Kadın kurtuluş ideolojisinde eğitim ve Akademiler

PAJK Meclis Üyesi Zelal Edessa, demokratik toplumun inşasında eğitim-akademilerin önemine ve PAJK’ın öncülüğüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

PAJK Meclis Üyesi Zelal Edessa, demokratik toplumun inşasında eğitim-akademilerin önemine ve PAJK’ın öncülüğüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kürdistan Özgür Kadın Hareketi (PAJK) Meclis Üyesi Zelal Edessa, demokratik toplumun inşasında eğitim-akademilerin önemine ve PAJK’ın öncülüğüne yönelik değerlendirmelerini ANF’ye anlattı. Edessa, “Kadın açısından her boyutta örgütlü bir mücadele stratejisi gerekmektedir. Bu da yaşamın her alanına yönelik geliştirilen Kadın Akademilerinin ideolojik, felsefi çalışmasının etkin kılınması ile olabilecektir” dedi.

‘KÜRT KADINI ÖNCÜLÜĞÜNDE GERÇEKLEŞEN KADIN RÖNESANS’IDIR’

Bugün Mezopotamya’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlük felsefesiyle yeni bir yaşamın örüldüğünü, Neolitiğin kutsanan ana tanrıça kültü olan kutsal coğrafyada tekrardan şanına yaraşır ikinci bir kadın devrimine öncülük yaptığını söyleyen Edessa, gelişmelerin felsefi, kültürel, sanatsal, siyasal vb. birçok açıdan toplumu geliştiren nitelikte ve tarihsel karakterde olduğunu söyledi. Edessa, “dağlardan, dört parça Kürdistan’a yayılan kadın özgürlük yürüyüşü Rojava-Kobane, Şengal direnişine kendi rengini vererek, herkesin yüzünü Kürdistan’a, Kürt kadının soylu direnişine çevirerek hayran bırakmıştır. Bu gelişmeyi yaratan, Önder APO’nun Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü paradigmasının yaşam bulmasıdır. Kürt kadını öncülüğünde gerçekleşen kadın Rönesans’ıdır. Yılların emeği ve zorluğu güçlenen Kürt kadının özgürlük çizgisindeki ısrarlı çabasının devrimle ürün dönüşmesidir. Gelişen, Kadın Kurtuluş İdeolojisi temelindeki Demokratik Toplum Devrimidir. Toplum ve kadın aydınlanmasıdır. Yeni yaşamın kadın duygusu, ruhu emeği ile yeniden inşasıdır. Aynı zamanda devletli uygarlık tarihiyle büyük bir hesaplaşmayı zihniyet, askeri, siyasal boyutuyla vererek onu geriletmesidir” dedi.

Tarihin en büyük mücadelelerin öncelikle zihniyet alanında verildiğini, zihniyette kazanıldıktan sonra yaşama indirgendiğini, tarihsel toplum gerçeğinde yaşanan uygarlık kadar eski olan özgürlük ideolojileri ile köleci ideolojilerin kıyasıya savaşımı olduğunu dile getiren Edessa, siyasi, askeri ve medya boyutundaki mücadelelerin ise verilen ideolojiye bağlı olarak bir formata girdiğini ifade etti. Edessa sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Tüm çabalar zihniyette kurgulanan paradigmanın sistemleştirilmesi ve yaşamsallaştırılması için verilmekte, her şey onun hizmetine koşturulmaktadır. Sınıflı uygarlığın doğuşundan itibaren Modernite ile demokratik modernite arasında her boyutta gelişen savaşım, ideolojilerin etkin kılınması içindir. Tarihsel akış içerisinde gelişen bu tür çatışmalar sayısızdır. Günümüz boyutunda ele aldığımızda Kürt Özürlük Mücadelesinin Kobene-Şengal’deki direnişi, özde Kapitalist Moderniteye karşı gelişen demokratik modernitenin öz savaşımı ve kadın eksenli özgür yaşamın inşasıdır. Bu mücadele her geçen gün özgürlük eğilim olan kesimlere esin kaynağı olmaktadır. Aynı şekilde Kapitalist Modernite karşısında demokratik cephenin büyümesine yol açmaktadır. Böylece tüm insanlığın kurtuluşunu hedefleyen en büyük ideolojik savaş Kobane’de zirveye ulaşmış bulunmaktadır. Direnişi yenilmez Kobane’yi tarihsel kılan şey özgür yaşam umudunun, ideolojisinin yaşama dönüşmesidir. Kapitalist Moderniteye alternatif doğru yaşamın kendini oluşturabilmesidir.”

