Dünya kadınları, Libzon'da savaş ve kadını konuştu

Dünya Kadın Yürüyüşü etkinlikleri, Libzon'da sürüyor. Etkinliklerde Kürt kadın hareketinin mücadelesine de değinilerek, Öcalan'ın rolüne dikkat çekildi.

Dünya Kadın Yürüyüşü etkinlikleri, Libzon'da sürüyor. Etkinliklerde Kürt kadın hareketinin mücadelesine de değinilerek, Öcalan'ın rolüne dikkat çekildi. Etkinlikte, DAİŞ'in elindeki Êzîdî kadınlar ve yine siyasi tutsak kadınlar için de çağrı yapılması istendi. 

Dünya Kadın Yürüyüşü’nün (DKY) 4. Uluslararası Etkinliği 15-17 Ekim 2015 tarihleri arasında Portekiz'in başkenti Lizbon'da düzenleniyor.

Lizbonun banliyölerinde çeşitli etkinlikler ile 8 aydır eylemde olan feminist karavan eylemcileri karşılandı. Yürüyüşler, mitingler ve atölye çalışmaları ile başlayan etkinliklere Portekiz sömürgesi olan Kapverli halkı ev sahipliği yaptı. Her noktada gecekondu sakinleri, yine kadın temizlik işçisi ve çocuk bakıcıları kendi hayat koşullarını, karşılaştıkları ayrımcılık ve baskıları yürüyüşçüler ile paylaştılar.

YILDIRIM: ÖCALAN'IN ÖNCÜLÜĞÜ BELİRLEYİCİ OLDU

Etkinlikte, 16 Ekim günü ise Kürdistan Kadın Mücadelesi atölyesi gerçekleşti. Moderatörlüğünü Uluslararası Kürt Kadın Hareketi Temsilciliğinden Nursel Kılıç'ın yaptığı etkinliğe, TJKE Temsilcisi Rojda Yıldırım konuşmacı olarak katıldı. 

Yıldırım, Kürt kadın hareketinin 40 yıllık bir miras üzerinden kendisini bugün dünyaya taşıdığını belirtti. Bugün Kobanê ile sembolleşen kadının, dağlarda, cezaevlerinde siyasi ve sosyal alanlarda sürekli ataerkilliğe karşı sistematik bir ideolojik mücadele ile günümüze geldiğini vurgulayan Yıldırım, şöyle konuştu:

"Bizim savaşımız özünde geleneksel topluma, ataerkilliğe, köle erkek ve köle kadına karşı verilen bir savaştır. Kürt kadın hareketinin günümüze kadar sürekli gelişiminde Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan'ın ideolojik öncülüğü belirleyici olmuştur. Kadın hareketi, günümüzde radikal toplumsal çözümler ve alternatiflerle bütün insanlığa bir çözüm sundu."

Yıldırım, Dünya Kadın Yürüyüşü'nün kadına karşı şiddeti bir cins kırımı ve savaş suçu olarak tanımlamasını, Rojava Devrimi'ni selamlamasını ve DAİŞ'in elinde bulunan Êzîdî kadınların durumunu bütün dünya kadınlarını sorunu olarak tanımlamasını istedi.

BARIŞ ŞEHİTLERİ İÇİN SAYGI DURUŞU

Lizbon Üniversitesi'nde ise etkinlikler kapsamında 17 Ekim'de ortalama bin kadının katılımıyla savaş ve kadın konulu sunumlar yapıldı.

Etkinlikte konuşan, Dünya Kadın Yürüyüşü Koordinasyonu'nun Portekiz temsilcisi, "8 aylık bir karavan eylemi sona ermiş oldu fakat mücadelemiz devam edecek. Alternatiflerimiz için mücadele edeceğiz" diyerek, Ankara'daki barış şehitleri için bir dakikalık saygı duruşu davet etti.

FADİ: FİLİSTİN KADIN, İSRAİL ERKEKTİR!

