Kemalbay: Süreci tersine çevirecek bir planlama yapıyoruz

HDP Eş Genel Başkanı Kemalbay, HDP'nin 7 Haziran sürecinde, farklı bir ülke kurulabileceğini gösterdiğine işaret ederek, mevcut süreci tersine çevirecek bir mücadele planması içinde olduklarını belirtti.

Kemalbay, AKP-Erdoğan iktidarı için, "Her yerinden çürümüş, dikişleri patlamış ve kendini sürdürmez bir durumda" dedi.

7 Haziran 2015 yılından sonra yaşanan 3 katliamın da hedefinde HDP ve dostlarının olduğunu; ancak buna rağmen 7 Haziran’daki umudun devam ettiğini vurgulayan HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, “Zorlu iki yıl geride kaldı ama bir o kadar da umutlu bir durumdayız. 16 Nisan referandumda aslında bu umudun sürmekte olduğunu gördük. Önümüzdeki süreçte toplumsal değişim ve dönüşüm için yol haritası üzerinden çalışıyoruz” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, seçim barajının kırıldığı 7 Haziran ve sonrasındaki süreci Gazete Sûjin'e değerlendirdi...

'HDP FARKLI BİR ÜLKE KURABİLECEĞİMİZİ GÖSTERDİ'

Kemalbay, 16 Nisan’da yapılan referandum sonuçlarıyla umudun bitmediğini belirterek, HDP’nin önümüzdeki dönemde demokratik ve toplumsal değişim için yeni bir yol haritası üzerinden çalışacağını kaydetti.

Kemalbay, 7 Haziran’ın ülke için büyük bir umut olduğunu, AKP iktidarının da ‘tek başına’ götürdüğü saltanatı yıkan bir tarih olduğunu belirterek, “O yüzden 7 Haziran çok çok önemli bir tarih. Gezi hareketinden, direnişinden bu yana Türkiye’de önemli bir değişim süreci yaşıyoruz” dedi. Bu değişimin başka bir dünya ve toplumu vadettiğini ifade eden Kemalbay, HDP’nin toplumun barış ve demokrasiden yana dönüşümü, değişimi için birçok kesime ulaştığını belirterek, “Sadece Kürt coğrafyasında değil, batıda da bu taleplerin güçlenmesini ve yaygınlaşmasını sağlamıştı. HDP, bir toplumun barıştan yana dönüşebileceğine dair, bu konuda farklı bir ülkeyi kurabileceğimize dair bir işaret oldu” şeklinde konuştu.

HDP’nin bu şiarıyla birlikte egemen güçlerin halklardan gelen talepleri engelleyerek buna karşı duvar ördüğünü kaydeden Kemalbay, “Bunun temsilcisi de Tayyip Erdoğan ve onun partisi AKP oldu. Zaten kendisi de geçenlerde, ‘Biz HDP’nin meclise bu kadar güçlü girmesini Türkiye için güvenlik sorunu ve istikrar sorunu olarak gördük. Ben Cumhurbaşkanı olarak bunun önüne geçtim ve seçimi tekrarladım’ dedi. Bu aslında bizim 7 Haziran’dan bugüne yaşadıklarımızın da bir tarifi oldu” diye belirtti.

'BAŞARIYA ÜÇ BÜYÜK KATLİAMLA KARŞILIK VERİLDİ'

Kemalbay, AKP’nin halkın ortaya koyduğu iradeyi tanımayarak, demokrasi ve barışı ortadan kaldırdığını vurguladı. AKP’nin savaş ve çatışmayı devreye sokan politikaları ile beraber 7 Haziran’ın hemen ardından 3 kez katliam yaşandığına dikkat çeken Kemalbay, “Bu da Türkiye halklarına önemli bir mesajdı. ‘Siz aşağıdan doğru bir talepte bulunamazsınız, öyle bir değişimi dayatamazsınız, biz bunu kan ve gözyaşıyla bastıra biliriz.’ denildi. Ve o tarihten hemen sonra Türkiye bir korku tünelinin içine sokuldu adeta. Patlamalar, katliamlar devam etti. O dönemde bütün yaşanan o katliamların hedefinde HDP ve HDP’nin dostları vardı” diye konuştu.

