaktadır. Kadınların gelişip güçlenmesini, örgütlenmesini ve irade sahibi olmasını hazmedemeyen Erdoğan, özellikle Kürt kadınına yönelik tepkisini her fırsatta gösteriyor. Erdoğan’ın geri-geleneksel zihniyetine ve her türlü baskı, tehdit, şiddet ve işkencelerine rağmen Kürt kadını teslim olmayıp, direndikçe AKP-Erdoğan buna tahammül edemiyor. Kadın iradesini kıran, kadın bedenine kadın kimliğinden ziyade, bir cins kimliği ile yaklaşan erkek egemen iktidarın gölgesinde kalmış kadınların bir an önce kendilerini bu gafletten kurtarmaları gerekir” şeklinde konuştu.  

KADINI ANA OLMAKLA ÖZDEŞ KILAN ZİHNİYET CİNSİYETÇİLİĞİN EN ÜST SINIRIDIR

Erzurum sözlerinin devamında Erdoğan’ın kadınların toplumsal rolüne dair sürekli açıklama yapması ve son olarak ana olamayan kadın yarım kadındır sözlerine ilişkin şu ifadelerde bulundu; “Kadını ana olmakla özdeş kılan zihniyet, kadın olmanın tek gerçeği doğurganlık özelliğinin olması, çocuk doğurma makinesi olarak bakılmasıdır. Bir insan olarak değil, biyolojik, bir cins olarak görülmesidir. Bunun düşünce ile kadın kadın olamaz, olsa olsa, erinin-evinin kölesi, çocuğun anası olur.  Erdoğan’ın kadına çok çocuk doğurması demek, erkek egemenliğinin soy sürdürmesi ve bunun üzerinden daha çok köle işçi, asker, polis, yetiştirme anlamına gelmektedir. Buna “kadınlar tarlanızdır sür sürebildiğin kadar” demektir. Bu AKP-Erdoğan zihniyetinin temel anlayışı ve kadına olan yaklaşım çizgisini koyuyor. Erdoğan, kadının bedeni üzerinden siyaset yaparak, toplumu karılaştırma ve teslim alma odaklı yapıyor. “ insanlığın yarısı” dediği kadını cinsel obje konumuna düşürerek toplumu, toplumu düşürdüğü yerde ise yaşamı tümden ele geçirecek ve bununla iktidarını güçlendirecek hesapları yapıyor.”

ERDOĞAN-AKP İKTİDARI SÜRECİ EŞİTTİR TECAVÜZ KÜLTÜRÜ SÜRECİDİR

Erzurum, Erdoğan-AKP iktidar sürecinin, eşittir tecavüz kültürünün süreci olduğu vurgusunda bulunarak “Kadına bir meta, mülk gözüyle bakma AKP iktidarlığıyla daha da derinleşmiş ve bu yaklaşım içerisinde kadın düşürülmeye, iradesiz kılınmaya çalışılmaktadır. Metalaştırılan, cinsel obje olarak bakılan kadın, doğal olarak her gün tecavüz kültürünün saldırılarına maruz bırakılmaktadır. Erdoğan, yasa ve kanunları ile tecavüz kültürüne meşruluk kazandırmıştır. Tecavüze uğrayan, mağdur kadını değil, tecavüz edeni koruyan bir çizgi savunulmaktadır. Kadını metalaştıran, şiddeti, tecavüz kültürünü kadına hak gören, meşru kılan egemen erkek, iktidarının elinden gideceği korkusunu hep yaşarken, diğer taraftan kadın karşısında âlim kesilebilmektedir” dedi.

AKP-ERDOĞAN’IN ÇOCUK VE GENÇLERE YÖNELİK POLİTİKASINDA TECAVÜZ ZİHNİYETİ HAKİM

Kadınlara dönük geliştirilen uygulamaların yanında bir de çocuklara dönük geliştirile ve son süreçte açığa çıkan taciz ve tecavüz olaylarına ilişkin ise Erzurum “Tecavüz kültürü birçok biçimi ve çeşitli hedefleriyle uygulanmaktadır. AKP-Erdoğan iktidarı çocuk ve gençlere dönük politikasında da aynı zihniyeti taşımaktadır. Bir taraftan ‘çok çocuk doğur’ fetvasını verirken, diğer taraftan Kürt çocuklarını katledip, zindanlara koyuyor. Bu ne yaman çelişkidir. Bu aslında Erdoğan’ın Kürde olan tahammülsüzlüğünü, kin ve nefretinin büyüklüğünü ortaya koyuyor. Bu kadar acımasız, saldırgan politikalarının altında hiç kuşkusuz, Kürt çocuklarından ve gençlerinden korktuğunun ifadesi oluyor” şeklinde konuştu.

