Besê Erzincan: Zilan anlamlı yaşamın aşk ile yaşanmasıdır

KJK koordinasyonu üyesi Besê Erzincan, Zeynep Kınacı’nın (Zilan) eyleminin 20’inci yılında Zilan’ın anlamlı yaşamın aşk ile yaşanması olduğunu söyledi.

Tarihsel olarak Zilan’ın eyleminin kadınların yaşamı anlamlı kılma mücadelesinin özünü teşkil ettiğini ifade eden Besê Erzincan Erzincan, “İnsanlık için anlam damlası olabilmek erkek egemen sistemin yaşam kalıplarından kurtulma temelinde ki özgürleşme adımları ile başlar” dedi.

Erzincan, Zilan kişiliğinde anlam bulan kadının yaşam bağını kurarak şöyle konuştu: “Yaşam demek anlam dünyası demektir. Yaşamın anlamlı olabilmesi anlamlı kadın yaşamlarından geçer. Zilan arkadaş buna çarpıcı bir örnektir. Tarihsel olarak kadınların kendilerine ait olma mücadeleleri yaşamı anlamlı kılmanın özünü teşkil eder. İnsanlık için anlam damlası olabilmek erkek egemen sistemin yaşam kalıplarından kurtulma temelinde ki özgürleşme adımları ile başlar. Oluş anları zamanın, mekânın içinde ki farkındalıkları yakalamakla gerçekleşebilir. Farkında olma müthiş bir anlama ve iradeleşme anıdır. Ahlaki, vicdani duyarlılıkla bir bütün halinde gelişir. Soykırımcı sistemler kadınların oluş ve farkındanlık anlarını, değişim, dönüşüm zamanlarını kara delikler gibi yutmak isterler. Kapitalist modernitenin günlük yaşamın tüm anlarına bir yandan ideolojik, düşünsel argümanlarla diğer yandan baskı ve zor ile hüküm kurmak isteyişinin altında özgür, muhalif düşünceyi durdurma, insanı düşünemez hale getirme planlaması yatmaktadır. Özellikle günümüzde kadına dayatılan biyolojik sınırlara sıkıştırılmış modelin özünde de bu yatmaktadır. Faşizm cinsiyetçiliği geliştirerek dincilik, milliyetçiliği derinleştirip perçinlemektedir” belirlemesinde bulundu.”

Tarihsel olarak kadının hafızasızlaştırılması, yok sayılması, vahşi yöntemlerle korkutulmaya çalışılmasının altında yatan gerçeklik erkek egemen zihniyetinin tekçi politikalarından kaynağını aldığına dikkat çeken Erzincan şunları kaydetti: “Farklılıklar, egemenliklerde her zaman korkuya, korkular da saldırganlığa ve yok ediciliğe dönüşür.  Egemen erkeğin büyük insanlık suçlarının ortaya çıkmasından duyduğu korku ve bunun saldırganlığıdır. Ancak toplum var oldukça direniş her zaman olacaktır. Toplumsallığı bütünü ile bitirmeye çalışan faşizm diğer yandan sürekli olarak kendi mezar kazıcılığı yapar. Çünkü toplum bittiği anda kendisi de bitmiş olacaktır” belirlemesinde bulundu.

ANLAMLI YAŞAMIN SAHİBİ OLMAK

Zilan arkadaşın 1996 yılında ki fedai eylemi kendisinin de ifade ettiği gibi “büyük, anlamlı bir yaşamın sahibi olma” amacını daha güçlü farkındanlıkla algılanması gerektiğine değinen Erzincan şunların altını çizdi: “Günümüzün Ortadoğu’sunda, Türkiye’sinde, Kürdistanın’da Zilan duruşu daha da güçlü anlaşılmalıdır. Soykırımlara uğramış bir cinsin, halkın, inancın bir ferdi olmanın bilinçli çıkışı, iradesi ancak bu kadar büyük olabilir. Yaşam hakkı tamamı ile gasp edilmiş, sürekli bir soykırım kıskacında tutulmuş insanların öfkesi, intikamının görkemli bir cevap verişidir.”

HAKİKAT ARAYIŞI; YAŞAM ARAYIŞI

“Ezilenler, ötekileştirilenler bilinç ve iradelerini eylemsel eştirdiklerinde her türlü egemenlikçi, faşist, kirli dünyaya karşı müthiş bir öfke ve başkaldırı yaşamaktalar” ifadesini kullanan Erzincan şu hususlara değindi: “Kendini bilme eylemlilikleri ile birlikte bireyler kendilerini yeniden tanımlıyor. Başkalaşıma uğramış kadınlık, kürtlük, Alevilik, ezilmişliklerin farkına varılıyor. Büyük bir utanç, onursuzluk, yalan gerçeğe karşı günlük yaşamın anlarından başlayıp tüm yaşamın zamanlarına doğru akıp giden bir hakikat arayışı, yaşam arayışına dönüşüyor. Bireyler özgürlük düşünceleri etrafında örgütleniyorlar, yeni bir yaşam arayışına giriyorlar. Zilan arkadaş bir hakikat arayıcısıdır. Yaşama tutku ile bağlı olmanın, yaşamı yeniden yaratmanın adıdır. Zilan arkadaş önderliğimizin şahsında ortaya çıkan hakikatleri savunan ve kendisin de temsil ettiği bir özgürlük tanrıçası idi.”

