TJK-E: Varlığımızı korumak için öz savunmayı geliştirelim

TJK-E, “Savaşı yaratarak, silah satışı vb. üzerinden kar sağlamak için savaşları besleyen, insanları yerlerinden eden, göç eden halklar ve kadınlar üzerinden pazarlıklar yapan zihniyet sahiplerini kınıyoruz” dedi.

25 Kasım’a ilişkin açıklama yapan TJK-E, “Savaşı yaratarak, silah satışı vb. üzerinden kar sağlamak için savaşları besleyen, insanları yerlerinden eden, göç eden halklar ve kadınlar üzerinden pazarlıklar yapan zihniyet sahiplerini bu 25 Kasım vesilesiyle kınıyor ve onların bu uygulamalarına karşı kendimizi, varlığımızı, yaşadığımız alanları korumak için öz savunmayı geliştirelim diyoruz” dedi.

25 Kadın Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele gününe ilişkin yazılı bir açıklama yapan Avrupa Kürt Kadın Hareketi “25 Kasım'ı büyük kadın duruşuyla yaratan Mirabel kız kardeşlerin ataerkil sistemin faşist yüzüne ve rejimine karşı sergiledikleri direnişi bir kez daha selamlıyoruz. Mirabel kız kardeşler, örgütlülüğe, bilinçlenmeye ve direnişe dayalı kadın duruşunu onurlu yaşamlarıyla temsil ettiler. Binlerce yıldır dünyanın tüm coğrafyalarında aynı özgürlük inancı ve amacıyla direnen sayısız kadın gibi bizlere öncü oldular” dedi.

2015 yılı boyunca ataerkil sistemin güçlerinin, rejimlerinin ve bu zihniyetin sahipleri kadına, doğaya, topluma karşı saldırı ve kırım politikalarının sürdürüldüğünü kaydeden TJK-E açıklamasında şunları kaydetti: “Ortadoğu'da DAİŞ adı altında erkek egemenlikli sistem en vahşi saldırılarını ve katliamlarını Kürt halkı ve kadınları başta olmak üzere Ortadoğulu kadınlara ve halklara karşı sürdürmüştür. DAİŞ, ataerkil sistem güçlerinin en çirkin uzlaşı yapısı olarak karşımıza çıkmıştır. DAİŞ, 21. yüzyılın kadın, demokrasi ve özgürlük düşmanı olarak Ortadoğu’daki adıdır. Afganistan da adı Taliban, Nijerya’da Boko Haram’dır. Bu çete gruplarının Ortadoğu'dan yükselen ve inşa edilmeye başlanan demokratik, ekolojik, kadın özgürlüğüne dayalı toplumsal devrime karşı topyekün savaş içinde olan Türk-Arap-Fars devletlerinden hiç de ayrı ele alınamaz.

Türkiye'de faşist sivil darbeyle iktidarda kalan Erdoğan ve AKP rejimi, DAİŞ'i her açıdan besleyerek ve destekleyerek bunu açıkça göstermekten çekinmemektedir. Kapitalist sistemin güçlerinden olan ABD ve AB de Erdoğan rejimine politik ve askeri destek vermektedirler. Koalisyon ülkeleri görüntüde DAİŞ'e bomba yağdırırken, esasta da DAİŞ'e karşı büyük bir mücadele yürüten Kürt kadın devrimcilerine operasyonlar yapan, özgürlük, barış ve demokrasi isteyen halkı bombalattıran Türk devletini ve ordusunu beslemektedirler. Bu da erkek egemenlikli sistem güçlerinin birbirleriyle kurdukları kirli ortaklığın ve ittifakın göstergesidir. Bu güçlerin kurduğu bu ittifak ve kirli ortaklık kadınların katledilmesine, köleleştirilmesine, tecavüz kültürünün dayatılmasına neden olmaktadır. Ortadoğu'da yaşanan kadın ve halk kırımının sorumlusu bu kirli ittifak sahipleridir.