Ardından Filistin'de savaş ve kadın üzerine sunum yapan Şad Fadi adlı aktivist söz aldı. Fadi, "Filistin bir kadındır, İsrail ise bir erkektir" diyerek, kadının büyük tehdit olarak görüldüğünü ifade etti. Fadi, "Filistinli kadınların bedeni sömürünün esas alanıdır. İsrail işgalcileri Filistin kadınlarının bedenini bir savaş ganimeti olarak görmektedir. Bu sömürüden zihnen ve bedenen kurtulmak, bir direniş gerekçesidir. Filistinli kadın tutsaklar cinsel şiddete maruz kalıyorlar" ifadelerini kullandı.

MİNA: ESKİ KADIN AYAKLANMALARI UMUT OLUYOR

Karavan eylemcisi feminist aktivist Mina ise "Avrupa'daki durumlar Avrupa faşist devletlerin politikaları sonucudur" diyerek şunları belirtti: "Örneğin Sırbistan devleti ilticayı kabul etti fakat pratikte aynı iyimserliği göstermediler. Eski Yugoslavya'da da '90'lı yıllarda benzeri yönelimler oldu. Direniş alternatiflerine ihtiyaç var. Eski Yugoslavya'da 9 kadın mahkemesi var. Kadınların adalet konsepti armoniye dayalı. Erkek tarihi kadın tarihini yazmıyor; o bir çatışma tarihidir. Avrupa şu anda sağa kaymışken eski Yugoslavya'da eski kadın ayaklanmaları bir umut olmaktadır."

MOZAMBİK: SADECE COĞRAFYALAR DEĞİL, KADIN BEDENLERİ DE SÖMÜRÜLÜYOR

Dünya Kadın Yürüyüş Sekreteri Grassa Mozambik ise kadınların sistematik olarak savaş gerçekliği içerisinde yaşadığını belirterek, savaşta da barışta da aslında kadın için savaş koşullarının değişmediğine dikkat çekti. Grassa, "Kadınlar için barış demek evde savaş demektir" diyerek, ataerkil yapılanmanın kadına karşı sürekli olarak savaş halinde olduğunu söyledi. Sadece coğrafyaların değil, kadınların bedenlerinin de sömürüldüğünü, savaşın kadınlar üzerinde yarattığı sonuçların tartışılmadığını kaydeden Mozambik, Afrika ülkelerinde uluslararası şirketler eli ile sömürünün gerçekleştirildiğini, kadın sömürüsünün ise bu şirketlere bağlı paravan yapılanmalar tarafından sürdürüldüğüne dikkat çekti. Özellikle genç kadınların fuhuşa teşvik edilerek yaygın bir şekilde kullanıldıklarını ifade eden Mozambik, sözlerini, "İttifakın temeli güvenden geçer; özgürlüğe kadar hep birlikte yürüyeceğiz" diyerek bitirdi.

ŞAFAK: KÜRT KADINLAR ÖZ ÖRGÜTLENMELERİ İLE BÜYÜYOR

KJA Temsilcisi Sultan Şafak da, Kürdistan'da savaş ve kadın konulu bir sunum yaptı. Şafak, KJA'nın örgütlenme modelini, toplumsal sorunlara bakış açısını ortaya koyduğu sunumda savaşın en çok kadınları vurduğunu, Kürt kadınların ise kendi öz örgütlenmelerini her alanda yükselterek kadın mücadelesini büyüttüğüne dikkat çekti. Dünya Kadın Yürüyüşü'nün Nusaybin'de başlatıldığını ancak organizesinde yer alan Nusaybin Belediyesi Eş Başkanı Sara Kaya'nın siyasi soykırım operasyonları sonucu cezaevinde olduğunu söyleyen Şafak, tüm siyasi kadın tutsaklarının özgürleştirilmesi için DKY'nden çağrı yapmasını talep etti.

Etkinlik yürüyüş ve sonuç bildirgesinin açıklanması ile son bulacak.