Mirabel kardeşlerden Beritanlara, Ekin Wanlara mücadele geleneği

25 Kasım 1960’da, Dominik Cumhuriyeti'nin kuzey bölgesinde, bir uçurumun dibinde üç kadının cesedi bulundu. Yapılan kimlik tespitlerinde şu isimlere ulaşıldı. Patria Mercedes Mirabel, Minerva Argentina Mirabel, Maria Mercedes Mirabel.

25 Kasım 1960’da, Dominik Cumhuriyeti'nin kuzey bölgesinde, bir uçurumun dibinde üç kadının cesedi bulundu. Yapılan kimlik tespitlerinde şu isimlere ulaşıldı. Patria Mercedes Mirabel, Minerva Argentina Mirabel, Maria Mercedes Mirabel. 

“Çocuklarımızın, bu yoz ve zalim sistemde yetişmesine izin vermeyeceğiz. Bu sisteme karşı savaşmak zorundayız. Ben kendi adıma her şeyimi vermeye hazırım, gerekirse hayatımı da…”

Patria Mercedes Mirabel

“Bunca acıyla dolu ülkemiz için yapılacak her şeyi yapmak bir mutluluk kaynağı. Kollarını kavuşturup oturmak ise çok üzücü.”

Minerva Argentina Mirabel

“Belki de bize en yakın şey ölüm. Fakat bu beni korkutmuyor. Haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz!”

Patria Mercedes Mirabel

25 Kasım 1960’da, Dominik Cumhuriyeti'nin kuzey bölgesinde, bir uçurumun dibinde üç kadının cesedi bulundu. Yapılan kimlik tespitlerinde şu isimlere ulaşıldı. Patria Mercedes Mirabel, Minerva Argentina Mirabel, Maria Mercedes Mirabel. Üç kadın tecavüz edildikten sonra, vahşice katledilmişti.

Clandestina Hareketi'ni öncülüğünü yapan üç kız kardeşin katledilmelerinin nedeni, Dominik’te iktidarı elinde bulunduran diktatör Rafael Trujillo’ya karşı yürüttükleri mücadeleydi. Bu cesur kadınlar yürüttükleri mücadele ile Trujillo’nun kabusu haline gelmişlerdi. Bundan dolayı defalarca, yakalanan, yargılanan, tutuklanan Mirabel kardeşler, affedilmeleri için kendilerinden istenen özür mektuplarını da her defasında ret etti. Mirabel kardeşler kararlıydı ve diktatörlük yıkılana dek mücadelelerini sürdüreceklerdi. Bundan dolayı rejim tarafından Mirabel kardeşlerin tüm mal varlıklarına el konuldu. Eşleri tutuklanarak hapse gönderildi. Ancak onlar mücadelelerinden asla vaz geçmedi.

25 Kasım 1960 öncesi diktatör Trujillo üç kahraman kadını ve başlattıkları Clandestina Hareketi'ni hedef gösterdiği açıklamasında, "Ülkede iki tehlike var: Kilise ve Mirabel Kardeşler" demişti.

Bu sözlerin ardından Dominik Cumhuriyeti’nde bir uçurum kenarında cenazesi bulunan Mirabel kardeşler için gazetelerin manşetleri hazırdı bile. “Mirabel kardeşler bir trafik kazasında yaşamını yitirdi” diye yazdı gazeteler. Fakat gerçeğin öyle olmadığı kısa sürede açığa çıktı. Rejim karşıtı üç kadın devlet güçleri tarafından katledilmişti. Üstelik ölümleri dahi cezalandırılmıştı. Arabaları durdurulan Mirabel kardeşlere önce tecavüz edilmiş, ardından da vahşiçe katledilmişlerdi. Ölümlerin sebebinin kaza olmadığının anlaşılması ardından Clandestina Hareketi başta kadınlar olmak üzere toplumda tarafından sahiplendi. Mirabel kardeşlerin ölümü ardından dalga dalga büyüyen mücadeleleri rejimi yıkılmaya dek götürdü. Gelişen tepkiler sonucu Rafael Trujillo’nun diktatörlüğü bir yıl sonra son buldu.

MİRABEL KARDEŞLERİN ZAFERİ

Mirabel kardeşlerin uğruna ölüme gittikleri mücadeleleri kazanmıştı. Mirabel kız kardeşlerden birinin kod adının Kelebek olmasından da esinlenerek; o günden sonra bu üç kız kardeş, gerek Dominik'te gerek dünya da "Kelebekler" adıyla efsaneleştirilerek anılmaya başladı.

25 Kasım 1960’te gerçekleşen katliamdan 21 yıl sonra Kolombiya’nın başkenti Bogota’da toplanan 1.Latin Amerika ve Karayip Kadınlar Kongresi, Patria, Minerva ve Maria Mirabel’in anısına bir kurultay gerçekleştirdi. 1981’daki kurultayda alınan karar ile 25 Kasım, "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü"  olarak kabul edildi. Bu tarihten sonra her 25 Kasım’da dünyanın farklı köşelerinde bir araya gelen kadınlar, alanlara inerek, efsaneleşen bu üç kelebeğin şahsında kadına yönelik şiddete karşı seslerini yükseltmeye başladı. Kadınlar toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, erkek şiddetine, tacize tecavüze yok sayılmaya karşı, biz varız demeyi sürdürdü.

