Kevana Zêrîn birinci toplantısı yapıldı

Kevana Zêrîn  ara dönem toplansıtı Kürdistan dağlarında, tüm alanlardan temsilcilerin katılımıyla 1. Ara dönem toplantısını gerçekleştirdi.

Tevgera Çanda Jinen Kevana Zêrîn  tarafından yapılan açıklamada, ‘toplantımız şehit Mizgin arkadaşımızın şahadet yıldönümüne denk gelmesi ve şehitler ayında yapılması vesile ile tüm şehitlerimizin özgürlük gerekçemiz oldukları bilinciyle bir kez daha varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama mücadelesini esas alacağımızın kararlılığını  ifade etmek istiyoruz. Bu temelde Haki Karer arkadaşımızın şahsında, özgürlük hareketimizin kırk yıllık direniş mirasının yaratıcısı olan şehitlerimizi başta kültür sanat şehitlerimiz olmak üzere saygıyla ve minnetle anıyor bağlılık sözümüzü bir kez daha yineliyoruz’’ denildi.

Tevgera Jinan Kevana Zêrîn  açıklamasında, toplantının içeriğine ilişkin şu bilgiler verildi:

‘’Tüm egemen güçlerin bir bütünen çıkarları temelinde yüklenerek, insanlığı yeniden toplumsallaştırmadan koparıp kendi öz değerlerini ortadan kaldırmayı hedefleyen bir süreçten geçiyoruz. En temelde TC faşizminin hoyratça tüm halklara ve değer yargılarına saldırdığı, kültürel soykırımı esas aldığı, bunun uygulama şeklini ise özelde kültür sanat argümanlarını dizi, klip, vb kullanarak tüm saldırılarını meşrulaştırma temellerine dayandırarak faşizm çizgisini normalleştirme politikasını sergilemektedir. Bu politikaları ile, gerek referandurm sürecinde gerekse rojava ve şengal üZêrîn e yürütmüş olduğu saldırı dalgalarıyla yaşadığı zayıflığı perdelemek istemektedir. Mevcut koşullarda hiçbir gücün çözüm projesinin olmadığı, olan projenin ise gizli tutularak en temelde sömürü üZêrîn e şekillendirildiği gerek reel siyaset yaklaşımında, gerekse de tarihsel egemenlikçi zihniyeti göz önüne alındığında görülebilmektedir. Egemen zihniyet en temel değer yargılarına saldırmayı, mualif güçleri baskı cenderesinde tutarak, askeri yönelimle birlikte halkların kültürel ve sanatsal soykırım politikasını yürütmeyi kendisine bir strateji olarak benimsemektedir.

Tüm bu yönelimlerin karşısında toplumsallaşmanın diğer bir anlamda kültürün esas yaratıcı gücü olan kadın, esas hedef haline getirilmiştir. Kadına dayalı yaşam felsefesi olan paylaşım, kollektivizm, cömertlik, merhamet, kardeşlik, barış, hoşgörü kültürünü dağıtıp,, savaşı, hırsızlığı, bireyciliği, mülkiyetçiliği dayatarak kültürel soykırımı uygulamaya koymuştur. Bunun karşısında kültür sanat alanında yer alan tüm kadınlar olarak bu soykırıma ve inkara karşı temel mirasımız olan kültürel değerlerimizi sanatsal üretimlerle ifade eden bir toplumsallığı yakalamak Kevana Zêrîn  bileşenleri olarak en temel görevimiz olmaktadır.’’

Kevana Zêrîn  açıklamasının devamı şöyle:

Kültür sanat alanında kadının belirleyici rolünü görmezden gelen, kapitalist modernist zihniyeti ile birlikte giderek hortlatılan feodal, gerici, tutucu mantığı  esas alan erkek zihniyeti ile de karşı karşıya bulunmaktayız. Aslında egemen güçlerin uyguladığı tamamen bir toplumsal kırımı yaratmaktır. Bizlerin ise bu yaklaşım karşısında demokratik ulus çizgisi temelinde mücadeleyi öz yönetim direnişçilerinin simgesi olan Feridelerin, Taybet anaların, Gülistanların, Sidarların ruhu ile mücadele etmek direnişin kodu olmaktadır.