OKULLARI ÖNCE YIKIYOR, SONRA DA ASİMİLASYON POLİTİKALARIYLA YENİSİNİ İNŞA EDİYOR

Ardından Türkiye ve Kürdistan’da eğitim yerlerinde geliştirilen kendi toplumundan dilinden kültüründen uzaklaştırmaya dayalı asimilasyon politikalarına ilişkin Erzurum “Gençlik toplumun ruhu, dinamiği, çağın ve toplumun yenilikçi, potansiyelini taşıyandır. AKP-Erdoğan bu şifreyi çözdüğünden en fazla çocukları ve gençliği hedef almakta ve onları sindirme, asimile etme, yozlaştırma bütünüyle kişiliksizleştirme politikalarıyla, toplumu düşürmektedir. Özellikle Kürt çocuklarına dönük asimilasyon politikası hızlandırılmak istenmektedir. Bunu da çocuklara işkence yaparak, tehdit ederek, sindirmeye, Kürdistan’da yıkılmış, harabeye çevirdikleri okul ve binaları hızla inşa ederek planlamaktadır. Önce yıkıyor, sonra üzerine daha da geliştirilmiş asimilasyon politikalarıyla yenisini inşa ediyor. Tüm devlet ve iktidarların kendilerini ayakta tutabilmeleri için eğitim alanlarında uyguladıkları bir yöntemdir bu. Eskinin üzerinden inşa etmek yerine, eskiyi tümden yok edip, toplumu kendi ideolojik argümanlarıyla eğiterek teslim alma, devşirme, bu yoldan toplum olmaktan çıkarmadır” dedi.

‘BOYUN EĞER KÖLELEŞTİRİLMİŞ YENİ NESİLLER HAZIRLANIYOR OKULLARDA’

Erzurum, ‘AKP-Erdoğan tekelinde bulunan eğitim sistemi, kâr-sermaye sektörü ve Erdoğan iktidarının ideolojik çizgisini güçlendirmenin dışında bir işlev görmemektedir’ diyerek şunları söyledi: “Kalıplaşmış zihinler üreten, ezberci, bireyci ve toplumsal değerlerden uzak bir eğitim sistemi ne gençlere ne de topluma bir yarar getirmektedir.  Tek millet, tek dil, tek vatan, tek bayrak adı altında faşist, milliyetçi, dinci duygularla beslenmiş bir gençlik yetiştirilmek istenmektedir. Kendi tarih anlayışları, cinsiyetçi, milliyetçi dinci ideolojileri ile geliştirdikleri okullarda bireyi aynılaştıran, kendi toplumsallığına yabancılaştıran ve toplumsal değerlerden uzaklaştıran bir eğitim sistemini daha da derinleştirerek geliştirmektedir. AKP-Erdoğan’ın esasta gençleri doğru bir yaşam tarzına yönelten, topluma hizmet etmeye yönlendiren bir eğitim projesi, sistemi yoktur. Daha çok devlet ve iktidara özelde Erdoğan çıkarına hizmet eden eğitim projeleri hazırlanmaktadır. Çocuklar ve gençler bu eğitim sistemlerinde zihnen ve ruhen çökertilerek, onur kırıcı ve özgüven yitimine uğramakta, böylece Erdoğan iktidarına hizmet eden, ona boyun eğen, köleleştirilmiş yeni nesiller hazırlanmaktadır. Çocuklar ve Gençler bu sistemle uyuşturuculuğa, fuhuşa, hırsızlığa, cinayet’e kadar götürülmekte, kültürel yozlaşmayla karşı karşıya bırakılmaktadır.”