'ÖCALAN HAKLI ÇIKTI'

Türkiye’de demokrasi talebi yükseldikçe her on yılda bir darbe yaşandığına vurgu yapan Kemalbay, Kürt hareketi ve HDP’nin ortaya koyduğu mücadele ile Türkiye’de özgürlük ve barış talebinin yükseldiğini dile getirdi. “O halde biz bu yükselişi nasıl geriletebiliriz, nasıl ortadan kaldırabiliriz düşüncesi bir darbe dinamiğinin harekete geçtiğinin rolü görüyoruz” diyen Kemalbay, konuşmasını şöyle sürdürdü: “15 Temmuz darbe girişimi böyle bir sürecin sonucudur. Kürdistan’da yaşanan katliamlar; Cizre bodrumlarında yakılan insanlar, Sur’dan Şırnak’a, İdil ve Nusaybin’e kadar büyük acılar yaratan, göç yaratan, demografik yapıyı bozan, devletin şiddet politikalarının uygulamalarının bu sürecin de nasıl ortaya çıktığını bir göstergesidir. Hatırlarsınız Sayın Abdullah Öcalan, ‘Eğer barışı ve çözümü başaramazsak da darbe mekaniği harekete geçer’ demişti. Tam da bu şekilde oldu. Ve 15 Temmuz’da da böyle bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. 20 Temmuz’da OHAL ilan edildi. 20 Temmuz 2016’dan bugüne geldiğimizde neredeyse bir yıldır Türkiye OHAL ile yönetiliyor.”

'DİRENİŞ SÜRÜYOR'

Darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL’in kaldırılmasına yönelik toplumun büyük bir talebi ve direnci olduğunu; Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile bir gecede sokağa atılan insanların direndiğini vurgulayan Kemalbay, şöyle devam etti:

“Bu direnişe yönelik yapılan saldırılar ve iktidarın yaptığı açıklamalar gösteriyor ki aslında AKP, saray iktidarı bu süreci hep böyle sürdürmek istiyor. OHAL ile Kanun Hükmünde Kararnameyle, baskıyla, zorla, gözaltılarla ve tutuklamayla götürmek istiyor. Bunun altında yatan en temel şey ortadan kaldırmaya çalıştığı bu demokrasi talebinin sahipleri hala direnişlerini sürdürüyorlar. Bu direnişler sürdüğü sürece de başka bir şekilde bu ülkenin yönetebilme şansı yok."

Kemalbay, 4 Kasım 2016’da hukuksuz bir uygulamayla eş genel başkanların ve milletvekillerinin tutuklandığını hatırlatarak, bu uygulamalarla iktidarın HDP’nin içini boşaltmaya çalışarak ortadan kaldırmayı hedeflediğini ifade etti.

'SÜRECİ TERSİNE ÇEVİRECEK BİR PLANLAMADAYIZ'

“Bizler bu süreci tersine çevirecek bir mücadele planlaması içindeyiz. 16 Nisan her ne kadar meşru olmayan bir referandum olsa da bize verilen mesajlar var” diyen Kemalbay, şunları da kaydetti:

“Görülüyor ki toplumda farklı farklı düşünen kesim aslında ortak bir paydada birleşebilir. Ve o ortak paydada bugün bize dayatılan otoriter ve tek adam iktidarın getirdiklerini buna karşı bizim birlikte yan yana durmakta olduğu ortaya çıkıyor” dedi. İki yılda derinleşen savaş süreci ile halkların uzun bir yıl geçirdiğini söyleyen Serpil, “Zorlu bir iki yıl geride kaldı ama bir o kadar da umutlu bir durumdayız şuanda. 16 Nisan referandumda aslında bu umudun sürmekte olduğunu söylüyor. Biz önümüzdeki için bir demokratik ve toplumsal değişim ve dönüşüm için yol haritası üzerinden çalışıyoruz."

İktidarın sürdürdüğü statükocu anlayış ile kendisini daha fazla ileriye taşıyamayacağını vurgulayan HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, şöyle konuştu: “Her yerinden çürümüş, dikişleri patlamış ve kendini sürdürmez bir durumda. Bu haliyle toplumu bir cenderede tutmak için Erdoğan iktidarına sarılmış bir statükodan bahsedebiliriz. Toplumsal barışın ve halklarımız için radikal bir demokrasinin inşa sürecini nasıl geliştirebileceğimiz üzerine bir çalışma yürütüyoruz. Bu çalışmanın yol haritasının bir bölümünü demokrasi dinamikleriyle yana gelişler oluşturuyor. Böyle bir sürecin en önemli sorunu, Türkiye halkların özgürleşmesi ve eşitleşmesi sorunu. Bizler bu sorunu hiç bir araya gelemeyenlerle bir araya gelerek çözümlemeyi düşünüyoruz.”