Kadınların bu mücadelesi sonucunda 1985 yılında, Birleşmiş Milletler 25 Kasım’ı, “Kadına yönelik şiddetin yok edilmesi için uluslararası mücadele günü” kutlanmasına karar verdi. Bu kararı benimseyen Birleşmiş Milletler’in 1999’daki kararı ile her yıl 25 Kasım tarihi “kadına yönelik şiddete karşı uluslararası dayanışma günü” olarak ilan etti.

MİRABALLARDAN, BERİTANLARA VE EKİNLERE SÜRÜYOR MÜCADELE

Mirabel kardeşler ne şiddete uğrayan ilk kadınlardı, ne de son. Onları kelebek etkisi yaratan mücadelesini ise bügün kadın mücadelelerine esin kaynağı olmaya devam ediyor.

Bugün Kürdistan’da Beritanlar öncülüğünde başlayan kadın mücadelesi Mirabelların yarattığı mirasın kadınlar tarafından nasıl sahiplendiğinin göstergesidir. Bir uçurum kenarında yükselen çığlık, Beritan’ın teslim olmayarak ucuruma bıraktığı bedeninde yükselmeye devam etti. Ölümü bile cezalandırılan Mirabel kardeşlerin isyanı, Varto’da bedeni teşhir edilen Ekin Wan’ın mücadelesi ile devam ediyor.

Bugün hala dünyada kadınlar yaşamın her alanında, evlerinde, işyerlerinde, kamusal alanlarda, mücadelelerinde şiddetin çeşitli biçimlerine maruz kalmaya devam ediyor. Dünyanın çeşitli yerlerinde sürmekte olan savaşlarda ve iç çatışmalarda kadınlar ile kız çocukları tecavüze uğruyor, öldürülüyor ya da insan ticaretinin öznesi haline getiriliyor. Kadın örgütleri ve resmi kurumların yaptığı araştırmalarda ortaya çıkan rakamlar ise, yaşananların yalnızca bir bölümünü oluşturuyor.

Bugün dünyada her 14 kadından biri cinsel şiddete maruz kalıyor.

BM'ye göre, dünya kadınlarının yüzde 70'e yakını hayatlarının bir noktasında en az bir kere şiddet görüyor.

Yine, tahminlere göre başta Afrika ve bazı Ortadoğu ülkelerinde 130 milyon kadın ve kız çocuğu sünnet edildi.

Amerika'da her iki dakikada bir kadın tecavüze uğruyor.

Cinsel şiddetin en çok uygulandığı ülke yüzde 21'lik oranla Demokratik Kongo Cumhuriyeti.

AB Temel Haklar Kurumu'nun 28 AB ülkesinden 18-72 yaş arası 42 bin kadınla görüşerek hazırladığı ve 2014'ün Mart ayında yayınlanan raporuna göre,

Avrupa'da 62 milyon kadın şiddet mağduru.

Avrupa'da 83 ila 102 milyon kadın cinsel tacize uğruyor.

Kadınların yüzde 22'si eşleri tarafından fiziksel ya da cinsel tacize maruz kalıyor.

Dünyada "refah seviyesi en yüksek ülkeler" olarak bilinen Danimarka yüzde 52 ve Finlandiya yüzde 47 ile İsveç yüzde 46'yla şiddet oranının en yüksek görüldüğü ülkeler arasında yer alıyor.

Hindistan gibi ülkelerde, hızla artan nüfusun kontrol altına alınması için ülkenin farklı yerlerinde kadınlar "kısırlaştırma" adı altında adeta katlediliyor.

Yine her gün ortalama 92 kadının tecavüze uğradığı Hindistan'da Ulusal Suç Kayıtları Bürosu’nun kayıtlarına göre; tecavüz vakaları 2013'te yaklaşık yüzde 50 artarak 33 bin 707'ye yükseldi.

İran İslam Cumhuriyeti, idam edilmemesi için yapılan uluslararası kampanyalara rağmen 26 yaşındaki Reyhaneh Cabbari'yi tecavüzcüsünü öldürdüğü için idam etti. 

Kadınlara cinsel vahşetin yaşatıldığı bir diğer ülke Nijerya. 2002 yılında Nijerya'ya şeriat getirilmesi amacıyla kurulan Boko Haram örgütü, yüzlerce çocuk ve kadını kaçrırdı.

Aynı zihniyetin ürünü olan ve Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her defasında avukatlığını üstlendiği DAİŞ, 5 bin’e yakın Êzidî Kürt kadını kaçırdı.

DEVLETİN KORUDUĞU ERKEK, ÖLDÜRÜYOR TECAVÜZ EDİYOR

Kadına yönelik şiddetin iktidar tarafından desteklendiği Türkiye’de ise tablo çok farklı değil. İHD verilerine göre:

2014 yılında erkeklerin saldırısı sonucu 296 kadın öldürüldü, 776 kadın yaralandı, 39 kadın intihar etti.

Bianet internet sitesinin yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği verilere göre:

109 kadın ve kız çocuğuna tecavüz edildi / tecavüz girişiminde bulunuldu.

Bianet’in yıllara göre kadın katliamlarını gösteren tablo ise çok daha ciddi bir soruna işaret ediyor. Tabloya göre Türkiye’de kadın katliamları her geçen gün artıyor.

Ve kadınlar bu tabloya karşı her geçen gün isyan çığlıklarını yükseltmekte kararlı. Bu 25 Kasım’da da alanlara çıkan kadınlar, Mirabel kardeşlerin diktatör Rafael Trujillo’ya karşı yürüttüğü mücadele gibi, ‘Kadın-erkek eşitliği insan fıtratına terstir’ diyen diktatör Erdoğan’a, erkek egemenlikçi devlet zihniyetine karşı mücadeleyi yükseltecek.