Yaşatılmaya çalışılan kültürel soykırım karşısında bu direniş ruhu ile birlikte özellikle kültür sanat alanında kadınların çok daha örgütsel bir mücadeleyi yaşamın her alanında geliştirmesi esas olmalıdır. Bu duruş ve mücadele tarzı bizlere özgürce yaşamayı sağlayacaktır. Yapılacak tüm sanatsal çalışmalar gerçek anlamda bir kültürel mücadeleyi geliştirecektir. Kadınların şahsında toplumsal kültürel mücadele toplumsal dönüşümü de köklü yapacaktır. En önemli görevimiz bir kültür devrimini yaratmak olmalıdır. Özellikle Şehit Mizgin, Şehit Berçem, Şehit Sarya, Şehit Baranlar ile gelip Feridelerle zirveleşen devrimci kültür sanat mücadelesi Adulêlerin, Meryemxanların, Eyşe Şanların, Nesrîna Şêrwanların, Sosika Simoların, Leyla Bedirxanların, Fatima İsoların, Merziye Rezazîlerin direnişlerini ve yaratımlarının güzelliğini bizlere ve tüm direnen kadınlara taşıyan köprü olmuşlardır.    

Bu temelde toplantımızda kadın ve kültür-sanat çalışmalarımız kapsamlı olarak ele alınıp değerlendirilmiştir. Kurumsallaşma, üretim, örgütlenme sorunlarımız, kadrosal gelişim düzeyimiz, özgün ve özerk örgütlenme sorunlarımız ele alınmış ve eleştirisel ve özeleştirisel bir tutum sergilenmiştir. Özgürlük mücadelemizde bir ilk olma özelliği taşıyan Kevana Zêrîn  örgütlülüğümüzü dahada güçlendirme koşulları, tüm topluma yaygınlaştırma yöntemleri üZêrîn de güçlü tartışmalar geliştirilmiştir. Sadece Kürt halkı boyutuyla kalmayıp, farklı halklarlada kültürel ve sanatsal ortaklaşmayı yaratma hedefleri belirlenmiştir. Sanat ve sanatçının toplumda nasıl var olacağı, hakikat öncülüğünü hangi esaslarda kendiyle bütünleştireceği, üretken olma düzeyini nasıl yaratacağı konularıda kapsamlı ele alınmıştır. Özellikle egemen sistemin sanat alanını, eğlence kültürüne dönüştüren, sanatçı algısını maymunlaştıran, popüler kültürü esas aldırıp bireyciliği azgınlaştırarak, toplumsal değer yargılarını alt üst eden anlayışa karşı kendine ait olana değer veren, kendi özüyle buluşmayı esas alan, üretilen tüm değerlerin kullanılmasına izin vermeyen, kültür ve sanat alanına endüstirileşme yaklaşımını red eden bir yaklaşımın belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Toplantımız özellikle etik ve estetik anlayışının kendini bilme üZêrîn den, toprağına, suyuna, özgür varlığına sahip çıkarak yaratılabileceğini belirlemiştir. Bunun için tüm popilist, taklitçi, yüzeysel, oryantalist, özentili, halk gerçekliğinden kopuk, ya abartan ya da küçük gören sanat yaklaşımlarını red etmiştir. Sanatın kendini bilme işi üZêrîn den gelişebileceğini, bunun için demokratik ulus bilinciyle üretime katılmak esas alınması gereken bir noktadır. Amaç halkın sesi, vicdanı, umudu olacak sanat çalışanı olmaktır.

Tekçi ulus-devlet kültürü karşısında demokratik ulus kültür ve sanatının öz örgütlülüğe dayalı alternatif olarak geliştirilmesi kültür –sanat çalışmalarının temel ideolojik perspektifi ve mücadele çizgisidir. Bu anlamda gerçekleşecek kültür devrimiyle kadınlar ve halkların demokratik ve özgür toplumsal sistemi inşa edilmiş olacaktır. Bu temelde başta kadın sanatçılar olmak üzere kürdistan  ve yurt dışında  yaşayan tüm sanatçılarımızı yeniden ülke gerçeği ile buluşma ve yönünü ülkeye dönerek devrimin kültür sanat çizgisini inşa etme temelinde çalışmalara katılmaya çağırıyoruz. En güçlü ürünler ancak devrimin ana merkezlerinde açığa çıkar.

Bu çağrıyla birlikte asıl kültür devrimcisi olan reber APO nun esaret koşullarına son verilmesi ve özgürlüğünün sağlanması için devrimci mücadele saflarında birleşmeye tüm kültür sanat camiamızı ve sanatçılarımızı çağırıyoruz.