DEVŞİRME SİSTEMİ ERDOĞAN İKTİDARI ALTINDA GÜNCELLENEREK YÜRÜTÜLMEKTEDİR

Eğitim yerleri birer asker polis yetiştirme yerleri olduğuna dikkat çeken Erzurum “Osmanlıların Yeniçeri ocağında esir alınan çocukları devşirerek savaşa asker yetiştirme ve ordu kurma olan devşirme sistemi, Erdoğan iktidarı altında güncellenerek yürütülmektedir. Devşirme sistemi aynı zamanda oğlancılığı da geliştirerek, Osmanlı saray padişahların birer zevk aracı haline getirilmiştir. Osmanlı döneminde devşirme-oğlancılık, toplumu onursuzlaştırma, asimile etmede en etkili sistem olmuştur. Günümüzde ise, Erdoğan Osmanlı devlet sistemini örnek alarak geliştirdiği, yurtlar, öğrenci vakfı, okul vs. kurumlar çocukları onursuzlaştıran, iradesizleştiren, devşirilerek polis, asker, ajan olarak topluma karşı düşman yetiştirilen alanlar haline getirmiştir” dedi.

İSKAN YASASI ERDOĞAN’IN TALİMATLARIYLA YENİDEN PRATİKLEŞMİŞTİR

Kendisini Osmanlı sultanı yerine koyan Erdoğan dönemin iskan politikasını yürütmeyi amaç edindiğini vurgulayan Erzurum Kürt halkının buna karşı duyarlı olması konusunda şu ifadelerde bulundu “Yine Anadolu, Türkmenlerin, diğer adıyla Yörüklerin bugün başka illerden Kürdistan’a -Axlat’a- Bitlis- gönderilmesi de Osmanlı devlet sisteminin daha 18.yüzyıllarda Kürt halkına dönük asimile etme ve çıkacak isyana karşı halkı kontrol altına almak için çıkarttığı zorunlu İskân yasasıdır. İskân yasası bugün Erdoğan’ın talimatlarıyla tekrar yürürlüğe girmiş, pratikleştirilmiştir. Erdoğan, Kürt halkını ve özgürlük mücadelesinin tasfiyesi için her türlü yolları denemekte, ‘Tarih Tekerrür Edilmektedir’. 

Dolayısıyla AKP-Erdoğan zihniyetinin yaratmış olduğu tecavüz kültüründen başta kadınlar ve gençler olmak üzere toplumun tüm kesimini kurtarmak, ancak kendi Demokratik Ulus sistemimizi inşa etmekle gerçekleşecektir. Öncelikle Kadınlar kendi bedenlerine, iradelerine sahip çıkmalı, Erdoğan’ın kadını metalaştıran, köleleştiren dil ve dayatmalarına karşı özgür yaşamı geliştirme mücadelesi yürütülmelidir. Kadının onuru, gururu ve bedenine yapılan saldırıyı kabul etmeyerek, her fırsatta buna karşı toplum olarak örgütlü durmak, AKP-Erdoğan politikalarını ve tecavüz kültürünü boşa çıkarmak olacaktır”

TECAVÜZ KÜLTÜRÜNE KARŞI DEMOKRATİK, EŞİT VE ÖZGÜR YAŞAM KÜLTÜRÜ

Erzurum son olarak şu çağrıda bulundu “Önder Apo, demokratik ulus inşasını kadını ve gençliği öncü olarak belirlemiş, özelde gençliğin misyon almasına vurgu yapmıştır. Gençlik toplumun varlık kazanmasında ve toplumun öz savunmasında sorumlu olandır. Tüm toplumsal yapılanma ve oluşumlarda gençlik belirleyici olmuştur. Başta zihniyet-eğitim çalışması olmak üzere toplumun tüm alanlarında kurumlarımızı geliştirmeli, kendi sistemimizi kendimiz inşa etmeliyiz. Dili, dini, cinsi ve kültürü ne olursa olsun toplumsallığı, toplumun ahlaki ve politik değerlerini savunan, ona sahip çıkan yeni nesiller yetiştirmek, toplumların esas görevidir. Bunu geliştirdiğimiz taktirde ancak çocuklar ve gençlerimizi Erdoğan’ın kirli politikalarından kurtarmış oluruz. AKP-Erdoğan’ın tecavüz kültürüne karşı, Önder Apo’nun demokratik, eşit ve özgür yaşam kültürünü geliştirelim, tüm savaş ve şiddete son bulalım.”