KJK: Katliamcı zihniyet bugün de TC devleti tarafından sürdürülüyor

KJK Koordinasyonu: Katliamcı zihniyet bugün de TC devleti tarafından sürdürülmektedir. Kürdistan’da direnen halka saldıran, katleden, kentleri yakıp yıkan aynı zihniyettir.

Sivas katliamının yıl dönümüne ilişkin açıklama yapan KJK Koordinasyonu, “Katliamcı zihniyet bugün de TC devleti tarafından sürdürülmektedir. Kürdistan’da direnen halka saldıran, katleden, kentleri yakıp yıkan aynı zihniyettir. Amaç direnişi kırmak, iradeyi parçalamak, halkı göçerterek ortak direniş ruhunu dağıtmaktır” dedi.

Yazılı bir açıklama yapan KJK Koordinasyonu, 2 Temmuz Sivas katliamının 23’üncü yılını doldurduğunu vurgulayarak, “2 Temmuz 1993 tarihinde Pir Sultan Abdal şenlikleri sırasında, Sivas Madımak oteline gerici güçler saldırarak oteli ateşe vermiş ve burada bulunan Alevi, yazar, ozan ve düşünür 35 kişi hayatını kaybetmiştir. Burada hayatını kaybedenleri saygıyla anıyoruz. Bu olay, demokrasiye, özgürlüğe ve aydınlık düşünceye tahammülü olmayan gerici zihniyetin katil yüzünün açığa çıkmasıdır. Türkiye devleti tarihinin unutulmayacak, affedilmeyecek katliamlarından biridir. Bu katliam gerici güçler tarafından yapılsa da, ardında TC ulus devletinin katliamcı zihniyeti vardır” dedi.

Türkiye tarihinde Alevilere, Kürtlere, Ermenilere, aydınlara, demokratlara ve farklı kesimlere tahammülsüzlüğün ifadesi olarak katliamcı zihniyetin dönem dönem kanlı yüzünü gösterdiğini vurgulayan KJK Koordinasyonu şunları belirtti: “Bu katliamcı zihniyet, ulus devlet zihniyetinin tek tipçi karakterinin, toplumsal dokusu çok renkli ve zengin olan Türkiye halklarına dayatılmasıdır. Türkiye, Türklerin, Kürtlerin, Lazların, Ermenilerin, Çerkezlerin ve daha birçok farklı halkın ortak yaşadığı bir coğrafyadır. Aynı zamanda Alevi, Suni, Êzidî, Hıristiyan gibi farklı inançların ortak coğrafyasıdır. Tarih boyunca, farklı kesimler, inançlar birlikte ve barış içinde bu coğrafyada yaşamıştır. Bu ortaklığı ve huzur ortamını bozan ulus devlet zihniyeti olmuştur. Ulus devletin tekçi ve faşist zihniyeti bu coğrafyanın doğasına terstir. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan itibaren, ulus devletin tekçi ve faşist karakterini toplumla dayatma temelinde katliamlara başvurmuştur.

Türkiye tarihinde unutulmayacak kanlı olaylardan biri de Sivas katliamıdır. Aydınlığa farklılığa tahammülü olmayan gerici güçler tarafından gerçekleştirilen bu olayın ardında devleti yönetenlerin gerici zihniyeti vardır. Devlet zihniyeti aydınlığa düşmandır, çünkü devletin gerçeğini aydın zihinler deşifre eder ve toplumu aydınlatırlar. Farklılıklara karşıdır, çünkü farklılık toplumsal zenginlik demektir. Toplumsal zenginlik, birbirini güçlendiren halk toplulukları demektir ve güçlü olan topluma boyun eğdirmek zordur. Bu nedenle Sivas’ta, aydınlar, yazarlar, sanatçılar ve aleviler yani toplumsal zenginlik, farklılıklar hedef alınmıştır.

‘DEVLET DEMOGRAFİYİ DEĞİŞTİRMEYİ HEDEFLİYOR’

Nitekim aynı katliamcı zihniyet bugün de TC devleti tarafından sürdürülmektedir. Kürdistan’da direnen halka saldıran, katleden, kentleri yakıp yıkan aynı zihniyettir. Amaç direnişi kırmak, iradeyi parçalamak, halkı göçerterek ortak direniş ruhunu dağıtmaktır. Direniş ortak ruhla ve toplumsal bütünlüklü oldukça zafere yürüyebilir. Bu nedenle devlet bu direniş bütünlüğünü parçalamak hedefindedir. Halkın geri dönmemesi için çatışmaların olmadığı mahalleleri dahi yıkarak, halkın öz toprağına dönmemesini sağlamaya çalışıyor. Devletin amacı sadece yakıp yıkmak değil demografiyi değiştirmektir. Boşalan kentlere yerleştirilecek yabancı kesimler aracılığıyla toplumsal bütünlük parçalanıp krizli bir toplumsal yapı oluşturulmak istenmektedir. Maraş Terolar’da yapılan kamplar, Alevilere uygulanan katliam politikalarının bugünkü devamıdır. Alevilere katliam dayatılmış, sürgün dayatılmış, ısrarla kendi toprağında yaşayan halk ise buraya kurulan kamplara yerleştirilecek yapılarla tehdit edilmektedir.

Diğer taraftan devletin katliamlarına dur diyen aydınlar, gazeteciler, siyasetçiler susturulmak için tutuklanıyor, hapse atılıyor. Tüm toplumsal muhalefet bastırılmak ve susturulmak isteniyor. İçinde bulunduğumuz süreç, TC devletinin, ulus devletin faşist karakterinin katliamcı yüzünü en açık olarak sergilediği bir süreçtir.

Katliamlarla halkların direniş gücü kırılmaz, faşizme öfke daha da artar ve örgütlenir, direniş daha da büyür. Katliamcıların direnci kırma çabalarına karşı direnişi büyütmek tüm aydınların, sanatçıların ve devletin dışladığı, asimilasyonu, imhayı dayattığı tüm toplumsal kesimlerin önünde olan vicdani ve toplumsal sorumluluktur.

Madımaklar unutulmadığı gibi Cizre, Sur, Gever, Nusaybin, Xezex, Şırnak’ta unutulmayacaktır. Amed, Suruç, Ankara katliamları da unutulmayacaktır. Katliamcılardan hesap sormak direnişimizin en temel hedefidir. Kadın özgürlük hareketi olarak halkları, farklılıkları, kadınları katliamla susturmaya çalışan faşist ve gerici devlet zihniyetine karşı bu katliamların intikamını alana kadar mücadeleyi yükselteceğimizin sözünü yeniliyoruz. Sivas katliamının yıl dönümü vesilesiyle burada hayatını kaybedenleri saygıyla anıyoruz. Topluma tuttukları aydınlık ışık mücadelemizin de önünü aydınlatıyor. Topluma öncü olma gücü olan aydınlara verilecek cevap özgür yaşamı inşa etmedir. Katliamcılardan hesap sorana ve özgür yaşamı inşa edene kadar mücadele bayrağını hep yükselteceğimizi belirtiyoruz.”