Kadın cinayetlerinde uygulanan indirimlere son

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, kadın cinayet davalarında katillere uygulanan ceza indirimin son bulması talebiyle Bade otelde basın toplantısı düzenledi.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, kadın cinayet davalarında katillere uygulanan ceza indirimin son bulması talebiyle Bade otelde basın toplantısı düzenledi. “Biz kadınlar intikam değil adalet istiyoruz” mesajı veren kadınlar, kadın cinayetlerinin önlenmesi için Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını ve sözleşmenin ışığında, TKC’da bazı değişikler ve düzenlemeler yapılmasını istedi.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’ne sayılı gün kala bir araya gelen Kadın Cinayetleri Durduracağız Platformu, kadın cinayetlerinde katillere uygulanan “iyi hal”, “tahrik” indirimlerinin son bulması talebiyle Şişli Bade otelinde basın toplantısı düzenlendi.

CHP Milletvekili Gülay Yedekçi, CHP eski milletvekili Melda Onur, eşi tarafından katledilen Muhterem Gökmen’ın ablası Çiğdem Evcil’in ve hukukçuların konuşmacı olarak yer aldığı toplantıya, çok sayıda kadın destek verdi. 1 Eylül -28 Ekim gibi kısa bir zaman dilimi içerisinde 45 kadının öldürdüğü Türkiye’de, yuvarlak masada bir araya gelen kadınlar, kadın cinayetlerinde yasalar yeterli mi? İyi hal indirimi ne demek? Haksız tahrik haklı mıdır? Özgecan yasası nedir? sorularını yanıtladı.

ERKEK EGEMEN ŞİDDETE AMASIZ, FAKATSIZ KINAMA!

“Kadın cinayetlerine indirim uygulanmasın” yazılı pankart ve erkek şiddeti sonucu katledilen kadınların fotoğraflarının yer aldığı toplantıda ilk sözü Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav aldı. Başka bir kadının hayatını kurtarmaya çalışırken bıçaklanarak öldürülen Doktor Aynur Dağdemir’i ve Paris saldırılarında yaşamını yitirenleri anarak sözlerine başlayan Kav, “Ölümden öte köy yok. Bütün ölümlerin durması, barışın gelmesini temennimizdir” dedi. Platform olarak uzun yıllardır kadın cinayetlerine karşı mücadele ettiklerini hatırlatan Kav, şiddete karşı mücadelede esas olanın kadınları hayatta tutmayı olduğunu vurguladı. Kadınların verdiği mücadele sonucunda kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddettin bir insan hakları suçu olarak kabul edilse de, pratikte bir ilerleme kaydedilmediğini hatırlatan Kav, bu suçun uygulamada tanınması için ilk etapta siyasetçilerin, cumhurbaşkanın, başbakan ve parti liderlerinin erkek egemen şiddeti amasız, fakatsız kınamasını gerektiğini altını çizdi.

5 TEMEL TALEP

Şiddetten korunup hayata kalan kadınların mevcut 6284 sayılı koruma kanunun uygulanmasını isteyen Kav, erkek şiddetini aklayan ceza kanununda indirim uygulamanın son bulmasını için 3 yıl önce 25 Kasım günü CHP Milletvekili Melda Onur ile birlikte meclise öneri sunduklarını ancak bu önerinin hala kabul görmediğini ve bu arada 1000 kadının hayatını kaybettiğine dikkat çekti. Kav talepleri şöyle sıraladı: “6284 sayılı koruma kanunun uygulanmasın, indirimler son bulsun, İstanbul Sözleşmesi pratiğe dökülsün, bir kadın bakanlığı kurulsun, kadınların eşitliğini tam garanti altına alan yeni bir anayasa yapılsın.”

Bu beş temel talebinin hayata geçtiğinde, her gün yas tutulmasına neden olan acının biteceğini belirten Kav, ancak ilk etapta topluma ve vicdana sığmayan indirimlerinin tümden kaldırılması gerektiğini vurguladı.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ UYGULANSIN

Avukat İpek Bozkurt, kadın cinayetleri önlenmesi için 2011 yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesi’nin kadına karşı şiddeti önlenmesine ilişkin çok detaylı ve devletlere çok özel hükümlükler veren bir sözleşme olduğunu hatırlattı. Bozkurt, bu sözleşmenin ışığında, kadın cinayetlerini engellemek için TKC’da bazı değişikler ve düzenlemeler yapılması gerekirken, yapılmadığını belirti. İstanbul Sözleşmesi’nin, şiddetin önlenmesi, mağdurun şiddetten korunması, soruşturmaların düzgün yapılması, şiddetin önlenmesi için gerekli politikaların oluşturmasını kapsayan dört ana temel üzerine durulduğunu aktaran Bozkurt, devletin görevinin bu sözleşmeyi uygulamak olduğunu hatırlattı. Elinde silahla, bıçakla olay yerine gelen ve eylemi gerçekleştiren katillerin aklanması için mahkemelerde kadını suçlayıcı beyan vermesinin “iyi hal”, “tahrik” gibi indirimlere tabii tutulması için yeterli sayıldığına dikkat çeken Bozkurt, bu indirimlerin son bulması için “kadın cinayeti” İstanbul Sözleşmesi’ne dayanarak tanımlanması ve terimin TCK’de resmi olarak yerini alması, indirim maddelerinin gerekçelerinde, “kadın cinayeti failleri” için net bir sınırlandırıcı ifade ve hakimin takdir yetkisi için maddi kıstaslar eklenmesi gerektiğine işaret etti.

‘TC VATANDAŞI OLMAKTAN UTANIYORUM’

Eşi tarafından katledilen Muhterem Gökmen’ın ablası Çiğdem Evcil, erkek şiddetine yönelik uygulanan indirimlere sitem etti. “Biz ileriye gitmek istedikçe, cezalar artsın, indirimler kalksın dedikçe adalet körleşiyor” diyen Evcil, “Bunu kabul etmiyorum ve kabul etmeyeceğim. Ben kardeşimi kaybettim, canımın bir parçasını toprağa verdim” dedi. Kız kardeşinin devlet koruması altında savcının emriyle öldürüldüğüne dikkat çeken Evcil, savcının katili serbest bıraktıktan bir gün sonra kardeşimin öldürüldüğüne işaret ederek , “Bu yetmemiş gibi mahkemede kardeşimin darp raporları ortadayken hakim ve savcının önünde koskocaman bir dosya dururken, katil “iyi hal” indirimi alarak zafer kazanmış edasıyla hepimizin gözüne baka baka gitti” diye konuştu. “Adalet sistemi bunu nasıl yapıyor. Vicdanları buna nasıl elveriyor” diyerek feryat eden Evcil, “Muhterem son olsun dedik olmadı, Özgecan son olsun dedik olmadı, biz bu ülkede kadın olarak her gün bir kadın cinayetiyle uyanmaya mecbur muyuz? Yeter artık. Kadın olarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan utanıyorum” dedi.

CHP eski Milletvekili Melda Onur, 10 ayda günde bir kadının erkek şiddetiyle katledildiğin dikkat çekerken, kadın bakanlığın kurulması istedi. Ağırlaştırılmış müebbet hapsi öngören Özgecan kanunu meclise sunan CHP Milletvekili Yedekçi ise, bu kanun kabul edilip yasalaşmasına kabul edilene kadar mücadeleyi sürdüreceğini vurguladı.