Edessa, modernitenin toplumun değerlerini gasp ederek, sömürüsüne en çok alet ettiği, dibe vurduğu kesimin kadınlar olduğunu, mevcut günümüz dünyasının yaşadığı sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel vb. birçok sorunun kaynağında kadın olgusuna karşı geliştirdiği soykırımcı yaklaşımın yattığını belirtti. Uygarlık sisteminin ilk ortaya çıktığı günden beri kendisini kadının inkarı, değerlerinin gasp edilmesi ve ter yüz edilmesi üzerinden var ettiğini, bu sistemde kadına yönelik ideolojik, fiziki saldırı ve katliamların, taciz-tecavüzlerin sınırının bilinmediğini söyleyen Edessa, toplumun bu konuda refleksiz hale geldiğini, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın, özgür toplumun inşası için öncelikli şartın Kadın Kurtuluşu olduğu gerçeğini ortaya koymasının nedeni olarak bu belirttiği ifade etti.

‘KADIN KURTULUŞU İÇİN ÖNCE ZİHİNSEL KURTULUŞ GERÇEKLEŞTİRİLMELİDİR’

Kürt kadının yıllardır geliştirdiği özgürlük mücadelesinin çok önemli mevziler kazandığını ve önemli mesafeler kat ettiğini, ancak her gün büyüyen toplumsal sorunlar karşısında, dünyada yankı bulan Kadın Kurtuluş İdeolojisi ve mücadelesi büyük ilgi topladığı kadar beklentiyi,  topluma karşı tarihsel görevleri de beraberinde getirdiğini söyleyen Edassa, “PAJK’ın en çok önem verdiği bir konu da ideolojik çalışmalar olmaktadır. Varlık amacı kadını ideolojik, felsefi, siyasal, bilimsel, sosyal vb. birçok alanda güçlendirmektir. Modernitenin kadına yönelik geliştirdiği saldırılara karşı kadını öz savunma gücüne kavuşturma ve ona özgürlük bilincini kazandırmaktır. Kadın ilk önce düşüncede ihanete uğratılarak, belleksiz bırakılmak istendi. Sonra kendi benliğinden ve özünden uzaklaştırılarak kendine ve topluma yabancı kılındı. Kadın kurtuluşu için önce zihinsel kurtuluş, öz tarih kökleri ile buluşma gerçekleştirilmelidir. Egemen erkek sisteme karşı kadın eksenli demokratik sistemin geliştirilmesi toplumsal kurtuluş için vazgeçilmezdir. Bunun için PAJK kadının ideolojik ve zihinsel aydınlanmasını, özgür yaşamın olmazsa olmaz kabilinde bir çalışma olarak ele almaktadır. Bu anlamda kadın eğitimlerine ve akademilere hayati önem atfetmektedir” şeklinde konuştu.

Eğitim çalışmasının toplumun doğasına uygun olarak geliştirebilecek olan kadının kendisi olduğuna vurgu yapan Edessa, kadının doğası gereği eşitliğe, özgürlüğe ve adalete daha yakın olduğunu, tarihten getirdiği demokratik toplumun genlerini taşıdığını belirtti.

‘KADINLAR YAŞAMIN HER ALANINI BİR EĞİTİM MERKEZİNE DÖNÜŞTÜRMELİDİR’

