TJK-E 3. Kurultayı sonuç bildirgesini açıkladı

TJK-E 24-27 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirdiği üçüncü kurultayının sonuç bildirgesini açıkladı. Özyönetim şehitlerine adanan kurultayın sonuç bildirgesinde bir dizi karar alındı.

TJK-E Yürütmesi tarafından yayınlanan sonuç belgesi şöyle:

“Özgür Önderlikle demokratik direnişe “şiarıyla TJK-E 3. Kurultayımız 24-27 Mayıs 2016 tarihleri arasında 130 delegenin katılımı ile başarıyla gerçekleşmiştir.

Özgürlük ve demokrasi mücadelesinin büyüyerek etki gücünün Kürdistan'ı aştığı bu süreçte, aynı zamanda kadın-toplum-doğa karşıtı erkek egemenlikli sistemin saldırıları da artmıştır. DAİŞ-Erdoğan çetelerinin sergilediği saldırılar karşısında, Rojava- Cizre-Sur-Nusaybin başta olmak üzere her yerde yükselen insanlık direnişi, 21. yy'ın direniş tarihi itibariyle yeni bir sayfa açmıştır. Seve, Pakize, Fatma, Asya, Mehmet Tunç ve yüzlercesi demokratik ulus ve özgür yaşam düşüncesinin, felsefesini savunma, yaşama geçirme mücadelesinin öncüleri olmuşlardır. TJK-E Kurultayı delegeleri olarak, bu kahraman kadın ve halk önderlerimiz şahsında, tüm demokratik özerklik direniş şehitlerinin anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.

Mevcut ulus-devlet modeli günümüzde tıkanmıştır. Uluslararası güçler tarafından dayatılan değişimde köklü değil, mevcut iktidar yapılarında restorasyon yaparak ömürlerini uzatmaya çalışmaktadır. Bugün yaşanan 3. dünya savaşı bu açıdan mevcut ulus-devlet sistemini restore etmek isteyen, yine mevcut statükoyu sürdürmek isteyen güçlerle, demokratik devrimi ve inşayı hedefleyen özgürlük ve demokrasi güçleri arasında yaşanmaktadır.

Bu savaşın sınırı, biçimi, boyutları keskin çizgilerle belirlenmemiştir. Her mekanda süren bu savaşta, güçler direkt birbirleriyle savaşmak yerine, DAİŞ-Boko Haram gibi araçları kullanmaktadırlar. Yine halkların, farklı inanç ve kültürlere sahip toplumların topraklarından kopmalarına, mültecileşmelerine neden olmaktadırlar. Mültecileştirilen toplumlar, birer nesne olarak siyasal pazarlıkların konusu yapılmakta, demografik yapı değiştirilmekte, Ortadoğu toplumları birbirlerine düşman edilerek parçalanma dayatılmaktadır. Kürdistan, Suriye, Irak, Afganistan, Afrika'dan koparılan milyonlarca kadın, erkek, çocuk göç yollarında ölmekte, insan tüccarlarının eline düşmektedir. Ya da devletlerin çıkarları çerçevesinde pazarlıklara alet edilmektedir. Kapitalist modernite bu haliyle de başta kadınlar olmak üzere, çocuklara, gençlere tüm topluma kırım politikaları uygulanmaktadır.

Bugün diktatör-faşist AKP ve saray çeteleri tarafından Kürdistan’da yürütülen kirli savaş politikaları, Rojava’ya dönük DAİŞ çeteleri ile ortaklaşa yürüttükleri savaş, Kuzey Kürdistan’da şehirleri bombalama ile Kürdistan’ı insansızlaştırma, Kürdistan’ın baraj ve HES’lerle tarihini, kültürünü yok etme, Terolar’da planlandığı gibi demografik yapıyı değiştirme, siyasi soykırım operasyonları ile Kürt halkının öncü ve direnen yapısını tasfiye etme, bu yönelimlerle örgütlü Kürt toplumunu bir bütünen tasfiye etmeye karşı özyönetim direnişi ile kahramanca ve destansı direnişler de sergilenmektedir. AKP ve saray çetelerinin topyekün savaşı karşısında Kürt halkının başta da kadınların “topyekün savaş politikaları karşısında topyekün direnişle” cevap olma kararlılığı açığa çıkmıştır.

Kurultayımız da bu gelişmeler çerçevesinde Avrupa’da yaşayan örgütlü kadınlar olarak uluslararası alanda daha örgütlü, bilinçli, kesintisiz bir mücadele ve eylemsellik geliştirme kararlılığına ulaşmıştır.

