Hayatına sahip çıktı; hala cezaevinde

Hayatına sahip çıkarak kendisine şiddet uygulayan eşini öldürdüğü için hapsedilen Yasemin Çakal, iki yaşındaki oğlu ile birlikte cezaevinde. Sağlık sorunları yaşayan Çakal, hastaneye sevk edilmediği için hastalığın teşhisi bile konulabilmiş değil.

Yasemin Çakal, 2014 yılının Temmuz ayından bu yana cezaevinde tutuluyor. Üstelik yalnız değil, iki buçuk yaşındaki oğlu ile birlikte Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'nde kalıyor.

Nedeni ise; nişanlandığı günden itibaren kendisine şiddet uygulayan kocası Özkan Kaymaklı'yı öldürmek. Hayatına sahip çıktığı için, “yakın akrabayı öldürmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor.

Yasemin'in yaşadıklarını ANF'ye anlatan avukatı Diren Devrim Şen, Kaymaklı'nın ekonomik şiddetten cinsel şiddete Yasemin'e sistematik olarak iki yıl boyunca şiddet uyguladığını söyledi.

AYLARDIR ATK RAPORU BEKLENİYOR

Mahkeme, Adli Tıp Kurumu'ndan Ekim ayından bu yana rapor bekliyor. Avukat Şen, rapor için, “Bu rapor, Yasemin'in evliliği boyunca yaşadığı fiziksel, cinsel ve ruhsal şiddeti belgeleyebilir” dedi.

Şiddet mağduru tüm kadınlar gibi, Yasemin'in yaşadığı cinsel şiddeti anlatmakta zorlandığına dikkat çeken Avukat Şen, “Bu nedenle adli tıp anabilim dalına gönderilmesini istedik. Özerk bir kurumda. Bilimsel kriterleri daha çok esas alıyordu. Ancak mahkeme reddetti. En sonunda Adli Tıp Kurumu'na rapor için sevkine karar verdi. Şimdi bu raporun sonucunu bekliyoruz” dedi.

Yasemin'in duruşma salonunda kendini ifade etmekte zorlandığını anlattı ve ekledi: “Mahkemeler zaten erkek adaleti tesis ettikleri, gerçek adalete dokunmadıkları için, kadınların suskunlukları işlerine geliyor. Biz müdahale etmeseydi, Yasemin'e ikinci celse yakın akrabayı öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını vereceklerdi. Yasemin, sürekli şiddet görüyor. Mahkeme, 'Neden rapor almadın' diye soruyor. Yasemin, ender konuştuğu duruşmalardan birinde, 'Evden dışarıya çıkartmıyordu' yanıtını verdi. Sistematik olarak şiddete maruz kalmış.”

Hem cinayet anında hem de öncesinde haksız tahrik olduğunun altını çizen Avukat Diren Cevahir, kefaletle bırakılan Çilem Doğan'ın durumunun Yasemin için de emsal olabileceğini belitti, “Ancak kadınların parayla özgürlüklerine satın almalarına gerek kalmadan, kadınlar özgürlüklerine kavuşabilmeli” dedi.

KANSER OLABİLİR

Yasemin, cezaevinde de zor günler geçirdi. İlk zamanlarda adli tutuklarla kaldığı dönemde, hem tutuklulardan hem de infaz koruma memurlarından şiddet gördü. Cezaevi idaresi tarafından koğuşu sürekli değiştirildi. Avukat Şen, şimdiki durumu için, “Şu an kaldığı koğuş öncekilere göre çok daha iyi” diyor.

Çok ciddi sağlık sorunları da yaşıyor. Memesinde kitle var. Trioitlerinde de sorun var. Ancak hastaneye yatışlı sevki yapılmadığı için aylardır teşhis de konamıyor. Avukatı, en kısa sürede hastaneye yatırılarak, teşhislerinin yapılmasını istedi. Ancak bu konuda cezaevi yönetiminin talepleri karşılamadığına dikkat çeken Avukat Şen, bu konuda yeniden girişimlerde bulunacak.

Yasemin, arkadaş görüşçüsü hakkından da mahrum. Yasaya göre, tutuklular, 60 gün içinde üç arkadaşlarının isimlerini cezaevi idaresine bildirmesi durumunda, görüşebiliyor. Ancak, Yasemin 60 gün içinde bu başvuruyu yapmadığı için ailesi ve avukatları dışında kimse ile görüşemiyor. Bu konuda yaptığı itirazlar sonuçsuz kaldı. “Böyle bir hakkı olduğundan haberi olmadığı için cezaevi idaresine isim bildirmemiş olabilir” diyen Avukat Şen, bu konuda da hukuki girişimlerin sürdüğünü söyledi.

HAYATINA SAHİP ÇIKTI, ÖZGÜR KALMALI

Yasemin'in hukuki durumunun “meşru müdafaa” olduğunun altını çizen Avukat Diren Cevahir Şen, “Bu kadınlar hayatlarına sahip çıkıyor” dedi ve ekledi: “Bu kadınlar, erkeklerin şiddetine maruz kalıyor. Mahkemeler ise sadece olay anına odaklanıyor. Biz ise kadının yaşadığı bütün hikayeyi anlatıyoruz. Özgecan hayatına sahip çıkabilseydi bugün sanık sandalyesindeydi. Çilem ya da Yasemin, o adamları öldürmeseydi bugün mezardaydı. Bizler mahkemelerde bu gerçekleri anlatıyoruz. Kadınların serbest bırakılmasını istiyoruz. Kadınların ortak mücadelesi büyürse, bu kadınların özgürleşeceğine inanıyoruz.”