Kadına saldırılar örgütlülükle aşılır

KCK Halklar ve İnançlar Komitesi üyesi Delal Afşin, AKP’nin din adı altında kadına yönelik saldırılarına dikkat çekerek bunların ancak örgütlülükle aşılacağını ifade etti.

Afşin, “AKP’nin kadın bedeni üzerinden geliştirdiği politikaları boşa çıkarmak, kadınların aktif mücadelesiyle mümkündür” dedi.

“Devletlerin denetimine giren dinler vicdan ve ahlak boyutunda yaşanan aşınmalardan kaynaklı toplum üzerinde olumsuz etkiler yaratmıştır” diyen Afşin devamla şunları kaydetti: “Din özünde bir vicdan işidir. Vicdanın kendisi de toplumsal bir olgudur ve insanın manevi dünyasını da içine alır. Dinler insanların manevi dünyasının ihtiyaçları kadar toplumsal yaşamın düzenlenmesinde aktif bir role sahiptir. Toplumsal ahlakın yaşam bulması, toplumun yaşamının iyi, güzel ve doğru olarak yaşanmasıdır. Özünde toplumsal ahlakın uygulama gücü olan dinlerin iktidarla buluşması çıkış amaçlarından uzaklaşmalarına neden olmuştur. Din adına, dini duygular kullanılarak devletler kendi iktidarlarının ömrünü uzatmaya çalışmışlardır. Bugün başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın birçok yerinde mezhep savaşları, inançların birbirine kırdırılması ve dinler arası düşmanlıklar üzerinden yoğun savaşlar yürütülmektedir. Bu durum Türkiye açısından da geçerli olmaktadır.”

İSLAMİYET İSTİSMAR EDİLİYOR

AKP’nin İslamiyet dinini çıkarları doğrultusunda kullandığına dikkat çeken Afşin, devamla şunları belirti: “AKP iktidara geldiği günden bu güne iktidarını güçlendirmek için en fazla İslamiyet dinin iktidar çıkarları uğruna kullanmıştır. İslamiyet’in istismarı üzerinden kendisini yaşatmaya çalışmaktadır. İnsanların inandıkları dinin temiz duygular içinde, toplumsal vicdanında yara almadan yaşaması önünde engel olmaktadır. Bu konuda AKP hükümetinin kadına yaklaşımında da ne kadar çıkarcı olduğunu her geçen gün daha da yakıcı olarak görmekteyiz. Bir nevi dinin istismarı ve kadın üzerinden iktidarını güçlendirme ve devam ettirme politikaları geliştirmektedir. İktidara geldiği ilk dönemlerde kendisini kabul ettirme ihtiyacı vardı.”

KADIN ŞAHSINDA KÖLE BİR TOPLUM YARATMAK İSTENİYOR

AKP’nin kadını doğurmak ve anne olmaktan başka bir misyon biçmediğini vurgulayan Afşin, “Kadına doğurduğu çocuk kadar değer verilecek bir nesne olarak, evinin kadını, çocuğunun anası olma dışında bir seçenek bırakılmamaya çalışılıyor. Kadın için yaşadıkları tüm bu baskı ortamında kurtulmanın yolu olarak tecavüzcüsüyle evlendirme, erkek tarafında tehdit edilen kadına estetik ameliyat ya da kimlik değiştirme çözüm olarak sunulmuştur. AKP bu politikaları ile kadın şahsında köle bir toplum yaratmak istiyor. Tayyip Erdoğan milliyetçiliğini dincilikle bütünleştirerek devam ettirilmesinin başka bir yönü olmaktadır. Bu da halklar, inançlar ve kadınlar açısından ciddi tehlikeler barındırmaktadır. Genç nüfusun yoğun olduğu, işsizliğin hat safhada olduğu, insan yaşamının bu kadar değersiz olduğu bir ülkede, bu kadar çocuk doğurun çığırtkanlıkları hanedanını güçlendirme, tek ırk, tek din ve tek dil uygulamalarını yaşama geçirecek, köle ordusu oluşturmaktan başka bir şey değildir” ifadelerini kullandı.

MÜCADELESİZ ÖZGÜRLÜK OLMAYACAK

Kadınların bu politikalara karşı nasıl bir mücadele etmesi gerektiğini değerlendiren Afşin, şunları söyledi. “Kadınların bilinçlenerek özgürlük mücadelesini yürütmesi egemen zihniyet için büyük tehlike olmaktadır” dedi. Konuşmasının devamında şunları ekledi: “Bu gün kadın özgürlüğü önünde engel olan bu durumlar ortadan kalkmadan kadın özgürlüğünün gelişemeyeceğini kadınların iyi kavraması gerekmektedir. Kadınların bilinçlenerek özgürlük mücadelesini yürütmesi egemenlik zihniyeti için büyük tehlike olmaktadır. Kadınının elinden gitmesi, iktidarın elden gitmesidir. O açıdan kadın özgürlüğünü esas alan tüm örgütlenmeler egemen zihniyet için büyük tehlike oluşturmaktadır. Gelişen kadın kazanımlarını iktidarı için tehlike gören AKP hükümeti tekrardan kadını köleleştirmenin çeşitli yol ve yöntemlerini geliştirmeye çalışmaktadır. Kadın için harem sisteminin bile tartışılması gerektiğine inanmaktadır. Erkeğine hizmet eden ve çok çocuk doğuran kadın iyi olurken, çocuk doğurmayan kadında eksik kadın olarak nitelendirilerek, kadınlar arasına nifak sokmaya çalışmaktadır. Bu sorunların aşılması ancak kadınların ortak örgütlenme ve eylem gerçekleştirmesiyle mümkündür. Örgütsüz, mücadelesiz ve eylemsiz kadın özgürlüğünün gerçekleşmediğini verilen kadın mücadelelerinden bilmekteyiz.”

ÖRGÜTLÜLÜK ACİL İHTİYAÇ

Afşin son olarak şunları belirtti: “Bugün dünyanın neresinde olursa olsun kadınlar ortak sorunları yaşamaktadırlar. Kadın sorunlarının çözümüne dair ciddi yaklaşım geliştirmek şurada kalsın, kadın her geçen gün daha da sorunların kaynağı görülerek saldırılara maruz kalmaktadır. Kadına böyle yaklaşım, kadın sorununu çözemediği gibi kadına ağır acılar yaşatmaktadır. Kadın sorununu çözümünde kadına bakış açısının değişmesi önemli bir adım olacaktır. Kadını cinsel bir obje, çocuk doğurma makinesi ve ev kölesi olarak gören anlayışlar aşılmadıkça, kadın özgürlüğü konusunda gelişmeler sağlanmaz. Bu gün kadının yaşadığı sorunlar sadece kadınla sınırlı kalmamakta tüm toplumu ve toplumsal yaşamı da etkilemektedir. Toplumsal, ekonomik, ekolojik ve ahlaki boyutta yaşanan tüm sorunların kaynağı kadına yaklaşım zihniyetidir. Yaşamımızı etkileyen bu sorunların çözümü için kadının yaşama özgürce katılımı gerekmektedir. Bu da toplumsallaşmada, yaşamın yaratılmasında önemli bir konuma sahip olan kadın varlığının tanınmasıyla olacaktır. Kadın özgürlüğü ve demokrasi konusunda mücadele eden tüm dernek ve örgütlerin ortak örgütlülük oluşturarak eylemler gerçekleştirmesi acil ihtiyaçtır” dedi

 

...