Kurultayımız yürüttüğü tartışmalarda yüzyıl önce Sykes-Picot anlaşmaları ile Kürt halkının katliam ve imha politikalarının zemin taşlarını hazırlayan uluslararası güçlere, ‘Kürt halkı ve kadınları üzerinde yürütülen kırım politikalarına sessiz kalmayın, işlenen insanlık suçuna ortak olmayın’ çağrısında bulunmuştur.

Kurultayımız 'demokratik yaşamın' düşünce ve felsefesinin mimarı Reber APO üzerinde uygulanan tecrit işkencesine dönük de tartışmalar yürütmüştür. TC devletinin Önderliğimiz şahsında başlattığı işkence politikaları adım adım başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye’de tüm demokratik çevrelere, kadınlar üzerindeki baskı şiddetle faşist bir rejim modeli olarak kendisini yaşatmaktadır. Kurultayımız başta CPT, BM, AK ve insan hakları kurumlarına da çağrıda bulunarak bir an önce sorumluluklarını yerine getirme çağrısında bulunmuştur. Reber APO’nun özgürlüğü için 10 milyonu aşan imza toplanmış, ilgili uluslararası kurumlara verilmiştir. Buna rağmen bu kurumlar bu durumu görmezden gelerek, 10 milyonu aşan halkın talebine cevap vermemiştir. Bu kurumlara kendi görev ve sorumluluklarını yerine getirme çağrımızı bir kez daha yineliyoruz. Bu taleplerimizin takipçisi olacağımızı ve bu taleplerimize cevap olmak için de” 10 milyon cevap talep ediyor” çağrısıyla önümüzdeki dönemde yapılacak olan bir dizi eylem kararına gidilmiştir.

Kurultayımızda geçen bir yıllık süreç içerisinde Avrupa Kürt Kadın Hareketi olarak yürüttüğümüz pratik çalışmalarda kapsamlı değerlendirilmiş, önemli kararlaşmalara ve planlamalara gidilmiştir. Komitelerimiz tek tek ele alınarak, demokratik ulus ve özgür yaşamı inşa görevleri karşısındaki örgütlülük, gelişim ve açılım düzeyleri değerlendirilmiştir.

Demokratik ulus inşa çalışmaları açısından geçen dönem içinde önemli gelişmeler sözkonusu olmuştur. Bu yıl içerisinde varolan meclis, komün, inisiyatif örgütlenmelerimiz daha da büyütülmüş, Avrupa'nın pek çok ülkesinin değişik alanlarında 12 kadın meclisi, 8 kadın komünü ve onlarca inisiyatif daha örgütlendirilmiştir. Bu düzey, yıl açısından önemli bir gelişim seyrini ortaya çıkarmıştır. Yine aynı zamanda isviçre, İsveç ve Almanyada Kürdistanlı kadınlar ülke düzeyinde kendilerini çatı örgütlülüğüne kavuşturmuştur. Bu düzey kurultayımızda önemli bir gelişme olarak değerlendirilmiştir. Aynı zamanda yıl boyunca Kürdistan da gelişen savaşın ortaya çıkardığı tüm haksızlıklara ve faşist uygulamalara karşı geliştirilen, diplomasi çalışmaları, eylemsellikler ve yardım kampanyalarıyla cevap olunmaya çalışılmıştır. Örgütlü mücadelemizde yönümüz sürekli ülkeye dönük olmuştur, olmalıdırda. Bunun yanı sıra yıllarca Avrupa ülkelerinde yaşayan bir toplum olarak kapitalist sistemin başta kadınlarımız ve tüm halkımız üzerinde yaratmış olduğu etkileri de gözönünde bulundurularak daha güçlü örgütlenme araç ve yöntemlerinin geliştirilmesi için başta kadınların bilinçlendirilmesi kadar, çocuk, genç ve erkeklere ilişkin değişim-dönüşüm içeren projelerin olması da önemlidir. Özgür eş yaşam düşünce ve felsefesinin Avrupa da geliştirilmesi kaçınılmazdır. Çünkü Avrupada yaşayan halkımız kapitalist modernitenin etkilerinden, geri-geleneksel düşünce ve yaşam tarzından kopuşu sağlayıp, toplumsal özgürlüğü içeren komünal yaşam tarzını yaşayarak kendi öz-kimliğine kavuşacaktır. Bu amaçla toplumsal alanda erkek egemenlikli zihniyet ve yaşam tarzına karşı kadın bilinci ve özgürlüğünün geliştirilmesini amaçlayan bir kampanyanın geliştirilmesi kararına gidilmiştir. “ Li dijî desthilatdari; xwebun“ sloganı ile yürütülecek kampanya kapsamında yıl boyunca önemli çalışmalar yürütülecektir. Kapitalist modernitenin dayattığı ve kabul ettirmeye çalıştığı soykırım, toplum kırım yani her türlü kimliksizleştirmeye karşı; 'XWEBUN!' yani demokratik özyaşam değerlerini savunma ve yaşamsallaştırma esas alınmıştır.