Bugün Ortadoğu'dan, Afrika'dan Batı ülkelerine doğru yaşanan göç dalgası büyük bir insanlık trajedisidir. Bu trajedi, bu kirli çıkar ittifakının yarattığı sonuçtur. Savaşı yaratarak, silah satışı vb. üzerinden kar sağlamak için savaşları besleyen, insanları yerlerinden eden, göç eden halklar ve kadınlar üzerinden pazarlıklar yapan zihniyet sahiplerini bu 25 Kasım vesilesiyle kınıyor ve onların bu uygulamalarına karşı kendimizi, varlığımızı, yaşadığımız alanları korumak için öz savunmayı geliştirelim diyoruz. Çünkü bu politikalar, kadınlar olarak karşı karşıya kaldığımız tüm şiddet ve savaş gerçekliğinin kendisidir. Kadının ister Ortadoğu'da, ister Afrika'da, ister Avrupa'da olsun karşım karşıya kaldığı tüm sömürü ve şiddetin kökleri bu ittifaka dayanmaktadır.

Kürdistan Özgür Kadın Hareketi olarak ataerkil sistemin tüm bu şiddet ve kırım uygulamalarını sadece kınamanın yeterli olmadığını söylüyoruz. 25 Kasım'a ve Mirabel Kızkardeşlerin direnişlerine doğru sahip çıkmak için bizler kadın özgürlüğüne dayalı yeni toplum sistemini inşa etmeyi geliştiriyoruz. Rojava'dan Bakur'a, Başur'dan Şengal'den Rojhılat'a kadar Kürt, Arap, Ermeni, Asuri, Türkmen kadınlar olarak özyönetimlerimizi geliştiriyoruz. Kobanê'de, Cizre'de, Botan'da, Şengal'de, Amed'de demokratik kadın özerkliğini inşa ediyoruz. Bunun güvencesi için de kadın öz savunma gücünü her yerde geliştiriyoruz. Çünkü biliyoruz ki, ataerkil sistem sadece sloganlarla kahredilemez, yenilmez. Onun saldırı dalgası sadece taleplerle kırılamaz.”

Bugün kadına ve halklara demokrasi ve özgürlük hedeflerine dönük 3. Dünya Savaşı dayatıldığını da kaydeden TJK-E, “Bu savaşa karşı kendimizi, varlığımızı korumak için dağlardayız, sokaklardayız, yollardayız, direnişteyiz. Ev ev kadını bilinçlendirmekteyiz, örgütlemekteyiz. Kadının öz savunmasını inşa ederek bizlere dayatılan kölelik zincirlerini parçalıyoruz, parçalayacağız. Kuzey Kürdistan'ın Varto şehrinde kadının öz savunmasını geliştirirken faşist Türk ordusunca katledilen ve çıplak bedeni teşhir edilmek istenen Ekin Van yoldaşımız bu direnişimizin ve özyönetim adımlarımızın sembolü olmuştur. 'Ekin Van'ın bedeni bedenimiz, direnişi direnişimizdir' diyen Kürt kadınları öz savunma gücünü daha da büyütme ve hesap sorma kararlılığındadır.

25 Kasım'a doğru cevap olmak 'Dominik'te Mirabeller, Paris'te Sara'lar, Rojava'da Arin'lerin ruhunu, düşünceleri yaşamsallaştırmaktan geçmektedir. Öz savunma kadının yaşam hakkıdır. Bu hakkı, demokratik-ekolojik-kadın özgürlüğüne dayalı özerkliğimizi kurarak kullanalım.

Bizler de; Kuzey ve Rojava Kürdistan'da yükselen demokratik özerk yönetimleri inşa eden ve öz savunmayla koruyan kadınların 25 Kasım'da yükselen çağrısı olan 'Özgürlüğümüzün garantisi öz savunmadır' diyoruz” dedi.