Yaşamın her alanını toplumsal bilincin geliştirilmesinin yeri olarak ele alınması önemine değinen Edessa, eğitim için modernitenin şart kıldığı beton binalara takılmamak gerektiğini belirtti. “Yaşamın kendisi bir eğitim alanıdır” diyen Edessa, kadınların sokak, mahalle, ilçe, kenteler kadar oluşturdukları demokratik meclisin örgütlenmeleri içerisinde eğitim faaliyetlerinin bir sisteme kavuşturulmasının şart olduğunu dile getirdi. Edessa, şöyle devam etti: “İhtiyaçlar temelinde değişik plan ve projelerle toplumun her kesimi için bilinçlenme, aydınlanma çalışmasını geliştirebilirler. Önemli olan şey eğitim olgusuna nasıl yaklaşıldığıdır. Tüm teorik-entelektüel bilgi-birikim doğru bir yaşamın örülmesi içindir. Her ne kadar modernite bunu tersi amaçlar için kullansa da tarihsel toplumun hakikatinde bilgi-bilinç yaşamın sağlıklı yürütülmesi içindir. Önemli olan günlük olarak yaşadığımız olay ve olgulara anlam verme bilincimizi geliştirmektir. Yaşamın gerçek anlamını ve var olma gayemizi doğru tanımlayabilmektir. Bu da doğru, güzel, özgür yaşam bilincine ve toplumsallığına ulaşmakla mümkündür. Bunun için modernitenin topluma dayattığı bilinçten yoksun güdülere dayalı bakışı sorgulayarak, demokratik, özgür, eşit bakışın yaratılması arayışına girmekle olur. Toplumda geliştirilen anlamsız yaşam alışkanlıklarını görmekle olur. Yaşamımızı tanımlamak için Üniversitelere gitmeye gerek yoktur. Toplumsal doğanın hakikatini görme kabiliyetine kendimizi ulaştırmakla da mümkündür. Toplumsal yaşamın kendisi her yönü ile en büyük eğitim alanıdır. Önemli olan yaşama düşünerek, anlam vererek bakma ve ona göre doğru yaşamasını bilmek kadar bunun mücadelesini vermekle mümkündür. Bunun için PAJK Jineoloji kapsamında moderniteye alternatif çok geniş akademi çalışmalarını kendi programına almıştır.”

ÖZGÜR KADIN AKADEMİLERİNDEN ÖZGÜR YAŞAMA

Akademilerin yeni zihniyetin oluşum ve toplumsal devrimlerin mayalandıkları merkezlerin olduğuna dikkat çeken Edessa, yeniden doğuş için entelektüel bilginin biriktiği topluma aktığı, özgür birey toplumunun şekil aldığı yerler olduğunu ifade etti. Özgürlük akademilerinde yetişen bireyin toplumsallaşarak, zihniyetini, tarihsel deneyim, bilgi ve bilimle güncellendiğini, güçlendirdiğini ve geliştirdiğini söyleyen Edessa, “Kadın akademileri, kadının gerçek tarihini araştırarak, modernitenin onda yarattığı, kadın doğasına ters olan gerçeklikle yüzleşeceği, buna karşı kendini yeniden yaratarak özü ile buluşacağı, özgürlük problemlerini tartışacağı, aşma konusunda çözüm gücü olabileceği alanlardır. Özellikle modernitenin tüm topluma yaydığı cinsiyetçi, sınıfsal, dincilik, bilimcilik, milliyetçilik gibi hastalıklara karşı alternatif demokratik modernitenin ekolojik, özgürlükçü, eşitlikçi, komünal sistemini ve zihniyetini geliştirmektir. O nedenle uygarlıkla birlikte kendi doğasına ters düşen toplum-evren anlayışlarına karşı doğal toplumun canlı evren anlayışını yeniden canlandırmayı esas alır” dedi.

‘YAŞANAN YOZLAŞMALARA KARŞI EN ÇOK DİRENEN KADINLAR OLMAKTADIR’

Edessa, devamla “Akademiler Modernitenin düşünsel, siyasal, ekonomik, sosyal, sanat, kültür alanında yol açtığı toplumsal krizlerle mücadele gücünü yaratır. Yaşanan yozlaşmalara ve çarpıklıklara karşı en çok direnen kadınlar olmaktadır. Ancak bu konuda kadının ideolojik, örgütsel ve politik konumunu güçlü kılmak gerekmektedir. Onun için her alanda geliştirilecek Özgür Kadın Akademileri ile yeni toplumun ideolojik-felsefi, siyasal-sosyal, kültürel, sanatsal yapısının nasıl olması gerektiği, kadının toplumsal hakikatinin tüm topluma benimsetilebilecektir. PAJK felsefesi temelinde gelişen kadın mücadelemiz bu konuda tarihsel birikim ve tecrübeleri kazanmış bulunmaktadır.  Ortadoğu’nun gelişen toplumsal devrimin kadın öncülüğünde olması bu nedenledir. Kadın Kurtuluş devrimi her yere büyük hızla yayılmaktadır. Ortadoğu’da gelişen sıcak savaşla bir günde dünyayı değiştirecek olaylar yaşamaktadır. Kadın açısından her boyutta örgütlü bir mücadele stratejisi gerekmektedir. Bu da yaşamın her alanına yönelik geliştirilen Kadın Akademilerinin ideolojik felsefi çalışmasının etkin kılınması ile olabilecektir” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.

...