Kurultayımız yeni yönetimini; 33 kişilik yürütme kurulu seçmiş, 3 kişilik denetleme kurulunu belirlemiştir.

Kurultayımızda alınan önemli kararlardan bazılarını kamuoyu ile paylaşıyoruz.

Kurultayımız egemenlikli zihniyetin zirveye ulaştığı dünyada sömürgeci faşist AKP rejimine karşı özyönetim direnişinde şehit düşen Taybet ana, Hayriye ana, Seve, Pakize, Fatma, Asya, Mehmet Tunç şahsında şehit düşen tüm öz yönetim direniş şehitlerine adanmıştır.

• Önderliğin geliştirmiş olduğu Demokratik Ulus projesi temelinde ahlaki ve politik toplum inşasında kadının özgün örgütlülüğünün geliştirilerek, kadının irade ve karar gücünün yaşamın ve toplumun her alanında açığa çıkarılması, inşa çalışmalarının yükseltilmesi ve bu temelde tüm meclis, komün ve inisiyatif çalışmalarımızda Seve, Pakize, Asya, Mehmet Tunç ve Fatmaların direniş ruhunun esas alınması,

• “Kadınlar Önderliği ve Özgürlüğü için Eylemde” kampanyasının sonuç alıcı eylemlerle zenginleştirilmesi, süreklilik kazandırılması,

• 9 Ocak 2013 tarihinde Fransanın başkenti Paris'de katledilen 3 devrimci Kürt kadının katliamı faillerinin açığa çıkartılması ve yargılanmasına dönük geliştirilen mücadelenin sürdürülmesi,

• Özgür kadınla Demokratik ulusun inşa çalışmaları kapsamında bir yıl içinde; 'Örgütsüz kadın kalmasın!' şiarı ile tüm alanlarda örgütlülüğün oluşturulması ve örgütlülüğümüzün zayıf olduğu alanlarda ise meclis, komün ve inisiyatiflerin güçlendirilmesi,

• Demokratik ulus birliği perspektifi temelinde Avrupalı, Ermeni, Asuri, Suryani, Belluci, Arap, Türk, Laz vb, kadınlarla da ortaklaşmaların, platformların geliştirilmesi ve bu temelde küresel demokratik kadın mücadelesine öncülük edilmesi

• Rojava, Rojhelat ve Başure Kurdistandan binlerce insanımız Avrupa ülkelerine göç etmişlerdir. Kapitalist modernitenin mültecileştirme politikalarına karşı mücadelenin yükseltilmesi,

• Kadın Hareketinin kurumları ve Ezidi Kadın Meclisinin birlikte başlatmış olduğu "Kadın Kırımına hayır! Azadiya Jine Şengale Azadiya Mirovahiye ye!” kampanyasının güçlendirilerek devam ettirilmesi,

• Şiddete maruz kalan kadınlar için meclis ve kadın kurumları yoluyla bölgelerde destek imkanlarının yaratılması, bu konuda eğitim ve seminerlerin yaygınlaştırılması, başvuruların çözümüne ilişkin somut projelerin geliştirilmesi,

• Başlık parası, berdel, zorla evlilik, küçük yaşta evlendirme vb gibi cinsiyetçi yaklaşımlar, zor, şiddet, fuhuş, tecavüz kültürünün aşılmasına dönük bilinçlendirme çalışmaları, eylemsellikler ve kampanyaların yürütülmesi,

• Eşbaşkanlık sistemini kadın Hareketinin karma çalışmalar içerisindeki örgütlenme iradesi, özgürlük düzeyi olarak olarak daha da güçlendirilmesi,

• Kapitalist sistemin yaşamın her alanında yaygınlaştırdığı eril dil ve toplumsal cinsiyetçiliğin basın yayın organlarında deşifre edilerek bu alanda mücadelenin yürütülmesi

• Avrupalı ve göçmen kadınlarına dönük Jineoloji tanıtma amaçlı konferans ve seminerlerin yapılması.

• Çocukların yaşamını saran ve kendi etrafındaki yaşamını tanımasına engel olan teknolojik yaşama karşı, yaşamı canlı kılmak için çocuk doğayla buluşma etkinliklerin düzenlemesi.

• Kadın ve çocuklara dönük sosyal, kültürel, sağlık vb. açılardan gelişimlerini hedefleyen eğitim amaçlı çalışmaların yapılması