SUİKASTA BÜYÜK CEVAP

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kadınların, halkların, inançların, ezilenlerin tarihini gün yüzüne çıkardığını ifade eden Erzincan, “Büyük bir bilinçlenme ve irade ile özgürlük hareketinin öncülüğünü gerçekleştirdi. Kendi kişiliğinde yeni ve özgür bir insanının nasıl yaratılacağının somut örneklerini gösterdi. Bir toplumun en kıymetli fertleri öncüleridir. Onlar toplumun yol göstericileridir. Bu yüzden egemenlikçi, faşist, hegemon zihniyet sürekli öncülere saldırır. Öncünün şahsında bir halkın özgürlük taleplerine, insanlığın kurtuluş umutlarına darbeler vurulmak istenir” şeklinde konuştu.

Erzincan Zilan eyleminin gerekçesinin başında 6 Mayıs Kürt Halk Önderine karşı gerçekleştirilen suikasta Zilan şahsında cevap verildiğine dikkat çekerek şunları ifade etti: “Önderliğimize gerçekleşen saldırılar Kürt halkının, kadınların, ezilenlerin özgürlük istemlerine yapılmış saldırılardı. Önderliğe karşı geliştirilen her saldırı, komplo özünde verili sistemin toplumu sömürü ve soykırım içinde sürekli tutma isteminin en belirgin, açık işaretidir. Zilan arkadaş eylemini gerçekleştirirken kesinlikle bunun çok iyi bilincinde ve farkındaydı.  Zeynep Kınacı yoldaş önderlik hakikatini aşk ile inanmış bir kadın yoldaşımızdı. Yeni ve özgür, eşit yaşama duyduğu muaazzam, kuvvetli duygular kendisini yaşamın hakikatlerini derinlikli, doğru bir anlamaya kavramaya götürmüştür.”

ÖZGÜRLÜK ARAYIŞI

Zilan eyleminin anlamının çok derin olduğuna değinen Erzincan  eylemin amacına ilişkin de şunları ifade etti: “Her seferinde toplumumuzla birlikte yeni başlangıçlar yapabilmeliyiz. Kapitalist modernitenin bireyciliği, bencilliği içinden çıkılabilmelidir. Toplumsal mücadele içinde özgür bireyler olarak gücümüz oranında yer almalıyız. Toplumda her bir ferdin soykırımcı güçlere karşı yapabilecekleri şeyler vardır. Sistem içinde sisteme karşı mücadele nasıl olacak? Sorusu halen güncelliğini korumaktadır. Düşmanın yaşam anlayışlarından, bencilliğinden, bireyselliklerinden kendimizi kurtarabilmeliyiz. Karşımız da ki düşman gerçekliği son derece acımasızdır. Tarihsel hafızamız, kültürümüz, dilimiz sürekli olarak devletin tecavüzü altında. Tecavüz gerçekliğine alıştırılmış bir toplumsal gerçeklikle birlikte köle bir yaşam bize reva görülüyor. Mücadele hepimizin görevidir. Bazıları direnecek, mücadele edecek diğerleri de seyirci kalacak bu kabul edilecek bir durum değildir.”

ÖRGÜTLENEREK İNŞA EDELİM

“Zilan arkadaşın eylemi kadının ve toplumumuzun büyük uyanışına, sarsılmasına sebep olmuştur” ifadesinde bulunan Erzincan şunları aktardı: “Tek bir kişi bile olsak eğer kendimizi doğru temelde örgütleyip inşa edebilirsek düşmanın siyasi, sosyal, ekonomik, kültür, basın, öz-savunma ve yaşamın her alanında düşmana güçlü darbeler vurabiliriz. Yeter ki insan yapacağı işlerde, amaçlarında bir netlik ve iddia taşısın. Mutlaka o hedeflere ulaşmanın yolunu bulacaktır. Yaşam hakkı gasp edilmiş, yılları elinden alınmış, soykırım kıskacında tutulan insanlar basit olamazlar. Tam tersine ruh ve bilinç, burada tepeden tırnağa irade ve hafıza kesilmek zorundadırlar. Çünkü bilirler ki, unutmak ihanettir, yaşatılanlara karşı tutumsuz kalmak, bir mücadele gerekçesi yapmamak ihanettir.”

DİRENİŞ VE İNŞA

Erzincan konuşmasının sonunda şu ifadelere yer verdi: “Düşman yaşamın bütün alanlarında bizim için reva gördüğü asimilasyon, inkar, imha, kimliksizlik, ana dilini bile konuşamama, göçertme, evlerimizin yakılıp yıkılması, işsizlik, yoksulluk, sınırsız bir köleleştirme politikasıdır. Buna karşılık ezilenlerin, ötekileştirilenlerin halkların, kadınların, inanç ve mezhep guruplarının vereceği cevap yaşamın her yanında direniş ve yaşamı yeniden inşa ederek anlamlı kılmanın yollarını mutlaka aramak ve bunu gerçekleştirmektir. Ama önce direniş mutlaka direniş olmalıdır. Zilan arkadaş düşmana karşı direnişin ve özgür yaşamın sembolüdür. Demokrasi, özgürlük güçleri, Kürtler, kadınlar, Aleviler tüm ezilenler direnerek kişiliklerini ve onurlarını koruyabilirler. Zilan arkadaşa ve tüm şehitlere layık olabilirler.”

...