KJK: Kadınların ortak mücadelesi ortak birlikten geçer

KJK: Kadınların özgürlük mücadelesini ortak örgütlenmelerle bir kadın sistemi oluşturarak başarılı kılabiliriz.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ne ilişkin yazılı bir açıklama yapan KJK Koordinasyonu, “25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı mücadele gününe doğru giderken başta Kürt kadınları olmak üzere tüm Ortadoğu ve dünya kadınlarını ortak mücadeleye, kadın birliğini yaratarak kadına karşı şiddete birlikte karşı durmaya, eylem ve etkinliklere çağırıyoruz” dedi.

Yazılı bir açıklama yapan KJK Koordinasyonu, kadın özgürlük hareketleri ve mücadelesi açısından önemli kazanımları ve gelişmeleri yaşamakla birlikte, içinde ciddi tehlikeleri de barındıran bir dönemden geçildiğini belirtti.

“21. yüzyılın nasıl bir gidişata ve karaktere sahip olacağı kadınların, özgürlük güçlerinin duruşları, direnişleri ve çalışmalarıyla belirlenecektir” denilen KJK Koordinasyonu açıklamasında şunlara yer verildi: “Hiçbir şey yapmadan, beklemek, nasıl olsa gelişmeler yaşanır, ilerlemeler sağlanır demek kendini kandırma ve baştan özgürlüğü, demokrasiyi kaybetme demektir. Özgürlük, demokrasi, bedelsiz asla gerçekleşemez. Zorluklara katlanmadan gidişatın iyiye doğru gitmesini beklemek kendini köleliğe mahkum etmek anlamına gelir.

ERDOĞAN KENDİSİNİ KÜRESEL BİR FAŞİST LİDER HALİNE GETİRDİ

Türkiye devletinin başı geliştirdiği siyaset ve politikaları nedeniyle Erdoğan kendisini küresel bir faşist lider haline getirmiştir. Bu temel de ülke içi ve dışında ulaşabildiği her yere kan, gözyaşı, işkence, tutuklama, infazlar, işgal saldırıları, hukuksuzluk, yolsuzluk, göçler, adaletsizlik, yoksulluk, götürmektedir. Her tarafından kan damlamaktadır. Her yere terör ihraç eden, şantaj yapan, saldırgan bir duruş, söylem ve pratik içindedir. DAİŞ’i arkasına alarak Ortadoğu da Osmanlı imparatorluğunu, hilafetini getirmeye çalışmaktadır. En son Bağdadi de Türkiye denetimli topraklarda öldürüldü. Bağdadi’nin hanımı ve yakın çevresinin yıllardır, TC devletinin denetiminde olduğunu kendisi söyledi.

Türkiye tarihin en çirkin, saldırgan, sömürgeci bir iktidarı ile karşı karşıyayız. AKP-MHP faşist iktidarının özellikle de Kürtler hakkında aldığı tüm stratejik kararlara bu faşist ittifakın gizli bir üyesi gibi davranan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da katılmıştır. Toplumun demokratik ve adaletli bir düzen içinde yaşaması gibi bir derdi yoktur. Tek derdi CHP başında kalabilmektir. Bunun için çalışıyor. Kılıçdaroğlu demagoji yapıyor. Katliamcı devlet geleneği ile sürekli uyumlu ve onun bir parçası olarak çalışmaktadır.

Türkiye’deki küresel faşist iktidarın, Erdoğan’ın kadın düşmanı politikaları çok iyi bilinmektedir. Türkiye tarihinin hiçbir iktidar döneminde özgürleşen, toplumsallaşan, kendi ayakları üzerinde duran kadından bu denli nefret edilmemiş, öfke duyulmamış ve saldırlar gerçekleşmemiştir.

TOPLUM PLANLI BİR ŞEKİLDE ÇÜTÜRÜLMEYE ÇALIŞILIYOR

Örneğin sadece Ekim ayında Türkiye de öldürülen kadın sayısı 38’dir. Çocuk tecavüzleri hakeza aynı şekildedir. Ahlaksızlık, intiharlar, vicdansızlık, kadınların, gençlerin uyuşturucuya bulaştırılması, ajanlaştırılması, toplumsal çürüme hiçbir dönem bu kadar planlı, sistemli ve yaygın bir hale getirilmemiştir. Kadın katilleri serbest bırakılıyor. İyi halden ceza indirimlerine tabi tutuluyorlar. Kadın hakları kazanımları başta hukuk alanında nafaka hakkı, kürtaj, İstanbul kadın sözleşmesinde belirlenen haklar, eşbaşkanlık sisteminin ortadan kaldırılması çabaları olmak üzere tüm kazanımlarına karşı büyük saldırılar geliştiriliyor. Türkiye de zindanlarda binlerce siyasi tutsak kadın vardır. Kadınlar, çocuklar Türkiye’nin en fazla yoksullaşan, eğitimsiz kalan, sosyal haklardan faydalanamayan ezilen kesimleri olmaktadır. Yine kadınlara ilişkin geliştirilen hukuk düzenlemeleri, çeşitli yasa ve fetvalar çıkartılarak kölelik meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır.

