KJA: Kürt kadınları boyun eğmedi, eğmeyecek!

Özgür Kadın Kongresi-Kongreya Jinen Azad (KJA), AKP'nin savaş konseptine ve halkların direnişine ilişkin açıklama yaptı.

Özgür Kadın Kongresi-Kongreya Jinen Azad (KJA), AKP'nin savaş konseptine ve halkların direnişine ilişkin açıklama yaptı.

Yazılı açıklama yapan KJA, 30 Ekim 2014 tarihinde gerçekleştirilen MGK toplantısında alınan kararla Kürt Özgürlük Mücadelesi'ne ve Türkiyeli demokrasi dinamiklerine karşı kirli bir savaşın devreye sokulduğuna dikkat çekildi. Kobanê'deki katliamın devamı olarak Türk devletinin Adana, Mersin, Amed, Suruç ve Ankara'da katliamlara başvurduğuna vurgu yapılan açıklamada, "7 Haziran seçimlerinde  Kürt halkı ve Türkiye halkları demokrasi mücadelesini ortaklaştırarak; demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir Türkiye olabilmenin yolunu açmıştır. Sivil görünümlü AKP devleti 30 Ekim'de karar altına aldığı savaş konseptini, topyekun uygulamaya başlamıştır" denildi.

'TUTUKLAMA, GÖZALTI, YARGISIZ İNFAZ'

Açıklamada, Temmuz ayının sonundan beri bini aşkın kişinin gözaltına alındığı, içlerinde seçilmişlerin de olduğu yüzlerce kişinin tutuklandığı ve yine çok sayıda yargısız infazın yapıldığına değinilerek, şöyle devam edildi:

"Eril ve soykırımcı zihniyet her gün sokaklarımızda kadınları, küçük kız çocuklarını katletmekte, onların bedenlerine yaptığı zulümlerle yok etme politikaları yürütmektedir. Bugün Ekin Wan'ın şahsında yaşatılan da bu zihniyetin kadın iradesine, kadın özgürlük hareketine yönelik uyguladığı politikanın somut göstergesidir. Toplumsal muhalefeti, kadınları ve demokrasi güçlerini sindirme yöntemi olarak işkenceyi yeniden ve yoğunluğunu arttırarak devreye koyan iktidar, savaş ilan ettiği Kürdistan da 'güvenlik bölgesi' kılıfı yaratarak, sivil insanları katletmesiyle, katlettikleri insanların bedenleri üzerinde tanımlanması mümkün olmayan vahşi uygulamalarla  Kürt Halkını ve kadınları hedef almıştır. Kürt kadınları her alanda olduğu gibi iradesini ortaya koymuş; baskıya, zulme boyun eğmemiştir.

'ÖRGÜTLÜ KADINLAR İKTİDARI KORKUTUYOR!'

Kürdistan'da var olan baskıcı sistemi kabul etmeyen tüm devrimci, demokrat, sosyalist, muhafazakar, feminist kadın özgürlük hareketleri; etnisite, din ve inanç ayırımı gözetmeksizin ortak mücadele hattında birleşerek direnişini yükseltmiştir. Bu direnişi kabullenmeyen erkek egemen devlet yerinden yönetimlerin öz gücü olan belediyelerde, kadın eşbaşkanları ilan ettiği savaş siyasetiyle gözaltına alıp tutuklamıştır. Devletler, savaş ve çatışma koşullarında kendileri için tehlikeli buldukları topluluk ve bireyleri hukuk kılıfı içerisinde baskı altına alarak sindirmeye çalışırlar. Örgütlü kadınlar da bu devlet için tehlike olarak görülmekte ve hedef haline getirilmektedir.  Çünkü bilinmektedir ki, örgütlenerek özgürleşmeye adım atmış kadınlar asla haksızlığa boyun eğmeyi kabul etmeyecektir. Onlara dayatılan her türlü devlet sistemini reddederek kendi paradigması doğrultusunda özgür yaşamı inşa edecektir.

Yerel demokraside kadın özgürlükçü paradigma ilkesini esas alan; adil, şeffaf, eşitlikçi, hizmete dayalı belediyecilik anlayışı, egemen kapitalist sisteme karşı alternatif bir yaşam biçimi olmuştur. Halkların ihtiyaçları ve talepleri doğrultusunda gelişen özyönetimlerin inşası  iktidarın koltuğunu sarsmıştır. Bu korkuyla hareket eden iktidar, direnişin esas gücü, dinamiği, ve aynı zamanda siyasetin öznesi olan kadınları hedef alarak gözaltı ve tutuklamalarla kadın iradesine ve özgürlük mücadelesine bir saldırı gerçekleştirmiştir."