En son İstanbul’da yaşlarının en küçüğü 35 olan 4 kardeş borçları ve yoksulluk yüzünden siyanür içerek intihar etmesi Türkiye’de toplumun getirildiği içler acısı durumun ve trajedilerin düzeyini ortaya koymaktadır. Kısaca hem Türkiye içinde hem de ülke dışında yürütülen siyaset ve toplum politikaları katliamları ve ölümleri getirmektedir.

TC devletinin küresel faşist lideri Erdoğan bu kadın ve toplum düşmanı politikalarını ve çeşitli işgal harekatlarını Tüm Ortadoğu’ya yaymak istiyor. Kürdistan’da HDP belediyelerinin işgal edilmesi, sömürge valiliklerinin buralara atanması en ufak bir muhalif düşünce ve yaklaşımı tahammülsüzlüğü bilinmektedir. Buna bir de Kuzey Doğu Suriye halklarına yani Kürtlere, Araplara, Süryanilere, Asurilere, Ermenilere, Türkmenlere, Êzidîlere ait topraklara aslı DAİŞ olan çetelerle birlikte büyük bir soykırım, işgal harekatı düzenlendi. Bu işgal saldırılarında Hemrin Xelef, Aqide Ana gibi yüzlerce sivil insan katledildi.

DEVLET AYGITLARI KADINLARI HEDEFLİYOR

Kadın düşmanı Erdoğan diktatörlüğü tüm dünya kadınlarının hedefindedir. Dünyanın her tarafında egemen erkek aklın bir ürünü olan devlet aygıtları kadınları hedeflemektedir. Kadına karşı şiddet uygulama egemen erkek sistemin tarihsel var oluş yöntemidir. Kadına karşı şiddet kullanma kadınların tüm özgürlük potansiyeli, enerjisi ve düşüncesini engelleme, bitirme, susturma ve erkeğin istemlerine bütünü ile tabi olmayı içermektedir. Bu yönü ile kapitalist modernist sistemin özü kadın düşmanlığına, kadına yönelik şiddete dayandığı bilinmektedir.

Tüm bu nedenlerle biz kadınların 25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı mücadele günü, haftası etkinlikleri için Türkiye, Kürdistan, Ortadoğu ve dünyada güçlü bir katılım gerçekleştirmesi gerekiyor.

KADINLAR SİSTEME KARŞI KENDİ RENGİ İLE MÜCADELE VEREBİLİR

Aynı zaman da tüm 25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı geliştirilen etkinliklerin, eylemlerin kalıcı ilişkilere, sürekli, kapsamlı bir mücadele hattı ile derinleştirilmesi hayati olmaktadır. Bunun için kadın örgütlerinin daha bütünlüklü kısa ve uzun vadeli strateji, programlarla çalışması gerekiyor. Bu nedenle mücadelemiz her gündür. Her andır. Biz kadınlar ekonomik, siyasi, sosyal ve öz savunma alanlarında kendi öz örgütlülüklerimizi yaratarak, kendi kendimizi yöneterek, sistem içinde sisteme karşı kendi rengimiz, örgütlülüklerimizle günlük ve anlık mücadele vererek, bunun tüm yaratıcı yöntemlerini geliştirmeyi başararak kadına karşı şiddeti köklü bir şekilde bitirebiliriz. Kadınların özgürlük mücadelesini ortak örgütlenmelerle bir kadın sistemi oluşturarak başarılı kılabiliriz.

Bu temel de 25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı mücadele gününe doğru giderken başta Kürt kadınları olmak üzere tüm Ortadoğu ve dünya kadınlarını ortak mücadeleye, kadın birliğini yaratarak kadına karşı şiddete birlikte karşı durmaya, eylem ve etkinliklere çağırıyoruz.

Savaşa, şiddete, zulme karşı olan, egemen erkek sistemi eleştiren ve bunun kendi şahsındaki yansımalarının özeleştirisini veren tüm erkekleri, özgürlük ve demokrasi güçlerini de bizimle birlikte bu özgürlük kervanına katılmasını bekliyoruz.

Kadınlar olarak toplumda güzel, adaletli, eşitlikçi, özgür ve demokratik bir dünyanın yaratılması öncülüğünü kararlı ve iddialı bir şekilde gerçekleştirelim. Tüm toplumsal özgürlük ve demokrasi güçlerine öncülük ederek onlarla birlikte daha güzel bir dünya yaratma çalışmalarını coşku ile pratikleştirelim. Başta çocuklar ve gençler olmak üzere tüm toplumun özgür yaşam ideallerini, özlemlerini mücadele ve direniş ile kazanacağız.”